Sinop’ta arkeolojik kazı çalışmaları sırasında Hz. İsa’ya ait olduğunu tahmin ettikleri, kutsal emanetlerinin saklandığı taş bir sandık ve içerisinde de haç parçalarının bulunmasıyla ilgili basında bir haber çıktı. Haberde Sayın Köroğlu’nun “4 yıldır kazı çalışmalarını sürdürdüklerini ve kazılarda şu ana kadar bine yakın iskelet çıktığını” söyleyip “İnşallah bu sene iyi bir çalışma sezonu olacak” temennisinde bulunması, Sayın Vali’nin haç parçalarıyla iskeletlere özel bir önem vermesi bende trajikomik bir duygu yarattı…[1]
“Bin beş yüz yıl sonra (tabii ki İsa Mesih gelmemişse) turizm açısından bir değer kazanacağız” diye düşündüm.
Bu düşüncemi destekleyen benzer bir haber yakın zamanda İznik’te yaşandı; orda bir Hıristiyan şehitliği bulundu. Haberde İznik’teki Hıristiyan Şehitliğinin “Bakımsızlıktan çöplük haline gelen vaftizhane ve kilisenin ortaya çıkarılmasıyla Efes kentindeki Meryem Ana’dan daha önemli bir yer olabileceği, haç merkezi haline gelebileceği, yılda en az 10-15 milyon turisti çekebileceği”[2] gibi garip bir yoruma yer veriliyor.
Yorum garip; ama ortaya çıkan sonuç gerçektir: Türkiye açısından Hıristiyan şehitlerin bulundukları kiliseler Turist gelirse bir değer kazanır ve yatırım yapılır.
*
Tilman, 2008 yılında Malatya’da 16 yerinden bıçaklandı; boğazı kesilerek öldürüldü. Mezarı Malatya’da.
Değeri 3508 yılında anlaşılacak, şehit ilan edilecek. Yılda 10-15 milyon (çoğu Alman) turist gelecek.
Necati, aynı gün aynı yerde, aynı saatlerde 6 yerinden bıçaklandı, ensesinden kesildi; ölmeyince boğazı kesilerek öldürüldü. Mezarı İzmir’de.
Hain olarak algılandığı için öldürüldü; değeri 3508 yılında anlaşılacak, şehit ilan edilecek.
Uğur, Necati ve Tilman ile birlikte aynı gün aynı yerde, aynı saatlerde 6 yerinden bıçaklandı, boğazı kesilerek öldürüldü. Mezarı Elazığ’da.
Ona da “Hain” dendi; değeri 3508 yılında anlaşılacak, şehit ilan edilecek.
Turistler gelecek…
*
Türkiye Cumhuriyet döneminde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi doğrultusunda eşitlik, adalet konularında olumlu adımlar atmış; ama yönünü bulamamış bir ülkedir…
Hıristiyanları, sözde, herkes seviyor; ama tutarlılık yok.
*
Bir yanda öldürülmüşlere turizm açısından değer kazandırılmaya çalışılıyor, öte yandan canlı Hıristiyanların kullandığı kilisemiz dökülüyor (Bursa Protestan Kilisesi), restorasyonu yapacak kurum ve kaynak bulamıyoruz…
Bu durumda ben de diyorum ki: “Bir gün şehit olursam beni bizim kilisenin bahçesine gömün; sizler yatırım yapmış olursunuz, benim de en azından 3508 yılı için umdum olur…”
Ve…
1500 yıl sonra olsa da memlekete bir faydam dokunsun!