Christian Headlines’dan Leah Hickman’ın yazısına göre, bir sağlık sigorta şirketi olan Cigna geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri’nde yalnızlık üzerine bir anket gerçekleştirdi. Bu raporda, 20 bin katılımcıdan yaklaşık yarısı yalnızlık ile mücadele ettiklerini, özellikle de “bazen ya da her zaman” tek başına ya da toplum dışında hissettiklerini söyledi. Araştırmada ayrıca, her beş katılımcıdan ikisinin ilişkilerinde izolasyon, arkadaşlık eksikliği ya da anlam eksikliği olduğu bulundu.
Ankete ilişkin bir NPR makalesine göre, bu sonuçlar Amerika’daki yalnızlık hakkındaki geçmiş raporları yansıtıyor. Diğer raporlar “Amerikalıların yüzde 20 ila 43’ünün yalnız ya da sosyal olarak izole olduğunu bildirdiklerini” ortaya çıkarmıştı. Bu çalışmalardan bazıları, yalnızlığın fiziksel sağlık sorunları ile doğrudan bağlantılı olduğunu da ortaya koydu. NPR’nin bildirdiğine göre, “daha yüksek koroner kalp hastalığı ve felç riski” ile bağışıklık sistemi ve “meme kanserinden iyileşme” zerindeki etkileri içerir. Buna göre, yalnız insanlar “erken ölüm riski” altında.
NPR makalesinde belirtildiği gibi, yalnızlık genellikle yoğun veya uzak aile üyelerinden izole edilen yaşlı bireylerle ilişkilendiriliyor. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, yapılan çalışmalarda, yalnızlığa ve eğilime en çok maruz kalan nesil, 1990’ların ortasından 2000’lerin başlarına kadar doğmuş olan Z Kuşağı gibi görünüyor. Çalışma, bu neslin, ortalama olarak, yalnızlık ölçeğinde önceki üç kuşaktan daha yüksek bir yerde olduğunu ortaya koyuyor. Bu arada, en yaşlı jenerasyon, 72 yaşın üzerinde olanlar, en düşük yalnızlık puanları ortalamasına sahip kesim olarak çıktı.
Cigna araştırmasında böyle bir ilişki bulunmamasına rağmen, geçmiş çalışmalar, gençlerin arasındaki yalnızlığın ekran zamanı ve sosyal medya kullanımı ile ilişkili olduğunu göstermekteydi. Geçmişte yapılan araştırmalar, “ekranlara bakmak için daha az zaman harcayan ve yüz yüze sosyal etkileşime sahip olanların daha az depresif veya intihar eğilimi gösterme ihtimalinin düşük olduğunu” ortaya çıkarmıştı.
Bu bulgular Tanrı’nın, topluluk içinde olmasını istediğini gösterir ve yalnızlık topluluğun sadece ruh sağlığını değil, aynı zamanda fiziksel sağlığını da etkiliyor. Tanrı’nın Yaratılış 2:18’de söylediği gibi, “İnsanın yalnız kalması iyi değildir.” Bu, bir ekran ile tek başınalığı da içeriyor.(CHL)