Türkiye Ermenileri Patrikliği, uzun bir aradan sonra Facebook üzerinden Pazar ayinini canlı olarak yayınladı. Ermeni Kiliseleri, 9 Mayıs Pazar günü, Diriliş Yortusu haftalarının son pazarını kutladı.
Türkiye Ermenileri Patriklik Kumkapı Merkez Meryem Ana (Surp Asdvadzazin) Kilisesi’nde Kıdemli Peder Dırtat Uzunyan eli ile Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak) gerçekleşti. Covid-19 kısıtlamaları sebebi ile uzun süredir hafta içi Perşembe günleri icra edilen Kutsal Sunu Ayini, Patrikliğin Facebook sayfasından yayınlanıyordu. Bu hafta ise, alınan izinlerle Pazar günü icra edilen Kutsal Sunu, canlı olarak yayınlandı.
Patrik Sahak II riyasetinde, Kıdemli Peder Dırtat Uzunyan’ın sunduğu Surp Badark’ta, Patrikliğin ruhani eğitim alanları da Rab’bin Sofrası’na hizmet ettiler. Peder Şirvan Mürzyan’ın da hazır bulunduğu ayinde ilahileri, Patriklik Armaş Korosu üyeleri seslendirdi. Ayin sonunda ise, ölümünün 1. yıldönümü dolayısı ile Gedikpaşa Surp Hovannes Kilisesi Vakfı Başkanı merhum Harutyun Şanlı ve tüm Rab’de uyuyanlar için Ayin-i Ruhani (Hokehankist) duaları okundu. Törenin ardından Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi. Türkçe vaaz konusu insanın ölümden sonra ne ile karşılaşacağı, ruhun ne olacağı üzerine oldu ve, “Dilenci ile Zengin Adam” (Luka 16:19-31) meselini okuyarak yorumladı.
“Vicdan İçimizde Tanrı’nın Ateşidir”
Patrik Sahak II’in Türkçe vaazından bazı başlıklar şöyle;
“Farkettiniz mi? Bu meselde fakirin adı var; Lazar. Zenginin adı? Zenginin adı yok. Bu dünyada zenginin adı var, Lazar’ın adı yok. Ama Tanrı’nın kitabında Lazar’ın adı var, zenginin adı yok. İşler öldüğümüzde çok karışır sevgili kardeşlerim. Ummadığımız kadar tuhaf şeylerle karşılaşacağız biz öldüğümüzde… Kısacası, ruh bedenden ayrıldığında bir koza gibi, kendi hatıralarının içine gömülüyor ama artık tek başına değil, vicdanıyla beraber. Vicdan içimizde Tanrı’nın ateşidir. Aydınlatır bizi, iyiyle, güzelle, doğruyla. O odamızdaki ışık gibidir, aydınlatır ve gösterir bize. Bizden doğru olanı yapmamızı ister, yanlış yaptığımızda da bizi uyarır. Herkes kendisi getirir cehennemini bu dünyadan. Herkes, cennetini yada cehennemini biriktirir içinde… Bencillik, ben, cehennem budur. Tek başına yaşanan başarı, cehennem budur. Başlalarını ortak etmediği mutluluk, cehennem budur. Sadece kendi kurtuluşunu aramak, cehennem budur. Cennet; paylaşıldığında ortaya çıkan güzelliktir, sevgidir. Bizim olan şeyler bize verilmiş. Bunun bilincinde olacağız ve bunu paylaşacağız. Bunu yaptığımızda, cennetimizi beraberimizde taşırız biz. Çünkü, Tanrı bizi birbirimize emanet etti. Birbirimizi kollamalıyız, yüceltmeliyiz. Birbirimiz için yaşamalı, sevmeli ve sevilmeliyiz. Tanrı’nın iradesi bu… Tanrı’nın merhameti sonsuzdur. Onun için biz ölmüşlerimiz için dua ederiz çünkü, son yargıları gerçekleşmemiştir. Tanrı, hayatın sahnesini sıkı sıkıya örtmüş. Öteki taraflarla ilgili imanın olabilir ve çok sınırlı bilgin. Biz ölümün kapılarına kadar gidebilir, birazcık girebilir ve geri dönebiliriz. Aslolan şey yaşamı ve ölümü yaratan mühendisin sözlerini dinlemektir. Tanrı yarattı. Bu dünyayı, öteki dünyayı ve bu dünyada bize, öteki dünyayla ilgili yeterli bilgi verdi, dedi ki; var, ruhunuz yok olmayacak yaşayacaksınız, bir hesap var ve o hesaba göre mutlu yada mutsuz olacaksınız ve onu siz seçiyorsunuz bu dünyadaki seçimlerinizle, onun için dikkat edin. Tanrı kurtulmanızı istiyor ama özgür iradenizle olmanız gereken yeri siz seçeceksiniz. Tanrı’nın bize dediği şey bu. Bize önerisi bu. İnançlı olun ve iyi insanlar olun, çok büyük bir şey değil istediği…”
