Hong Kong’da demokrasi yanlısı protestolar, Katolik Kilisesi de dahil olmak üzere pek çok yerde artarak devam ediyor.
Hong Kong’daki Kutsal Haç Kilisesi’ne giren ve kilisedeki protestocuları tutuklayan polislerin görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. Bazı sosyal medya kullanıcıları, polislerin kiliseye girip, protestocuların tutuklanmasına izin verdiğini düşündükleri Diyakoz Simon Chan’a eleştirilerde bulundu.
Hong Kong Episkoposluğu, 11 Kasım’da yaptığı açıklamada, ‘‘Chan, oraya vardığında protestocular zaten tutuklanmış, kısa bir süre sonra götürüldüler. Polislerin, kiliseye girmesine izin veren Chan değildi’’ ifadeleri yer aldı.
Olayla ilgili kendisine sorular yöneltilen Chan, kiliseye girenlerin yasalara göre tutuklanmayacağına dair garanti vermesinin mümkün olmadığına değinerek, ‘‘Meydana gelen olaylardan dolayı çok üzgünüz. Hong Kong’daki kargaşanın bir an önce sona ereceğini ve yerel durumun en kısa sürede normale döneceğini umut ediyoruz’’ dedi.
Hong Kong’daki protestolar, bu yılın başlarında Hong Kong’daki bazı suçluların Çin’e iade edilmesine yönelik yasa teklifinden dolayı başladı. Ayrıca Tayvan’ın da Hong Kong’lu bir gencin iadesini talep etmesi, protestoların artmasını tetikledi. Çünkü Çin veya Tayvan ile Hong Kong arasında resmi olarak iade anlaşması bulunmamaktadır.
Hristiyanlar, tüm bu yaşananlardan dolayı oldukça tedirgin. Çin Hükümeti’nin Hong Kong’daki dini özgürlüğe müdahale edeceğinden korkuyorlar. Çin’de dini baskı ve zulüm devam ediyor. Hristiyanlar, Müslümanlar, Tibet Budistleri ve Falun Gong takipçileri baskı ve zulümlere en çok maruz kalan gruplar. Çin’in özel idari bir bölgesi olan Hong Kong ise, Çin’in aksine din ve ibadet özgürlüğü tanımaktadır.
Tahmini 1 milyon protestocu, 6 Haziran’da ilk büyük gösterilerini gerçekleştirdi. Katolikler, protestolarda büyük rol oynadı. Hong Kong’un yardımcı episkoposu olan Joseph Ha Chi-sing, yaşanan olaylardan dolayı endişe duyduğunu söyleyerek, Hristiyanları oruç tutmaya ve dua etmeye davet etti.
Ekim ayında suçluların iade edilme teklifinin geri çekilmesine rağmen, protestolar devam etti. En şiddetli çatışmalar ise, Hong Kong Çin Üniversitesi çevresinde meydana geldi.
Hong Konglu bir genç, Katolik olduğunu ve Çin vatandaşı olarak, vatandaşlık görevine sahip olduğunu söyleyerek, ‘‘En büyük endişem, din özgürlüğü ile konuşma ve ifade özgürlüğü. Protesto ediyoruz. Çünkü Çin Komünist Partisi’ne güvenmiyoruz. Komünist yönetimin geçmişi, baskı ve zulüm ile dolu. Ayrıca Çin’de neredeyse hiç konuşma özgürlüğü yok’’ dedi.
Protestoların devam etmesinden bu yana, Katolikler için seyahat yasağı başlatıldı. Çinli yetkililer, anakaradaki Katoliklerin, Hong Kong’daki Katoliklere benzer bir direnişe katılabilecekleri konusunda endişe duyuyor.
Protestocular taleplerine yanıt verilmemesi ve polislerin şiddet içerikli müdahaleleri nedeniyle Lam’ın istifasını talep ediyor.
10 Kasım’da yayınlanan bir videoda ise, polisler tarafından vurulan protestocu gösteriliyor. Yetkililer, yaralı gencin durumunun kritik olduğunu bildirdi. Geçen cuma günü ise, 22 yaşındaki bir protestocu hayatını kaybettiği bildirildi. Financial Times Gazetesi, geç saatlere kadar Hong Kong çevresinde protestocular ve polisler arasında çatışmalar yaşandığını duyurdu.Katolik liderler, protestocuların polis şiddeti iddiasıyla ilgili bağımsız bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Episkopos Ha, 21 Ekim’de Facebook üzerinden yayınladığı mesajda, ‘‘Kamuoyunun sorularına cevap verebilecek, bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Böylece gerçeklerle yüzleşilebilir ve uzlaşma yolu başlatılabilir’’ dedi. (catholicnewsagency.com)
