Rus Ortodoks Kilisesi, tüm dini mezheplerin birlik olup Halep’de yaşayan insanlara yardım etmeleri konusunda bir çağrıda bulundu.
Moskova Patrikhanesi Kiliseler Arası İlişkiler Bölümü sekreteri Hieromonk Stefan, günümüzde Rus Ortodoks Kilisesi ile Roma Katolik Kilisesi arasındaki karşılıklı işbirliğini, Halep halkına yaptıkları yardım faaliyetlerinde görmek mümkündür” açıklamasında bulundu.
Yıllar sonra 12 Şubat 2016 yılında Havana’da bir araya gelen Patrik Kirill ve Papa Françesko, basına kapalı olarak 2 saatlik görüşmelerinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Hristiyanların maruz kaldıkları baskılar, dinler arası diyalog, inanç özgürlüğü ve göç krizi konuları ele alınmıştı. Patrik Kirill ve Papa Françesko toplantı sonunda Orta Doğu’da yaşayan halkın korunması için gereken yardımlarda ortak çalışmaya karar verdi.
Toplantıda, Hristiyanlığın doğduğu topraklarda bugün Hristiyanların ve diğer bazı dini cemaatlerin yerlerinden edildiği, “kiliselerin barbarca tahrip edilip yağmalandığı” belirtildi ve “Uluslararası toplumu, Hristiyanların Orta Doğu’dan atılmasını önlemek için acilen harekete geçmeye çağırıyoruz” denildi. “İç savaş, kaos ve terör şiddetinin kurbanı haline gelen diğer dini geleneklerin mensuplarının yaşadığı acılara” da vurgu yapıldı.
Terörü bitirmek için ortak hareket edilmesi çağrısı yapıldı ve “Çatışmalara dâhil olan tüm taraflar müzakere masasında yer almalı” denildi.
Moskova Patrikhanesi Kiliseler Arası İlişkiler Bölümü sekreteri Hieromonk Stefan, ‘’Günümüzde en güncel dini liderler arasındaki işbirliğini, terör saldırılarına maruz kalan Suriye halkına yapılan yardımlarda görmek mümkün. Söz konusu yardımlar binlerce insanın geçim için ihtiyacı olan gıda, giyim ve ilaç malzemelerinin teminlerinden oluşuyor. Rus Ortodoks Kilisesi, tüm Hristiyan mezheplerini ve diğer dinleri, birlik olup Halep halkına yardım edilmesi için çağırıda bulundu.’’ Dedi.
Suriye sokaklarındaki delik deşik binalar, topların yollarda açtığı çukurlar, paramparça olmuş araçlar ve kana bulanmış kaldırımlar insanların günlük hayatlarına devam ederken görmeye alıştığı, dönüp bakmadığı olağan manzaralar hâline geldi. Savaş öncesi hayatın nasıl olduğu ise artık mevzu dışı.
Suriye’deki insanlar, ülkeyi kasıp kavuran iç savaşın çoğunlukla dışında kalmaya çalıştı ama pek çok defa kendilerini karmaşık ve kanlı olayların içinde buldu. Soykırım ve etnik temizlik, Suriyeli insanların ortak şuurunda son derece gerçek bir tehdit olarak yer ediyor. Sınırın öte tarafında, Musul’daki dindaşlarının korkunç akıbeti, onlara bu tehditleri net ve ürpertici bir şekilde gösterdi.(Olga Daşcinscaia)