Ünlü bir resim; gece vakti, sokak ıssız, sadece loş bir ışık var köşedeki bardan sokağa sızan. Tümüyle camekânla çevrili barda sadece birkaç kişi, hareketsiz gibi neredeyse. Resmi ilginç kılan, barın herhangi bir giriş noktasının olmaması. Ne bardakiler bundan haberdar ne de kimsenin umrunda. Nasıl girdikleri meçhul, çıkma girişimi de yok. Bu insanlar buraya nasıl girdiler? Nasıl bir kısır döngü bu?
Dışarıdakilerin hep dışarıda kaldığı, aslında kaldığı derken, hem dışarıdakilerin içerdekilerden yabancılaşmasından ötürü içeri girmeme isteği ve aynı şekilde içerdekilerin dışarıdan kimseyi istememesi söz konusu hem de halihazırda bir giriş olmamasından ötürü hiç kimsenin gerçekte yerinden kımıldayamayacağı bir koşul mevcut.
Oysa insan gerçekte hiç öyle değil. Geniş bakış açılı, genelde anlaşılmayan veya yanlış anlaşılan ama birçok kişiyi doğru analiz eden, tespitlerinin başkaları tarafından da görüldüğü takdirde dünyanın daha yaşanır bir yer olabileceğine inanan, gerekli durumlarda gerekli sert tepkisini gösterebilen, çok fazla güvenmese bile yanındakiyle omuz omuza durmaya çalışan, kendi yerini iyi bilen ve buna müdahale edilmesinden haklı olarak hoşlanmayan, bu kötü, güvenilmez ve zorluklarla dolu dünyada kendi görünmez savunma ve hatta saldırı hattını belirlemiş, belirli görünüm ve maskelerle bunu mecburen pekiştirmiş, belirli duruş ve tavırla bunu mecburen sergilemek zorunda kalan, aslında kendince iyi ve hatta çoğu kez en basit şeylere aldanacak kadar naif, sırf bu yüzden zaten kendine o belirli duruşları seçmiş, kendine göre oluşturduğu inancı, değerleri, deliliğiyle aslında neredeyse zararsızdır ki buna rağmen birçok haksızlığa uğrayan, haksızlıkla ilgili ağzını açtığında eleştirilen, zamanla susmayı ve beklemi tercih etmiş, bazen de asla aynı durumda olmayacağı diğerlerine küçük bir ders verip güvenli noktasına çekilen, yine de nedense bu döngüden bir türlü kendini sıyıramayan ve işin ilginci aynı konuda kendisine yakınanlara sıkça rastlayan, hatta kendisi zaman zaman aynı konuyla suçlanan, tüm bu karmaşadan yorgun düşüp sadece (varsa) elindeki işle meşgul olup bildiği yoldan şaşmayan bir varlık.
Resim bu. Binlerce yorum yapılabilir hakkında, binlerce tahmin, binlerce olasılık. Teknik olarak sunduğu bir sabitlikten ötürü hep belirli bir nokta daha çok vurgulu kalır her seferinde, diğerlerinin önüne çıkar. Bu resim çok başarılı ve gerçeği yansıtıyor diyebilirim. Neleri yansıtmadığını söylemek için de başka bir sabitim olmalı sanırım, hani karşılaştırmak adına. Neye göre, diyeceğim. Bu resimde neyin, nelerin var olmadığını neye bakarak söyleyebilirim? Baktığımda gördüğüm ve görmediğim şeyleri, bu resme ilk baktığımda sahip çıkıp onayladığım şeylerle karşılaştırdığımda kendimi nerede buluyorum? İki resim arasındaki onlarca fark lütfen bir an önce bulunsun. Kendim için. Tanrı’nın doğruluğu adına.