Hong Kong’da Kardinal Joseph Zen de dâhil olmak üzere birçok demokrasi yanlısı aktivistin tutuklanmasından sonra atanan bölgenin yeni episkoposu, yaşanan huzursuzluğun ortasında imanlıları Tanrı’yı aramaya çağırdı.
Geçen yıl Hong Kong’un yeni episkoposu olarak atanan Stephen Chow, şehirdeki mevcut durumu taş duvarlardaki çatlaklarda büyüyen çiçekler ve bitkilerle karşılaştı. Episkopos Chow, ‘‘Bu bitkiler, Yaratıcı’nın sahip olduğu inanılmaz yaşam gücünün kanıtlarıdır. Böyle bir ortamda nasıl büyüyebilirler? Kilisemiz de dâhil olmak üzere Hong Kong’un derin çatlaklar için varoluş mücadelesi verdiğini hissediyorum. Önceleri yaşam alanlarımız genişti ve ifade özgürlüğüne sahiptik. Hristiyanlar, mevcut sıkıntılar arasında ahlaksızlık ve kendini beğenmişlik tutumuna karşı çıkıyor. Bunun sonucunda yaşam ve ifade özgürlüğümüz azalıyor’’ dedi.
Hong Kong’un yeni ulusal güvenlik yasası Haziran 2020’de yürürlüğe girdi. Buna göre, yabancı veya dış güçlerle gizli anlaşma yapmakla suçlananlara katı cezalar getirildi. Yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana geçen iki yıl içinde, Katolik iş adamı Jimmy Lai’nin de bulunduğu pek çok kişi tutuklandı.
Yetkililer, ulusal güvenlik yasasını ihlal ettikleri ve yabancı güçlerle dayanışma içinde bulundukları gerekçesiyle 612 İnsani Yardım Fonu’nun diğer üç mütevelli heyeti ile birlikte Kardinal Zen’i tutukladı. Kefaletle serbest bırakılan Kardinal Zen, diğer beş kişiyle birlikte 24 Mayıs’ta Hong Kong’daki mahkemeye çıkarıldı. Kardinal dâhil olmak üzere tüm sanıklar suçsuz olduğunu iddia etti. Önümüzdeki duruşmanın 19 Eylül’de gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Toplumsal özgürlüklerin daralmasıyla birlikte birçok insanın çatlaklarda yaşıyormuş gibi hissettiğini söyleyen Episkopos Chow, ‘‘Bundan dolayı birçok insan gergin, endişeli, hayal kırıklığına uğramış, üzgün ve öfkeli hissediyor. Ancak Tanrı’nın sevgisinin ve lütfunun her şeyde, hatta çatlaklarda bile bulunduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Koşullar ne kadar zorlu olsa da, yaşam o kadar dirençli olacaktır. Hatta bazı durumlarda çatlaklar genişleyebilir. Sıkıntıların ortasında iman, hayatımızı güçlendiren bir faktördür. Ancak Tanrı’nın rehberliğini aramadan geçmişe bağlı kalmak istersek, hayatlarımız acı içinde olacak ve karanlık bizi ele geçirecek’’ dedi.
Değişen gerçekliği ve sosyal bağlamı kabul etmenin onu onaylamak anlamına gelmediğini vurgulayan episkopos, ‘‘Sıkıntılar arasında yaratıcı bir zihinle yeni olasılıkları ayırt etmeyi öğrenerek, ilerlemenin bir yolunu bulmalıyız. Gelecek hala bizim anlayışımızın ötesinde vaatlerini yerine getiriyor. Maalesef günümüz kültürü, tepkisel bir kültür gibi görünüyor. Birbirimizi anında tepki vermeye zorluyor gibiyiz. Ancak bu güç tarafından sürüklenirsek, Tanrı’nın iradesini ayırt edemeyiz’’ dedi. (cruxnow)
