Çoğunluğu Katolik olan ada ülkesi Malta’da, kürtajlar yasaya göre suç sayılsa da pratikte ceza kanunlarına uyulmuyor. Malta devlet başkanı konuya ilişkin, “Kürtaj yasallaştırma yasasını imzalayacağıma istifa etmeyi tercih ederim” açıklamasında bulundu.
2019’da ülkenin Başkanlığına seçilen 79 yaşındaki emekli doktor George Vella kürtajın yasallaştırılması konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunarak: “Cinayetleri onaylayan yasa tasarısını hiçbir zaman imzalamayacağım. Fakat parlamento ve yürütme organlarının böyle bir yasama girişimine hakkı var. Bu yüzden yasayı kabul etmeyişimin bir göstergesi olarak istifa edebilir ve mesleğime geri dönebilirim” dedi.
Bağımsız Milletvekili Marlene Farruga’nın 12 Mayıs’ta kürtajın yasallaşması için meclise bir yasa tasarısı sundu. Bu durumu Katolik Akdeniz ülkesi için duyulmamış türden bir yasama girişi oldu. Söz konusu yasa tasarısı kürtaj yapmak isteyen kadınların ve suç ortaklarının 3 yıl hapis cezasına mahkûm eden Malta mevcut Ceza Kanunun bu maddesini kaldırmayı öneriyor.
Diğer ülkelerde olduğu gibi, bazı durumlarda kürtajın kabul edilebilirliği hakkında konuşan George Vella: “Ya öldürüyorsunuz ya da öldürmüyorsunuz, hayatı ya koruyorsunuz ya da korumuyorsunuz, yarım ölüm diye bir durum yok olamaz da. Bu ”eğer” ve ”ama” gibi kavramları olmayan son derece açık bir gerçektir” diye tepki gösterdi.
Malta’nın önde gelen iki Partisi, bağımsız bir milletvekili tarafından öne sürülen tasarıya karşı çıktıklarını açıkladı. Ada devletinin iktidar partilerinin yasa tasarısı konusundaki pozisyonları ülke nüfusunun %90’ı vaftiz edilmiş Katoliklerden oluştuğu için tartışmasız olumsuz yönde oldu.
Yerel Episkoposlardan biri: “Anne rahmi ulusun en değerli ve kutsal varlığıdır, insan yaşamını beslenmesine ve büyümesine olanak sağlar. Bu yüzden anne rahminin ölümün değil yaşamın doğuş yeri olarak kalabilmesi için dua etmeliyiz” açıklamasında bulundu. (O.D/cnl.news)