29 Mart 2024 Cuma

Patrik Sahak II Riyasetinde Aziz Nicola Anıldı

Covid-19 salgını nedeni ile alınan yeni önlemlerin ardından, Türkiye Ermenileri Patrikliği de bir dizi yeni önlemler alarak, yeni uygulamalara başladı. Hafta sonları sokağa çıkma kısıtlaması ve Kiliselerde toplu ibadete ara verilmesi sebebi ile bir süreliğine, Perşembe günleri Galata Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde gerçekleşen Kutsal Sunu ayinleri, Pazar günleri Patrikliğin Facebook sayfasından yayınlanacak, ardından Patrik Sahak II canlı yayın ile vaaz verecek. 40 ve sene devriyesi Hokehankist duaları da Perşembe günkü Kutsal Sunu ayininin ardından okunacak.

Peder Natan Arabyan eli ile gerçekleştirdiği 06 Aralık Pazar günü yanınlanan Kutsal Sunu ayininde kilisenin diyakos ve okuyucuları da Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. İlahileri, Edvin Galipoğlu, Hovsep Kuyumcuyan, Artür Bağdasaryan ve Sercan Gazeroğlu seslendirirken, Peder Şirvan Mürzyan da törende hazır bulundu. Ayin sonunda, hafta sonu kısıtlamaları dolayısı ile gerçekleşemeyecek olan, Topkapı Surp Nigoğayos Kilisesi isim günü ve Levon Vartuhyan okulu sevgi sofrası nedeni ile, Kilise ve Okul için emeği geçmiş tüm Din adamları ve hayırseverler için Hokehankist (Ayin-i Ruhani) duaları okundu.

Ayin yayını ardından, Patrik Sahak II canlı yayınla Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi. Günün okunan İncil parçaları (Luka 14:12-24) üzerinden yola çıkarak verdiği vaazlardan Türkçe özeti şöyle;

‘Ruh mu bedeni havalandıracak; yoksa beden mi ruhu zincirleyecek bu dünyaya…Bugünkü İncil parçası, İsa Mesih’in ünlü bir benzetmesini içeriyor. Rab İsa Mesih yemeğe davet ediliyor. O, her zaman yaptığı gibi öteki dünyanın güzelliklerinden bahsediyordu. Konuklardan biri «Tanrı’nın Egemenliğinde yemek yiyecek olana ne mutlu!» dedi. İsa Mesih’ten olumlu bir yanıt bekliyordu. Ama O, imanlıların hayatındaki bir çelişkiden söz etti.İsa Mesih’in eleştirisi, bizim imanlılar olarak zannettiğimiz kadar Tanrı’ya yakın olmak istemediğimizin eleştirisidir. İmanlı kişi, belli bir noktadan sonra pek hevesli olmadığını fark eder. Çünkü içinde bir şeyleri kurmaya başlar. İstenilen şey cennettir ama önemli bir soru ortaya çıkar. Ne zaman? Tabii ki öldükten sonra, şimdi değil…Bu içimizdeki daha derin bir sorunu dile getiriyor. Biz Tanrı’ya evet diyoruz ama nereye kadar evet? Hepimiz ruhsallığımızda belli bir noktaya geliyoruz ama o en son noktada ve bizi bir adım ileriye götürecek noktada duruveriyoruz. Bu meselde, Tanrı’yı büyük bir şölen veren zengin adama benzetiyor. Herkese haber verilmiş ve herkes de olumlu cevap vermiş. Ama zamanı geldiğinde bahaneler yaratılıyor. Bu da ev sahibinin öfkelenmesine sebep oluyor. O zaman, davetliler dışındaki herkesi çağırtıyor. Bu, imanlılar için bir uyarıdır. Çünkü biz bazen sadece sözlerimiz ile imanlı olabileceğimizi zannediyoruz. Oysa biz sözlerimiz ile değil, Tanrı’nın istediği şeyleri yaparak imanlı olduğumuzu kanıtlayabiliriz. Eğer dudaklarımız ile onaylayıp ellerimiz ve ayaklarımız ile onaylamıyorsak, yüreğimiz başka şeylerin peşinde ise o zaman Göksel Baba’nın hazırladığı şöleni tadamayabiliriz. Tam tersine, imanı açısından kör, topal, sağır ve fakir olan kişiler Tanrı tarafından kabul edilecekler. Çünkü onlar bir şekilde Tanrı’ya söz vermemişlerdir. Bu günkü sorun, dinsizleri ve ateistleri ilgilendirmiyor.Buradaki mazeretler, Rab İsa Mesih tarafından özenle seçilmiş; bizim, Tanrı’ya gitmemizi engelleyen durumları gösteriyor.İnsan çok karmaşık bir yaratıktır. Bedenimiz, canımız ve ruhumuz vardır. Her birinin duyguları farklıdır. Beden, bizi bu dünyaya bağlar. Ruhumuz, Tanrı’nın nefesinden yapılmıştır ve yıldızları, gökyüzünü ister. Tanrı’yı duyduğunda göğe yükselmek isteyen ve kanatları olan bir ruha sahibiz. Ruh mu bedeni havalandıracak; yoksa beden mi ruhu zincirleyecek bu dünyaya… İmanlının son soluğuna kadar sürdürmesi gereken mücadele budur. Ruh, zayıf ve cılız kalıyor bedenin içinde.Tarla mazereti: Yaşam ve çalışma alanımızı temsil eder. Gerçekten, tüm zamanımızı alıyor kariyer için yapılan faaliyetlerimiz.Beş çift öküz mazereti: Ellerimizi ve ayaklarımızı temsil eder. Dünya ile buluştuğumuz noktaları vurguluyor. Hayatla bir mücadelemiz var. Hayata karşı ayakta durmak zorundayız. Evlilik mazereti: Evliliğin Tanrı’ya gitmekte ne kadar önemli bir engel olduğunu gösteriyor. Çünkü, hayatımızın merkezinde. O çekim merkezi bizi içine alıyor. Biz cinsel varlıklarız. Tanrı bizi cinsel olarak yarattı ve içimize güçlü çekimler koydu. Bu, soyun devamı için gerekli olan bir duygudur. Orman yangını gibi bir cinsellik yangınının içindeyiz. Hiç kimseyi esirgemiyor. O duygu, hayatımızı içine alıyor. Sorumluluklar artıyor. Evlilik sorunları bize tek gerçeklik olarak görünmeye başlıyor.Tüm bunların sonucunda, Tanrı, din, kitap ve kilise eski bir anı olarak kalır yüreğimizde. Biz zannediyoruz ki halen imanlıyız. Tanrı ile olmak bir bedel istiyor. Ne ile uğraşacağımızı seçmek zorundayız. İmanlı olan kişi Tanrı’yı seçmeli. Çünkü bunu dualarında sürekli söyler. Rabbin duasını söylediğimizde bile bunu söylüyoruz. Tanrı bu sözleri ciddiye alıyor. ‘Tanrım senin davetine evet diyorum. Seni sistemin içine alıyorum ve hayatımın merkezine koyuyorum’ diyoruz. Hayatımızı buna göre düzenlemeliyiz. Tanrı’nın bir daveti var. Bazıları buna inanmıyor. Bazıları da, bu güzel ama gençler için uygun değil diyor. En azından dürüst bu kişiler. Davete evet deyip icabet etmemek saygısızlıktır. Biz davete geleceğiz, Kutsal Ruh ile arkadaş olmayı kabul ediyoruz diyoruz. Rab İsa Mesih’in bu benzetmesi, bize diyor ki hoş geldiniz ama ciddi bir sorununuz var. Ciddiyet sorununuz var. Ne dediğinizi biliyor musunuz? Aldığınız konumu fark ediyor musunuz? Bazen bu davete icabet edeceğimizi yüksek sesle söylüyoruz ama ona uygun yaşamıyoruz. O zaman, O’nun adına küfür getiriyoruz. O’ndan yana olduğumuzu söyleyip, O’nun nefret ettiği şeyleri yapıyoruz. Bu günkü mesel bizi ciddiyete çağırıyor. İmanında, çağırında ve verdiğin sözde ne kadar ciddisin. Tanrı çok ciddi. Kutsal Kitap, iki antlaşmadan oluşmuştur. Tanrı, antlaşma olmadan hiçbir iş yapmıyor. Tüm vaatlerini yerine getirecek; antlaşmasının altında İsa Mesih’in kanı ile atılmış imzası var. İnandığımız zaman, O’nun ile antlaşma imzalamış oluyoruz. Dikkatli olalım! Gerçekte o ciddiyeti biz de gösterelim! Biz de okuyalım o antlaşmayı ve ona göre imzamızı atalım. Gelin Tanrı’ya yer açıp onun davetlerini kabul edelim. İş ve iman birbirini tamamlasın. Amin…”

Bin Yıllık Kilise Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Kayseri'deki Koramaz Vadisi’ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret...

DİSK-AR’a Göre Türkiye İşsizlikte Avrupa Şampiyonu

TÜİK verilerine Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 9,4 oldu TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı...

Krizma Kutsaması İskenderun Katedrali’nde Gerçekleştirildi

İskenderun Müjdeleme Katolik Katedrali'nde, her yıl gerçekleştirilen ‘Yağların Kutsanması’ Ayini, kutsal hafta içerisinde gerçekleştirildi. Rahiplerin yeminlerini tazelediği...

Vakıfköy’de Palmiye Pazarı Ayin ile Kutlandı

"Dzağgazart" (Palmiye Pazarı) Rab İsa Mesih'in Yeruşalim'e Giriş Yortusu, Vakıfköy'de de Surp Badarak ayini ile kutlandı.  24 Mart...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi