26 Nisan 2024 Cuma

Ermeni Kiliseleri’nde Büyük Oruç Döneminin İlk Pazarı

Ermeni Apostolik Kiliselerinde Büyük Oruç dönemine, sunak perdelerinin kapanmasının ardından, “Ardaksman Giragi” (Cennet’ten kovuluş) haftasında ilk Pazar Kutsal Sunu ayini düzenlendi.

Bakırköy Meryem Ana (Dzınunt Surp Asdvadzadzni) Kilisesi’nde Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II’nin riyasetindeki Kutsal Sunu, Kilise’nin din görevlisi Peder Şahen Uhanyan eli ile sunuldu. Diyakos Aram Baronyan, kıdemli okuyucular ve okuyucular Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. Günün İncil okuma parçasını Kıdemli Okuyucu Hagop Saraf okudu.

Bakırköy Kilisesi vakfının başkanı Mari Yancı, yönetim kurulu üyeleri ve kalabalık inanlıların hazır bulunduğu ayinde ilahileri, kilisenin Karasun Mangants Korosu üyeleri, şefleri Sercan Gazer yönetiminde ve orgu eşliğinde seslendirdiler.

Patrik Sahak II Ermenice ve Türkçe vaaz verdi. Türkçe vaazından bazı bölümler şöyle;

“İnsan cennetten kovuldu, iştahı yüzünden. Tanrı bütün meyve ağaçlarından yiyebilirsiniz demişti ama iyi ve kötüyü bilme ağacından yemeyeceksin, yersen ölürsün dedi, insan da gitti yedi. Elbette ki bu, insanlık tarihinin en önemli hikayelerinden birisi ve kendimizi açıklıyor aslında, onun için bir şekilde, onlar niye meyveyi yediler, ben onların yerinde olsam yemezdim sözü boş iş, çünkü insanın doğasında öyle bir şey var ki, insan onu çok geç öğreniyor. Büyük Oruç dönemi o en büyük dertlerden birisini bize hatırlatmak için var.

Tanrı’nın akıla verdiği görev, akıldan üstün olan ruhun isteklerini bedene öğretmektir. Yani akıldan da üstün bir şey var bizde, Tanrı’ya benzeyen bir ruh var ve bu ruhun da istekleri var, aklın da bedenle ruhun isteklerini uyumlu hale getirmesi lazım. Ne beden hastalanmalı ne de ruh ölmeli. Öncelikle ruhsal ihtiyaçlar yerine gelmeli çünkü ölüm anında akıl ve ruh bedeni bırakacak. Onun için bizim kişiliğimiz ruhumuzdadır ve sonsuzluğa hazırlandığımız için beden merkezli değil ruh merkezli olmalıyız ve akıl da bu ruh merkezli olmayı sağlamalı. Yani akıl bedene demeli ki; bizim ihtiyacımız var Tanrıya, yer ayıracağız Tanrı için, biraz O’nun için düşüneceğiz, okuyacağız, dua edeceğiz, kiliseye gideceğiz, O’nu hoşnut etmek için iyilikler yapacağız biz.

Kutsal Kitap’a göre ağız insanın bütün kaderini kontrol eden yerdir. Çünkü ağzımız, bizi Tanrı’ya benzeten yerdir. Oradan hayatı alırız, yeriz içeriz. Oradan konuşuruz, düşünürüz. Düşünme dediğiniz şey ki insanı hayvanlardan ayırır, içsel konuşmaktır. İnsanın kaderi ağzındadır. Onun için büyük oruç döneminde Kilise bize diyor ki; ağzına dizginler koymaya başlayacaksın çünkü ağzın istediği yerlere gitmeye başladı, istediği şeyleri konuşuyor, küfürler, lanetler ediyor, ağzına dizgin vuracaksın.

Önemli olan şey bunu niçin yapacağımız. Çünkü bizim memnun etmek zorunda olduğumuz şey ruhumuzdur, bedenimiz değil, beden hizmetçidir. Şimdi bizim ruhumuz bedenimize hizmet ediyor, öyle değil, aslolan ruhumuzdur, Tanrı’ya benzeyendir o ve o ruhun açlıkları vardır, neyle doldurursanız doldurun o açlığı Tanrı’dan başka hiç bir şeyle dolduramazsınız. ‘Canım Rab’bi özler’ diyor mezmur. Herkesin içinde var bu sadece imanlıların içinde yok, herkesin içinde çünkü Tanrı koymuş onu. İnsan doğduğu andan, bilinci gelişmeye başladığından itibaren Tanrısını arar. Onun için hiç bir çocuk Tanrısız değildir eğer ona Tanrısızlık öğretilmezse. İşte bizim bu açlığımız Tanrı’ya ve vicdanımızın içindeki ateş ki hep doğru olanı yapmamızı söyler, Tanrı’nın istediği gibi iyi insanlar olmamızı ister ve ruhumuzun içindeki hafızamız, yapıp ettiklerimizin depolandığı yerdir, bütün bunların Tanrı ile uyum haline gelmesi lazım, dünyadaki amacımız bu. Dünyadaki amacımız Adem’le Havva’nın cennette bozduğu o ilişkiyi yeniden onarmak ve Tanrıyla tekrar o bağı kurmak. O bağ kurulduğunda o zaman ruhumuzdan aklımıza bir aydınlanma iner ve o aydınlanmayla biz hayatımızı görmeye başlarız. Tanrı’nın sözlerinden kaynaklanan bu Işık bize yolumuzu gösterir, nasıl davranmamız gerektiğini gösterir.

Bizim Allah’tan daha önemli işlerimiz var. Pazar kahvaltımız, kazandığımız para, aylığımız, giysimiz, saçımız başımız, makyajımız Allah’tan daha önemli. Eğer bunu itiraf etmezsek biz ve tövbe etmezsek, ölene kadar bu böyle devam edecek. Bu Büyük Oruç dönemi bunu fark etmenin zamanıdır. ‘Tanrım tövbeler olsun, pek çok şeyi Senden daha önemli saydım ben ve taptım onlara, senden daha fazla sevdiği şeyler var görüyorum bunu hayatımda, lütfen bana yardım et, akıl fikir ver, asıl yatırımı ruha yapmam gerektiğini, ruha yer açmam gerektiğini bana öğret.’ Büyük Oruç dönemi budur, yoksa kendi kendimizi aldatmamız değildir. İmanlıların en büyük günahını söyleyeyim, benim, sizin ve yeryüzündeki bütün imanlıların en büyük günahı bu; bazen imanlı olmak. Canımız istediği zaman ve canımız istediği kadar imanlı olmak. Kilisenin tam bu hafta bize öğretmek istediği şey bu. Adem ve Havva yasak meyveyi yediklerinde Tanrı’yı inkar etmiyorlardı, Tanrı yoktur, Tanrı’yı sevmiyoruz demiyorlardı, sadece diyorlardı ki şimdi canım bunu istiyor, Tanrım sen şimdi bi köşeye çekil zamanı geldiğinde seni çağırırım, şimdi canım bunu istiyor. İşte burada bir kıyaslama, bir tercih yapmak zorundayız ve bu dünyadaki hayat yolculuğumuz bize en sonunda, Tanrım Senden daha iyi seçilecek bir şey yok diyebilmektir. Tanrı bizi çok daha kötü bir dünyaya koyabilirdi ve o kötü dünyada biz Tanrı’yı seçerdik. Zaten hayatımız ne zaman kötü giderse o zaman aklımıza Tanrı geliyor. Ama öyle değil, Tanrı bizi cennete koymuş, cennet gibi bir dünyadayız ve bizi çok güzel yaratmış. Bu güzel dünyanın içine koydu Tanrı, ta ki en güzeli seçelim diye. İmanlı, hayatının bir noktasında o sevdiği, arzuladığı şeylerle Tanrı’yı kıyaslıyacak ve diyecek ki; Tanrım dünya çok güzel ama ben Seni seçtim. İşte bu noktaya geldiğimizde günah gücünü kırar, sevginin ateşi günahı eritir. Çünkü Tanrı sevgidir. Bizde bu Tanrı sevgisi oluştuğunda o sevgi bize yolu gösterir. Evet sevgili kardeşlerim Tanrı ölmüşlerimize rahmet etsin, ışıklar içinde yatsınlar ve bize de ölmeden önce ölüm bilgeliğini versin, hayatımızı anlayalım. Tanrı hepinizi kutsasın.”

Vaazların ardından tüm Rab’de uyuyanlar için Hokehankisd duaları okundu, İncil okuma parçasını Peder Şahen Uhanyan okudu. Ardından hep birlikte söylenen Rab’bin duası ve Patrik Hazretleri’nin kutsaması ile tören son buldu.

24 Nisan Anma Töreni, Kutsal Sunu Ayini ile Gerçekleştirildi

24 Nisan anma Surp Badarak'ı (Kutsal Sunu Ayini) Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nde sunuldu. Türkiye Ermenileri Patriği...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Nisan Vesilesiyle Yayınladığı Mesaj

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Ermenileri Patrikliği ve Ermeni toplumuna gönderdiği 24 Nisan taziye mesajı, bugün İstanbul Kuzguncuk Surp...

Türkiye Ermenileri Patrik Sahak II’nin 24 Nisan Anması Mesajı

Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II, 24 Nisan anması için bir mesaj yayınladı. Bugün 24 Nisan. Bu...

Hindistan’da Şifa için Dua Edilmesi Yasaklandı

Hindistan'ın Assam eyaletinde hastaların şifa bulması için dua edilmesi yasaklandı. Karar, Hristiyanlar tarafından endişeyle karşılandı. 2024 tarihli yasa...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi