29 Mart 2024 Cuma

Ergenekon derken? / Gökhan Talas

Geniş tabiriyle, Müslüman kökenli Hristiyanların (Converted Christians) Türkiye’de devletine güvenmek gibi bir talebi var. Devlet güvenebileceğimiz bir el uzatmalı bize. Derin müdahalelerle yıllarca baskı altında kalan Hristiyanları özgürlüğe çağıran devlet olmalı.

Ergenekon Destanı anlatıları arasında büyümüş bir Türkiyeli’yim ben. Eriyen o dağın ardından bize kalan, öğretilmiş bir Türkçülük arzusu ve gerçekle masal arasında sıkışmış bir çocukluk anısı. Ergenekon çocukluğumuzda da biraz korku ve kafa karışıklığı içinde zihinlerimizi kurcalardı, bugünde korkuyla karışık bir anlayamama hali içindeyiz. Çünkü ne eski destanın kahramanları çok tanıdıktı ne de şimdi Ergenekon adıyla özdeşleşmiş örgüt bize bir anlam ifade ediyor. Ne kadar Türkleştirme arzusu pompalandıysa “bazı insanlar” o kadar yabancılaştırıldı. 2007 yılında başlayan Ergenekon dalgalarının ilk operasyonlarını coşkuyla karşıladığımı hatırlıyorum. 2007 Nisan’ında Malatya Katliamı’nın yakından etkisini hissetmiş biri olarak bu operasyonların benim için ne kadar umut verici olduğunu söylememe gerek yok. O duygusal ortam içinde biraz da ortaya çıkan yapı bende bir dehşet duygusu yaratmıştı. Etrafımızı sarmış, derin ve karanlık bir ağın içinde avlanmış gibi hissettiğim günler oldu. Yine de Yüce Tanrı’nın iyiliğine ve koruyuculuğuna sığındık. Gücümüz, politik veya hukuki operasyonları değil Tanrı’ya güveni esas alıyor. Ama bu ruhsal sınırın az ötesinde kendi devletimizin öz yapısı içinde nasıl yalnızlaştırılmış ve köşeye atılmış olduğumuzu keşfetmek acı bir deneyimdir. Düşman, misyoner, yabancı aşığı, Amerikancı, İsrailci, emperyalizmin uşağı, hain damgaları arasında hep kanla terbiye edilmemiz öngörülmüş.

Nitekim 18 Nisan 2007’de yeteri kadar kan da akıtıldı. Yine de onların ölçüsünde terbiye olmadığımız aşikar. Genelkurmay Başkanı düzeyinde ve MİT ajanlarıyla desteklendiği söylenen (hala bir iddia bu dilerim hep öyle kalır) bir operasyona muhatap olmak demek bizim gibi küçücük adamlar için çok korkunç. Bizim hikayemizde inanç var. Esenlik ve yaşam mücadelesi dolu basit adamların hikayeleri bizimkiler. Tilmann, Necati ve Uğur gibi sıradan insanların, sıradan yaşamlarında Tanrı’yla kurduğu derin ilişkinin hikayeleri…

Güvenimizi, yakınlığımızı, ülke sevgimizi bizden çalmak isteyen bir güç vardı hala da var. Bize nasıl bir hayat yaşadığımızı söylüyorlar, aslında kim olduğumuzu falan. Ama yalan söylüyorlar, hem bize hem seslenebildikleri her kulağa. Ancak biz ait olduğumuz yerden memnunuz. O basit hikayelerin içinde bu ülkeyi değiştirecek bir sevgi var. Ve hevesle o sevgiyi beslemekten başka bir “misyonumuz” yok. İnsanların yaşamları için ve canları için iyi bir mesajımız var. Ve o mesajın önünde durabilecek bir güç yok. Biz kanla, silahla, şiddet veya politikayla beslemiyoruz onu. Tanrısal bir lütuf ve insani bir fedakarlık öyküsüdür onun öyküsü. Ve eninde sonunda böylesi bir sevgi zafer kazanır. Geniş tabiriyle, Müslüman kökenli Hristiyanların (Converted Christians) Türkiye’de devletine güvenmek gibi bir talebi var. Devlet güvenebileceğimiz bir el uzatmalı bize. Derin müdahalelerle yıllarca baskı altında kalan Hristiyanları özgürlüğe çağıran devlet olmalı. İnanç özgürlüğümüzün önünde ki engelleri kaldırmak, eğitim ve kilise sorunlarımızı çözmek devletin işi. Çünkü biz vatandaş olarak hiçbir gaflete düşmeden sorumluluk içinde yaşıyoruz. Devlet halkıyla barış içinde olmalı özellikle bir avuç Hristiyan vatandaşıyla.

Gökhan Talas

Bin Yıllık Kilise Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Kayseri'deki Koramaz Vadisi’ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret...

DİSK-AR’a Göre Türkiye İşsizlikte Avrupa Şampiyonu

TÜİK verilerine Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 9,4 oldu TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı...

Krizma Kutsaması İskenderun Katedrali’nde Gerçekleştirildi

İskenderun Müjdeleme Katolik Katedrali'nde, her yıl gerçekleştirilen ‘Yağların Kutsanması’ Ayini, kutsal hafta içerisinde gerçekleştirildi. Rahiplerin yeminlerini tazelediği...

Vakıfköy’de Palmiye Pazarı Ayin ile Kutlandı

"Dzağgazart" (Palmiye Pazarı) Rab İsa Mesih'in Yeruşalim'e Giriş Yortusu, Vakıfköy'de de Surp Badarak ayini ile kutlandı.  24 Mart...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi