20 Nisan 2024 Cumartesi

Olağan Şeyler / Gökhan Talas

Çatışma haberleri  ve ölüm hüznüyle uyandığımız sabahlardan biri işte. Radyolarda arada geçen şehit haberlerini saymazsak, olağan bir gün devam ediyor İstanbul’da. Birkaç tüh.. ah.. of.. arasında herkesin günün getireceği yüke hazırlandığı, sıkıcı bir minibüs yolculuğunda aldım haberi: “Hakkari’de çatışma 8 askerimiz şehit. Bir o kadar PKK’lı ölü.” Kategorize edilmiş ölüler arasından savaş severlerin intikam çığlıkları, barış isteyenlerin yeter feryatları ve olağan günün sıkıcılığı…

Türkiye’de yaşayan birisi için ölüm günlük yaşamın bir parçası. İş kazaları, cezaevi isyanları, savaş, çatışma ve terör , trafik kazaları; haberleri sıklıkla takip eden biri için olağan şeyler. Olağan olmayan tüm bu travmatik şeylere karşı verdiğimiz kabullenmiş tepki. Beylik baş sağlığı dilekleri, hiçbir insani tepkiye neden olmayan muhalif sesler arasında gerçek acı anlamını yitiriyor. Kamyon kasalarında evlerine taşınan yiğit adamlar, sığmadıkları tabutlardan o günlük yaşamlarda hiçbir şeyi değiştirmeyen resimler veriyor! Hiçbir kalp gerçek anlamda bu ölümleri durduracak bir çığlık atmıyor. Hiçbir el, acıyı hafifletecek bir sahilikte uzanmıyor toprağa düşen adamların tabutlarına. Taşıyor, gömüyor ve unutuyoruz.

Biraz da olsa toplumsal uzlaşma umudumuzun yeşerdiği günlerde yeniden yükselen şiddet dalgası kime ne fayda sağlar tartışılır. Herhalde 30 yıllık savaşın stratejisini belirleyen kural koyucular bunu da bir şekilde ön görmüşlerdir. Bu nedenle süreci artık zayıflatmadan, sonuca doğru güçlü adımlara evrilmesini sağlamak hükümetin asli görevi. Ölümler ajitatif resmi dili değil barış çabalarını yükseltmeli. Tanrı’nın kutsadığı barış yapıcılar (Matta 5: 8, İncil) olarak tarihte yer alma onuru ortada duruyor. Bu onuru kim bir sorumluluk şiarı edinirse ismi silinmez bir iktidarın sahibi olacak. Ak Parti’nin bunu yapma gücü vardır. Sayın Başbakanımızın bunu sağlayacak siyasi otoritesi ve potansiyeli vardır. Artık bunun harekete geçmesi için somut adımlar görmek, bu ülkede yaşayan her yurttaşın hakkıdır.  Evlatlarını cenaze kamyonlarında değil, ilerlemenin çağdaş kalelerinde, yetişmiş bir birey olarak alkışlamak anne-babaların hakkıdır. Çoğulcu ve demokratik bir anayasa çatısı altında, her bir etnik kimliğin kendini özgürce ifade edebildiği, dil veya din farkı gözetmeksizin herkesin sevinçle sahiplendiği bir ülke olmak Türkiye’nin hakkıdır. Militarist teamülden arınmış bir ülke olarak, sivil ve demokrat temelleri olan bir hukuk devleti içinde yaşamak her bir toplumsal yapının hakkıdır.

Dileğim o ki Tanrı’nın yaşamlarımızda hedeflediği esenlik dolu gelecek için, ülkemizde her birey öncelikle insani sorumluluğunu yerine getirsin. Karanlık yerine aydınlığın sevinç dolu haberleriyle uyandığımız sabahlar dilerim herkese. Rab Tanrı yitip gidenlerin yakınlarına teselli ve güç versin.

Çinli Adamın Mülteci Statüsü Sahte Zulüm İddiaları Nedeniyle İptal Edildi

2016 yılında İsa Mesih'i kabul eden ve yeraltı kilisesine katılan Çinli bir Hristiyan'ın 'mülteci' statüsü Yeni Zelanda...

Episkopos Kayyal, İskenderun’da Kadının Hristiyanlıktaki Rolünü Anlattı

Paskalya Oruç Döneminde, Mersin ve Hatay bölgelerinde yapılacak Patrikhane Programları kapsamında, Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği...

Nepal’de Dört Hristiyan Yargılanıyor

Nepal'in doğusundaki Madhesh eyaletinde dört Hristiyan, halkı din değiştirmeye zorladığı iddiasıyla yargılanıyor. İnanlılar, 10 Mart'ta Kolhabi kasabasında Hristiyan...

Hong Kong Katolik Kilisesi Tedirgin

Çin Halk Cumhuriyeti'nde kabul edilen yeni güvenlik yasası nedeniyle Hong Kong'taki Katolikler arasında endişe hakim. Milli Güvenlik...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi