19 Nisan 2024 Cuma

Papa: “Mantık çerçevesine sığmayan korkular, karşı tarafı anlayamamayı ve ayrımcılığı körükler. Tüm inananların dayanışması ise dini özgürlüğün taşıyıcı sütunu gibidir”

Papa Francis’in dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaptığı konuşmanın tam metnini sunuyoruz.

 

papa erdoganSayın Cumhurbaşkanı,

Sayın Başbakan,

Resmi ve Sivil Yetkililer,

Bayanlar ve Baylar,

Doğal güzellikler, tarih, antik medeniyetlerin izleri ile dolu; iki kıta ve farklı kültürel ifadeler arasında köprü vazifesi gören ülkenizi ziyaret etmekten dolayı çok mutluyum. Bu topraklar, Aziz Pavlus’un doğduğu yer olması ve çeşitli Hristiyan toplulukları kurması; ilk yedi Kilise Konsili’ne ev sahipliği yapması ve şu anda mevcut olan Efes yakınlarındaki kilise geleneğinin “Meryem Ana Evi” olarak kabul ettiği İsa’nın annesinin birkaç yıl yaşadığına inanılan bu yere, dünyanın her yerinden inançlı insanlar hac görevlerini ifa etmek üzere ziyarette bulunuyor. Bu ziyarete sadece Hristiyan kardeşlerimiz değil, Müslüman kardeşlerimiz de katılıyor.

Bütün bunların yanında, Türkiye’nin önemi ve takdir edilmesinin sebepleri, sadece geçmişinde ve sahip olduğu antik anıtlarda aranmamalı. Şu anda mevcut olan canlılığı, çalışkanlığı, halkının cömertliği ve bütün milletler içindeki rolünde aranmalıdır. Sizinle birlikte bu dostluk, karşılıklı değer verme ve saygı diyaloğu fırsatını değerlendirmek, benim içi bir neşe kaynağıdır; aynen, seleflerim Kutlu Papa 6. Pavlus Hazretleri, Aziz Papa 2. Jean Paul Hazretleri ve Papa 16. Benedikt Hazretlerinin yaptığı gibi. Bu diyalog, döneminde Papalık Temsilciliği yapan Monsenyör Angelo Guiseppe Roncalli ve İkinci Vatikan Konsili tarafından hazırlanmış ve ilerletilmiştir.

Bizi birleştiren bir çok unsuru derinlemesine öğrenmemiz ve bu unsurların değerini ortaya çıkarabilmek için bir diyaloğa ihtiyacımız vardır. Aynı zamanda bu diyalog, hikmetli bir ruh ve sakinlikle farklılıklara değer vermek ve onlardan ders çıkarmaya da yardımcı olmalıdır.

Somut bir barışı inşa etme çabasını sabırla ileri götürmek gerekir. Bu barış, insanlığın onuruna bağlı olan ödevler ve temel haklara saygı üzerine kurulmuş olmalıdır. Bu barışa giden yolda, ön yargıları ve gereksiz korkuları aşmak, saygıya, bir araya gelmeye ve tüm insanların fayda göreceği çabaları ilerletmeye gayret edilmelidir.

Bunu gerçekleştirmek için Müslüman, Yahudi ve Hristiyan vatandaşların –yasalara uygun olarak ve bu yasaların uygulandığı ölçülerde – aynı haklara sahip olmaları ve aynı ödevleri yerine getirmeleri gerekir. Bu vatandaşlar, böylece birbirlerini daha kolay bir şekilde kardeş ve yoldaş olarak kabul edecekler, anlaşamazlığa yer kalmayacaktır; işbirliği ve anlayış artacaktır. Herkese garanti edilmiş olan din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü dostluğu yeşertecek ve bu büyük bir sulh kaynağı olacaktır.

Ortadoğu, Avrupa ve tüm dünya bu yeşermeyi bekliyor. Özellikle Ortadoğu çok uzun yıllardır, kardeş katlinin yaşandığı savaşlara sahne oluyor. Bir savaş, sanki başka bir savaşı doğuruyor.  Savaşa ve şiddete verilebilecek yegane cevap, yeni bir savaş veya başka bir şiddet eylemine başvurmaymış gibi bu durum devam ediyor.

Ortadoğu barış noksanlığı nedeniyle daha ne kadar acı çekmek zorunda kalacak? Durumun sanki daha iyiye gidebilmesi mümkün değilmiş gibi, bu çatışmaların devam etmesine göz yummamalıyız. Tanrı’nın yardımıyla, barışı sağlamak için çabalama cesaretini her zaman her zaman içimizde hissedebiliriz ve hissetmeliyiz. Bu yaklaşım bizi sadakat, sabır ve kesinlik ile tüm müzakere yollarını kullanmaya ve barış ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerine varmaya götürür.

Sayın Cumhurbaşkanı, böylesi önemli ve acil amaca ulaşmak için, dinler arası ve kültürler arası diyalog büyük katkıda bulunabilir. Bununla birlikte, insanlık onurunu ciddi derecede aşağılayan ve amacı için dini, araç olarak kullanan her çeşit köktenci yönelim ve terörizm formu bertaraf edilmiş olur. Fanatizme ve köktenci eğilimlere karşı gelinmeli, mantık çerçevesine sığmayan korkular, karşı tarafı anlayamamayı ve ayrımcılığı körükler. Tüm inananların dayanışması ise, insan hayatına saygının, ibadet özgürlüğü ve dini ahlak kurallarına göre yaşama anlamına gelen dini özgürlüğün bir taşıyıcı sütunu gibidir. Bu çaba, herkes için gerekli olan onurlu bir yaşam ve doğal ortamın korunması içindir. Özellikle Ortadoğu’da bulunan halk ve devletler, –eğilimlerini değiştirmek– savaşa ve şiddete karşı çıkarak, diyaloğu, hukuku ve adaleti izleyerek bu barış sürecini olumlu bir sonuca götürecek şekilde ilerletmeye acilen ihtiyaç duymaktadır.

Nitekim bugüne kadar ne yazık ki çatışmalara tanık olduk. Özellikle Suriye ve Irak’ta, terör eylemleri halen aralıksız devam etmektedir. Tutuklular ve farklı etnik gruplara karşı en basit insani kurallar dahi çiğneniyor; azınlıklık gruplarına yönelik büyük zulümler hala gerçekleşiyor. Özellikle Hristiyanlara ve Ezidilere yönelik – sadece bunlarla da sınırlı kalmayarak– yüz binlerce insan evlerini ve vatanlarını, hayatlarını kurtarmak ve inançlarına bağlı kalabilmek için terk ettiler.

Türkiye, büyük bir cömertlik sergileyerek birçok göçmeni kabul etti ve sınırlarında vuku bulan bu dramatik durumdan doğrudan etkilendi. Uluslararası camianın, bu göçmenlere yardım etmesi ahlaki bir mecburiyettir. Gerekli olan insani yardımın yanında, bu trajediyi ortaya çıkaran sebeplere de kayıtsız kalınmamalıdır. Şunu da hatırlatmak isterim ki her zaman uluslararası hukuka saygılı olunarak, bu haksız saldırının durdurulması gerekir. Sorunun çözümü için sadece askeri cevap yeterli olmayacaktır.

Karşılıklı güvene dayalı, ortak ve güçlü bir çaba gereklidir. Bu çaba, kalıcı bir barışı mümkün kılacak ve kaynaklarımızı silahlara değil, insan onuruna layık gerçek savaşlara yönlendirecek: açlık ve hastalıkla savaş, sürdürülebilir kalkınma, yaratılmış olanın korunması, modern dünyamızda dahi eksik kalmayan ve farklı yüzlerle karşımıza çıkan fakirlik ve uç eğilimlerle mücadele gibi.

Türkiye, tarihi, bölgedeki coğrafi konumu ve önemi nedeniyle büyük bir sorumluluğa haizdir. Türkiye’nin yaptığı seçimler ve verdiği örnek özel bir değere sahiptir. Ayrıca, medeniyetlerin bir araya gelebilmesine katkı sağlayabilir, izlenebilir barış ve kalkınma yollarını çizebilir.

HER ŞEYE KADİR YÜCE ALLAH, Türkiye’yi kutsasın ve korusun; ve onu etkin, kabul görür bir barış inşacısı yapsın.

Episkopos Kayyal, İskenderun’da Kadının Hristiyanlıktaki Rolünü Anlattı

Paskalya Oruç Döneminde, Mersin ve Hatay bölgelerinde yapılacak Patrikhane Programları kapsamında, Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği...

Nepal’de Dört Hristiyan Yargılanıyor

Nepal'in doğusundaki Madhesh eyaletinde dört Hristiyan, halkı din değiştirmeye zorladığı iddiasıyla yargılanıyor. İnanlılar, 10 Mart'ta Kolhabi kasabasında Hristiyan...

Hong Kong Katolik Kilisesi Tedirgin

Çin Halk Cumhuriyeti'nde kabul edilen yeni güvenlik yasası nedeniyle Hong Kong'taki Katolikler arasında endişe hakim. Milli Güvenlik...

Irak’ta Çay Evi Umut Veriyor

IŞİD 2014 yılında Irak'ın Ninova Eyaleti'nde bulunan Karakuş'u işgal etmeden önce Najeeb adlı Hristiyan, çay evi işletiyordu....

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi