Nobel Ödüllü uzman Arvid Carlsson, İtalyan haber ajansı ACI ile yapmış olduğu bir röportajda, Tanrı’ya olan inancın insan genlerinde bulunduğunu, inançlı olmanın ise doğal bir yaşam şekli olduğunu söyledi.
Arvid Carlsson, “Tanrı’nın bize vermiş olduğu genler ile doğuyoruz, haliyle Tanrı’yla iç içe süren bir hayat da bizim doğal yaşam biçimimiz olmalı” dedi. Yapmış olduğu tüm açıklamalara rağmen kendisinin dindar olmadığını, sadece açık görüşlü bir zihne sahip olduğunu söyledi.
Evreni anlamak için insan aklının yeteneği hakkındaki bir soruya yanıt veren bilim adamı şunları söyledi:
“Bu çok ilginç bir konu. Hayatın ne zaman başladığını ve ilk zamanlarda bilgeliğin ne kadar üst seviyede olduğu hakkında net bir bilgiye sahip değiliz. İlk hücremiz var olduğu andan itibaren, onun kendisine ait bir bilgeliği vardı. Zamanla hücre sayıları çoğaldı ve her biri kendince bir bilgeliğe sahip oldu. Bizler sahip olduğumuz bu bilgeliği keşfetmeliyiz ve bunu Tanrı’ya olan iman ve umut olmadan yapamayacağımız bir gerçek. Dünya çapında neden bu kadar çok inançlı insanın bulunduğunu anladım. Çünkü genlerimizin her biri Tanrı’ya olan inancımızı barındırıyor” şeklinde konuştu.
94 yaşındaki İsveçli bilim adamı, Arvid Carlsson, en çok dopamin nörotransmitteri ve Parkinson hastalığındaki etkileri ile ilgili çalışmalarıyla biliniyor. Dopamin çalışmaları sayesinde 2000 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülünü kazandı.(Olga Daşcinscaia)
