Analistler, ilk Mısır Hanedanlığının, Kutsal Kitabın Yaratılış kısmında anlatıldığı gibi, Nuh’un oğlu Ham soyundan geldiği hakkındaki öykünün, Mısır mumyaların’dan alınan DNA üzerinde yapılan son araştırmalarla desteklenebilir nitelikte olduğu söylendi.
CNN’e göre, Almanya’da olan Tuebingen Üniversitesi ve Jena’daki İnsanlık Tarihi Bilimi Max Planck Enstitüsü’nden araştırmacılar, eski Mısırlıların genetik kodunu çözerken “beklenmedik sonuçlar” buldu.
Nature Communications’da yayınlanan çalışmaları, Orta Mısır’daki Abusir-el Meleq’te bulunan kalıntıların, Neolitik ve Bronz Çağının Yakın Doğu, Anadolu ve Doğu Akdeniz Avrupalıları nüfusunun en yakın genetik akrabaları olduğu sonucuna ulaştı.
Araştırmacılar, “Eski Mısır örneklerinin modern Mısırlılardan farklı ve Yakın Doğu ve Avrupa örneklerine yaklaştığını gördük” dedi. “Buna karşılık, modern Mısırlılar Sahra altı Afrikalı nüfusa benzer yapıdadır.”
Breaking Israel News’deki yoruma göre, bunun anlamı, en son bilimsel bulguların, Yaratılış 10: 5-6’da aşağıdaki gibi ifade edilen kutsal bilgilerle uyumlu olması.
BIN’den Adam Eliyahu Berkowitz: “Kutsal Kitaba göre, Misrayim Mısır’a yerleşirken, Kûş Afrika’ya yerleşerek ortak bir mirasa sahip olmayan iki farklı ve ayrı ulus kurdu: Bilimsel teori, Afrika ve Mısır’ın aynı kökenden olduğunu anlatmaktadır.”
Araştırma, Abusir el-Meleq’teki yaklaşık 1388 M.Ö. – 426 M.Ö. yılları arasında kalan 1300 yıllık Mısır tarihinde 151 mumyalanmış bireyden alınan 166 numuneye dayanıyor.
Araştırmacılar, DNA yakalama tekniklerini kullanarak, 90 insan örneğinden tam insan mitokondriyal genomlarını ve kalite kontrolden geçen üç erkek bireyde tüm genomun SNP verilerini başarıyla elde etti. ”
Max Planck Enstitüsü’nden Profesör Johannes Krause, daha önceki mumya DNA’larının analizinin şüpheyle ele alındığını açıkladı.
Krause, “Bir kemiğe dokunduğunuzda muhtemelen kemikte içinde bulunandan daha fazla DNA bırakırsınız” dedi. “Kirlilik büyük bir sorundur… Sadece beş ya da altı yıldır eski insanların DNA’sını incelemek mümkün hale geldi, çünkü artık DNA’nın eski olup olmadığını kimyasal özellikleriyle gösterebiliyoruz.”
Krause, araştırma yeni başlarken, “önümüzdeki birkaç yıl içinde çok sayıda genetik kodu çözülmüş eski Mısır mumyası genomu olacağını” beklediğini ekledi.
BNI’nin belirttiği gibi, yeni bulgular, eski Mısırlıların Mezopotamya’dan deniz yolu ile gelip Nil Vadisini fethedip ilk Mısır hanedanlarını kurduklarına inanan arkeolog David Rohl’un Hanedan Irk Teorisi’yle uyuşmaktadır.
Rohl’ın teorisi, Büyük Tufan’dan sonra Mısır’a yerleşmek için halkıyla birlikte Mezopotamya’dan gelen Ham’la ilgili olarak Kutsal Kitap’dan alınan bilgilere dayanıyordu.
Rohl, 1988’de, Mısır’ın Doğu Çölü’ndeki kuru nehir yatağı Wadi Hammamat’a, 70 kürekçiye sahip uzun botları tasvir eden antik duvar çizimlerini inceleyen bir araştırma başlattı.
Çizimlerin, arkeologların Arap Yarımadası’nın kıyı şeridinde Kızıldeniz’e doğru seyrederek Mısır’a gelen Mezopotamya elitlerinin akını teorisine uyduğu söyleniyor.
