Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, Noel Baba efsanesine ilham veren dördüncü yüzyıl episkoposu Aziz Nikolas’a ait olduğuna inanılan röliği test etmek için modern bilimsel teknolojiyi kullandılar.
Oxford araştırmacılar, Tom Higham ve Georges Kazan, radyokarbon tarihlendirmeyi, azize ait olduğu düşünülen bir pelvik kemik parçasını araştırmak için kullandılar. Testler, kemik parçasının dördüncü yüzyıla, yani bazı tarihçilerin Aziz Nikolas’ın öldüğüne inandığı dönemlere dayandığını gösteriyor.
Oxford’da bilimsel teknikler kullanarak kalıntıların incelenmesine çalışan profesör Higham, kemiklerin, azizin öldüğüne inanılan dönem periyoduna eşleşir bulunmaları nadirdir diyerek karşılaştığı her 20 kalıntıdan yalnızca birinin bu tür bilimsel incelemelere doğru eşleşmeyi verdiğini söylüyor.
Çoğu zaman kalıntıların beklenen tarihsel dönemden biraz daha sonraki bir zamana tarihleniyor. Ancak bu kemik parçası ekibin genel tahminlerinin deki gibi görünmüyor, bu da kemiklerin Aziz Nikolas’a ait olabileceğini düşündürmektedir.
Higham “Kemiklerin kaybolması ya da değiştirilmesi için mümkün olan tüm fırsatlara rağmen, bizim gibi kalıntılar için ölçtüğümüz yaşın, tarihsel olarak kanıtlanmış olanlarla aynı olduğu ortaya çıktığında şaşırırız. Her zaman böyle olmaz. Bu durumda, laboratuarda ölçtüğümüz tarih Aziz Nikolas’ın beklenen yaşlıyla mükemmel bir şekilde örtüştü” dedi.
Hristiyan dini kalıntıları olan rölikler, bir aziz ya da İsa Mesih ile bir ilişkisi olan fiziksel nesnelerdir. Bir insan vücudunun parçaları, azizin sahip olduğu bir parça – bir gömlek ya da bir kitap – ya da azizin dokunmuş olduğu parçalar olabilirler. Katolik geleneğinde, kalıntılar Tanrı’nın şifa verdiği ve mucizeler yarattığı araçlar olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak, kalıntılar genellikle kiliselerde tutulur ve bu kutsal nesnelerin etrafında bunlara dokunan, öpen veya dua eden dindarlar tarafından hayranlık sergilenir.
Aziz Nikolas’ın dördüncü yüzyılda bugünkü modern çağın bir parçası olan Myra (Demre’de), Küçük Asya’da yaşamış olduğuna inanılıyor. Piskopos hakkındaki efsaneler, onu fakirlere özgürce veren cömert bir ruh olduğunu söylüyor.
Aziz Nikolas Myra’ya gömüldü, ancak 1087’de kalıntıları görünüşe göre çalınmış ve İtalya’da Bari’ye kaçırılmıştı. Onun kalıntıları hala Bari’deki San Nikolas Bazilikası’nda bir kriptada bulunuyor.
Protestan Reformasyonu’dan sonra azize olan bağlılık Hollanda’da Hollandaca olarak Sinterklaas bilinen yerini korudu. Onun efsanesi sonunda kötü çocukları cezalandıran ve iyi çocukları hediyelerle ödüllendiren bir sihirbazın Kuzey Avrupa halk hikayeleri olarak dolaştı. Efsane, 17. yüzyılda Atlas Okyanusunu Hollanda sömürgeleriyle geçti. Sinterklaas sonunda Amerikalı İngilizce konuşmacılar tarafından Noel Baba olarak kabul edildi ve Noel’de çocuklara hediye getiren nazik, cömert adam olarak anıldı.
Aziz Nikolas’ın kalıntılarının çoğu Bari’de kalırken, azizle ilişkili parçalar dünyadaki diğer bölgelere dağılmış durumdadır. Diğer kısımları Venedik, İtalya’daki Chiesa di San Nicolo al Lido’da bulunmakdatır.
Aziz Nikolas kalıntılarının çoğu hala Bari’deki San Nikolas Bazilikası’nda bir crypt’e gömüldür.
Oxford araştırmacılarının analiz ettiği kemik Fransa’daki Lyon’dan geldi ve şimdi Şikago bölgesinde Hıristiyan kalıntıları toplayan bir Katolik papazı olan Din Rahibi Dennis O’Neill’e aitti.
Oxford araştırmacılarının O’Neill’in koleksiyonuna olan ilgisi, pelvik kemik parçasının sol kası (kemiğin alt kısmı) olduğu ve Bari’deki kalıntıların sadece sol iliyum (bkz. kemiğin üst kısmından)colmasıyla tamamlanan her iki parçanın aynı kişiye ait olabileceğini düşücesidir.
Higham, ekibinin Chicago kemiğinin iskelete ve DNA’ya bağlanıp bağlanmadığını görmek için Bari’de bulunan kalıntıları araştırmaya çalıştığını söyledi. Gelecekte, ölenlerin cinsiyetini, ölüm anındaki yaşını ve kişinin yaşadığı coğrafi bölgeyi anlamaya yönelik paleoenomik ve izotop analizini kullanmayı umuyorlar.
“Biz sadece bu kemikle, St. Nikolas olduğunu bilimsel yöntemlerle kesin kanıtlayamayız fakat azizin diğer kemikleriyle ilgili çalışmalarımıza devam ederek bu kemiğiyle genetik olarak bağlantı kurup yapamayacağımızı görmek istiyoruz” açıklamasında bulundu.(huffingtonpost)
