29 Mart 2024 Cuma

Türkiye’deki Süryaniler ve Süryani Tarihi Konferansı düzenlendi

İnönü Üniversitesi’nde Türkiye’deki Süryaniler ve Süryani Tarihi Konferansı düzenlendi.

Gerçekleşen Konferansa Mardin Kırklar Kilisesi Baş Papazı Gabriel Akyüz, Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce, akademik ve idari personel ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce, “Süryani vatandaşlarımızın kim olduğunu, ne olduğunu birinci ağızdan dinleyeceksiniz. Gabriel Bey, çok önemli bir ilim adamıdır. Ben de onun eserlerinden faydalanmaktayım. Mardin Kırklar Kilisesi’nin yani en eski Süryani kiliselerinden birisidir. Laik Baş Papazı olarak görev yapmaktadır. Yani en büyük Süryani arşivinin bulunduğu kilisede görev yapmaktadır. Bu arşivi kendisi de Osmanlıca Arapça, Türkçe, Süryanice ve eski Süryaniceyi de bilmesi münasebetiyle değerlendirmekte ve kamuoyunun istifadesine sunmaktadırlar” dedi.

“İSTİSNALAR HARİÇ DEVLETLE KARŞI KARŞIYA GELMEMİŞLER”

Cöhce, “Süryaniler Osmanlı toplumunda genelde diğer birtakım Ortodoks cemaatlerle birlikte Ermeni kilisesi üzerinden devletle ilişki kurabilen işlerini yürütebilen ve o sebeple sıkıntılar yaşamış ama hiçbir dönemde son birkaç istisna hariç devletle karşı karşıya gelmemiş, sanatkarlar ve  üreticiler olarak bu toplumda varlıklarını devam ettirmiştir. Bir İslam ilminde bahsedilecek olursa bu  ilmin ortaya çıkışı teşekkülü ve gelişmesinde en önemli pay Süryanilerindir. Onlar gerek Emevi gerekse büyük oranda Abbasi saraylarında ilim adamı olarak mütercim olarak hatta devlet adamı olarak görev yapmışlar ve pek çok klasik eserin Orta Doğudaki, daha önceki pek çok klasik eserin Arapçaya tercümesiyle birlikte İslam ilminin doğuşunu hazırlamışlardır. Bunun yanında gayet sebatkâr, tahammüllü sanatkârlardır” şeklinde konuştu.

“HRİSTİYANLIK SONRASI TARİHİMİZ ÖNEMLİ”

Kırklar Dağı Kilisesi Baş Papazı Gabriel Akyüz, “Ben size Süryaniler kimlerdir, ne zaman bu topraklara gelmiştir, ana dilleri nedir? Hristiyanlıktan önceki dinleri nedir? Bu tür konulara değineceğim ama genellikle Hristiyanlık sonrası konulara daha ağırlık vereceğim çünkü Hristiyanlık sonrası tarihimiz daha önemlidir. Süryanilere küçük bir topluluk gözüyle bakılıyordu. Ben askerlik yaparken adım Gabriel; herkes beni tanırdı fakat Süryani’yim dediğimde ‘Süryani kimdir’, kimse bilmezdi. ‘Rum, Ermeni veya Yahudi misin?’ diye sorulurdu. Hristiyan olduğumu söyleyince kurtuluyordum. Bunun sıkıntısını çok çektik.  Halk, devlet nezdinde Süryanilerin kim oldukları açığa çıktı. Süryani tarihi az da olsa öğrenildi. Süryani tarihini iki zamana ayırmaktayız. Milattan önce, Hristiyanlık öncesi Süryaniler nerede yaşamaktaydı, inançları neydi, Ortadoğu ve dünyada nasıl çalışmaları vardı; Süryaniler Hristiyanlık öncesi farklı isimlerle tanınıyordu. Süryani atalarının bu bölgede altı bin yıllık geçmişi vardır. Her devletin, imparatorluğun kuruluşuyla farklı isimler almışlardır. Örnek verirsek Osmanlı Devleti yeni bir reform ile dili, dini değiştirmeden adını Türkiye Devleti olarak değiştirmesi Sümerlerden başlayarak Asurlar, Akadlar ve Fenikeliler farklı isimler Süryani isminin anlamıdır. Süryani dili, halkı, alfabesi ve kilisesi adı altında bir fermanla tüm kiliselere tanıtılmaktadır. Hristiyanlık öncesi yıldız, ay, güneşe inanmaktaydık. Güneşi bir anne, ayı bir baba, yıldızları çocukları olarak görmekteydik. Putperestliği inanmaktaydık, tarihe baktığımızda Süryanilerin medeniyet kurduklarını ve insanlara yırtıcı kurtlar gibi davrandıklarını ve Hristiyanlıktan sonra bu inancın ortadan kalktığını görmekteyiz. Bunun nedeni Hristiyanlık inancının sevgiye dayanmasıdır. Hristiyanlar Mezopotamya’da yeni bir medeniyet, ruhani bir medeniyet oluşturuyorlar. Hristiyanlığa geçerken bütün putperestlikten kalma eserleri yakmalarını yanlış buluyoruz.  Süryaniler o tarihte sadece bu bölgede değil tüm dünyada yayılmış olan Hristiyanlık dinini İsa göklere yükseldikten on gün sonra topluca kabul etmişti. Öğrencilerine kutsal ruhu göndermiş ve topluma verilen mesajlarla aydınlanmıştır. Kendi aralarında kura ile dünyaya misyonerlik yani mucizeyle dünyaya dağıldı. Kralın kabul etmesi ve Süryanilerin de yapılan toplantıyla Hristiyanlığı kabul etmiş, okullar açmış, kiliseler yapmışlardır” dedi.

“İLİM YASAKLANMAMIŞ, DESTEKLENMİŞ”

İngilizce hariç hiçbir dil Süryanice kadar uluslararası bir dil niteliğinde olmamıştır diyen Akyüz şöyle devam etti: “İlim yasaklanmamış, desteklenmiş çünkü Süryani dili kadim bir dildi. Bugün İngilizce hariç hiçbir dil Süryanice kadar uluslararası bir dil niteliğinde olmamıştır. Bin beş yüz yıl önce Yunanlılara medeniyeti yani alfabeyi biz öğrettik onlar da bunu geliştirdiler. Yunanlıların felsefe, astronomi gibi ilimleri Süryaniceye çevirdik, ilave ettik geliştirdik. İncili Süryaniceden Arapçaya, Arap alfabesi olmamasına karşı Arap diline çevirdik. Araplarla akraba olduğumuzu alfabelerimizin benzer olduğunu kabul ediyoruz.”

Program sonunda Kırklar Dağı Kilisesi Baş Papazı Gabriel Akyüz’e Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce tarafından plaket takdim edildi.

Bin Yıllık Kilise Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Kayseri'deki Koramaz Vadisi’ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret...

DİSK-AR’a Göre Türkiye İşsizlikte Avrupa Şampiyonu

TÜİK verilerine Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 9,4 oldu TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı...

Krizma Kutsaması İskenderun Katedrali’nde Gerçekleştirildi

İskenderun Müjdeleme Katolik Katedrali'nde, her yıl gerçekleştirilen ‘Yağların Kutsanması’ Ayini, kutsal hafta içerisinde gerçekleştirildi. Rahiplerin yeminlerini tazelediği...

Vakıfköy’de Palmiye Pazarı Ayin ile Kutlandı

"Dzağgazart" (Palmiye Pazarı) Rab İsa Mesih'in Yeruşalim'e Giriş Yortusu, Vakıfköy'de de Surp Badarak ayini ile kutlandı.  24 Mart...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi