29 Mart 2024 Cuma

“Ben gidersem, sen gidersen nasıl Müjde’yi duyacaklar?”

SAT-7 TÜRK Haber Merkezi olarak, bir dönem taşlama, saldırı ve tehdit haberleriyle gündeme gelen Samsun Agape Kilisesi Önderi Orhan Pıçaklar ile kilise üzerindeki baskı dönemini ve şimdiki durumu anlmak için bir röportaj gerçekleştirdik.

Pıçaklar, durumun sın birkaç yıldır iyileşme göstermesine karşı hala resmi görevlilerin kimllik kontrolü adı altında tacizlerine maruz kaldığını ve hala yakın koruma polisi eşliğinde yaşamak zorunda kaldığını söylüyor. 

orhan pıcaklar

SAT-7 izleycileri ve Haber Merkezi okurları için bize kendinizi tanıtır mısınız? Nerede doğdunuz? Neler yaptınız? 

Ben Orhan Pıçaklar, 1971 Gaziantep doğumluyum. Muhasebeciyim ancak son 11 yıldır Orta Karadeniz bölgesinde mevcut tek kilisede hizmet ediyorum.

Nasıl iman ettiniz?
1995 Yılında bir kahvaltı sırasında okuduğum bir gazetede “Hiç İncil Okudunuz mu?” isimli bir ilan aracılığı ile hayatım değişti. Hemen sipariş verdim ama haftalar sonra bana boş bir zarf gönderildi. Daha doğrusu içi açılmış ve içindeki İncil alınmış olarak zarf geldi. Ben tekrar o ilan veren kurumla iletişime geçtim ve bana İncil göndermelerini istedim. Bana İncil’in Yuhanna bölümü geldi hemen o gece okudum. Harika güzel şeyler yazıyordu ama eski inancımdaki gibi sürekli emirler falan olmadığı için sadece güzel bir kitap olarak kaldıysa da sürekli düşünüyordum. Hatırlayabildiğim kadarı ile yaklaşık 1 yıl sonra Gaziantep’te bir kitap fuarında ilk kez açılan bir İncil standına Vasat diye bir terör örgütü tarafından bomba atılması sonucu bir insan hayatını kaybetti. İşte o zaman birçok şeyi karşılaştırmama sebep oldu. O zaman İncil’deki “BEN İYİ ÇOBANIM, İYİ ÇOBAN KOYUNLARI UĞRUNA CANINI VERİR”, sözünü ve Mesih’in Getsemani bahçesinde iken Romalı askerler ve Yahudi din adamları tarafından yakalanıp götürülmek isterken öğrencisi Petrus’un kılıçını çekip bir askerin kulağını koparması olayını düşündüm, İsa’nın “DİN ADINA BİLE OLSA” insan öldürmenin ne kadar yanlış olduğunu hatta kendisinin insanlara bol yaşama sahip olmaları için geldiğini ve bunun içinde bize olan sevgisinden dolayı çarmıha gerilmesini hatırladım ve Mesih’in vaat edilmiş kurtarıcı olduğunu anladım ve Hristiyan oldum. Ama benden başka bir Hristiyan tanımıyordum ve Hristiyanlık hakkında çok şeyde bilmiyordum ama Hristiyandım.

İman ettikten sonra hangi sıkıntılarla, zorluklarla karşılaştınız? Hangi mucizelere tanıklık ettiniz?
Hayatımdaki mucizeyi anlatmadan önce zorluklardan bahsedersek ailem benimle konuşmak istemedi. Oysa annem 1980 başlarında yayınlanan bir amerikan dizisi olan Küçük Ev isimli diziyi izlerken “Şu Gavurlara bak bizden daha iyiler. Her pazar kiliseye gidiyorlar, hep iyilik düşünüyorlar” gibi sözler ederdi ama ben o Hristiyanlardan biri olmak istediğimde kabullenmek istemediler. Yıllar geçince ve bir çocuğum olunca torunlarını görme adı altında tekrar ilişkiye geçtik ve şimdi çok iyi bir ilişkimiz var ve bir sorun yaşamıyorum. O sıralar hala Gaziantep’deydim, Hristiyanım diyordum ama Hristiyanlık hakkında birşey bilmiyordum ve işlerim çok iyiydi Gaziantep’te büyük bir müteahhitlik firmasında Muhasebe müdürü olarak çalışıyordum ancak birgün bir dostumun tavsiyesi ile bana telefon geldi, Antalya’da yeni ve daha büyük bir firma, daha çok maaşla iş teklif ettiler ve ben kabul ettim. Daha sonra bana o İncil gönderilen yer tarafından Antalya’da o anda henüz binası inşaat haline olan Kilisem ve oradaki kardeşlerle tanıştım ve öğrenmek istediğim şeyleri onlara sorarak özellikle Eski Antlaşma’yı da alıp okuyarak Mesih’in Yaratılıştan beri vaad edilen, Tüm hayatım boyunca duyduğum Peygamberler tarafından aslında işaret edilen Kurtarıcı olduğu hakkında iman güçlendi ve aklımla ve yüreğimle iman ettim. Evet Tanrı bu mucizeyi bana yapmıştı. Daha büyük bir iş, daha yetkili bir görev ama daha önemlisi Tanrı kendi çocuğunu yalnız bırakmayıp, Dikenler arasında düşen bir tohum olup kaybolup gitmeme izin vermemişti.

agape kilisesiKilise önderi olmaya nasıl karar verdiniz? Neden Samsun’a yerleştiniz?
Kilise önderi olma konusunda ben karar vermedim aslında bir yönlendirme ile oldu. Antalya Kilisesinin Pastörü Ramazan kardeşin yönlendirmesi ile Samsun’a geldim ve her Hristiyanın yaptığı / yapması gerektiği gibi müjdeyi duyurmaya başladım ve Rabb’in sözüne aç insanlar tövbe etmeye başladı o sırada MINTS isimli bir İncil okulu ve Rev. Turgay ÜÇAL’ın özverili dersleri sayesinde bu 4 yıllık okulu bitirdim ve Kilisemde Pastörüm Ramazan, Diyarbakır Kilisesi Pastörü Ahmet abi, ve Moda Kilisesi ihtiyarları ve birçok başka kardeşin katılması ile Atanma törenimiz yapıldı ve hizmet etmeye devam ettim.

Samsun’a yerleştikten sonra halkın ilgisi veya tepkisi nasıl oldu?
2000 yıl önce olduğu gibi diyebiliriz, gazetelerde hedef gösterilmeler sebebi ile bizleri lanetli, vatan haini, bölücü olarak düşünüp bizden uzak durmaya hatta bizimle ilişki kuranlarla bile ilişki kurmamaya başladılar.

Samsun Agape Kilisesi’nin yoğun baskı ve saldırı altında olduğu bir dönem yaşandı. Bu dönemi öncesinden, bu dönemi hazırlayan süreçten bahseder misiniz?
Az önce söylediğim gibi belirli kesimler tarafından hedef gösterildiğimiz için bizden nefret etti ve vatanı böleceğimizi düşündü. Oysa ben her zaman Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gurur duydum vatanımla bunu bir yana bıraksak bile İnandığım Tanrı İncil’de 2 defa “bağlı bulunduğum yönetime boyun eğmemi” emrediyordu, bu haldeyken nasıl bölücü olabilirdim ki? Tabii ki insanlar buna inanmak istemedi ve sürekli saldırdılar.

Bu baskı döneminde neler yaşandı? Halkın ve devlet görevlilerinin yaklaşımı nasıldı?
Yeni Hristiyan olan birçok genç kiliseye gelmekten çekindi, aileler gelecekte çocuğumuza kötü birşey yapar diye kiliseyi bıraktı. Devlet görevlilileri hep iyi göründüler taşlandıktan sonra hep yanımıza geldiler, hatta son 5 yıl sürekli kilisemizi bekleyen korumalar verildi ve yine son 5 yıldır devletin sağladığı yakın koruma polisi görevlendirildi. Ancak yine de müjdeleme yolculuğu için gittiğim bazı şehirlerde “Kim olduğumu / nereden geldiğimi / ne amaçla geldiğimi” çok çok iyi bildikleri halde sokak ortasında terörist gibi durdurup taciz edenler de var. Ama Tanrı hepsini ziyadesi ile bereketlesin ve ülkemize esenlik ve barış göndersin diye dua ediyoruz..

samsun agapeBu sıkıntı döneminde siz, aileniz ve kilise üyeleri neler yaptınız? Bu sıkıntılara nasıl göğüs gerdiniz? Yaşamınızda neler oldu?
Onların bizi Samsun’dan gönderip Karadeniz Bölgesi’nde bir kilise olmaması için çalıştığını idrak ediyorduk. Onlara fırsat vermemek için Tanrı’nın verdiği güç ile dayanmaya çalıştık, birçok kardeşin bize yaptığı dualar ile cesaretle burada kaldık. Tanrı’nın şimdi burada harika işler yaptığını gördükçe kendi kendimize, “ne güzel de yapmışşız” diyoruz, çünkü her baskı oldu diye ben gidersem, sen gidersen nasıl müjdeyi duyacaklar? Müjdeyi duymazsa nasıl inanacaklar? Müjdeyi yayan olmazsa nasıl inanıp kurtulacaklar?

Kiliseye ve özellikle de size yönelik baskı, saldırı ve tehditler ne durumda? Azaldı mı? Ciddiyetini koruyor mu?
Son 3 yıldır azaldı ve Rab bizi koruyor ve onun izni olmadan hiçbirşey olmayacağına iman ediyoruz. Herşey onun izni ile olacaksa bizde ondan gelene sadece Amin diyoruz. Ayrıca Evden çıkar çıkmaz bekleyen yakın koruma polisi de benimle birlikte gezmektedir.

Hiç Samsun’dan taşınmayı düşündünüz mü? “Rab beni başka yere gönder” diye dua ettiğiniz oldu mu?
Bazı değerli kardeşler taşınmam konusunda teşvik ettiler, dua ettim ama Rab’den öyle bir işaret ve esenlik almadığım için kalmaya devam ettik,

Teşekkür ederiz.

Ermeni Apostolik Kiliselerinde ‘Büyük Perşembe’ Törenleri Gerçekleşti

Ermeni Apostolik Kiliselerinde "Büyük Perşembe" günü "Intriyats Badarak" (Son Akşam Yemeği), Vodınlıva (Ayak yıkama) ve Latsi Kişer...

İskenderun Katedrali’nde Kutsal Perşembe Ayini Gerçekleşti

Rab İsa Mesih’in havarileri ile birlikte yediği son akşam yemeğinin anıldığı ‘Kutsal Perşembe’ Ayini, İskenderun’da hüzünle gerçekleştirildi. Kutsal...

Papa Françesko, Kutsal Perşembe Ayini’nde Kadın Mahkumların Ayaklarını Yıkadı

Papa Françesko, 'hizmet ve tevazu anlayışını' vurgulamak amacıyla gerçekleştirdiği Kutsal Perşembe ayini sırasında, Roma'daki bir hapishanede 12...

BM: 35 Milyon Çocuk Tehlikede

DÜNYADA HER 6 SANİYEDE 1 ÇOCUK ÖLÜYOR Birleşmiş Milletler (BM), 5 yaş altı çocuk ölümlerinde görülen azalmaya rağmen...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi