Ermeni Apostolik Kiliselerinde sunulan Kutsal Sunu Ayinleri (Surp Badarak) ile, Meryem Ana’nın Mabede Sunulması Yortusu 21 Kasım Pazar günü kutlandı.
Kumkapı Patriklik Merkez Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi’ndeki Kutsal Sunu Ayini’ne Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II riyaset etti. Törende aynı zamanda, bu yıl 155.si kutlanan geleneksel Kalfayan Okulu Sevgi Sofrası (Madağı) da gerçekleşti.
Kutsal Sunu Ayin’i Kilise’nin din görevlisi Üstrahip Yeğişe Uçkunyan sundu. Kilise diyakos ve okuyucuları ile Rahibe Kayane Dulkadiryan da Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. İlahileri, şefleri Hovsep Kuyumcuyan yönetimindeki Koğtan Korosu üyeleri seslendirdi.
Törene Peder Şirvan Mürzyan’ın yanı sıra Kalfayan Okulu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Diana Kamparosyan, Kalfayan Okulu Kurucu Temsilcisi Tamar Karasu, Okul Müdüresi Tamar Nergis, öğretmenler, bazı vakıf başkanları, yöneticiler ve inanlılar katıldılar.
Kutsal Sunu Ayin’inde, Kominyon (Kutsal Ekmek/Hağortutyun) dağıtımına geçmeden Patrik Hazretleri Ermenice ve Türkçe olarak günün vaazını verdi.
Türkçe vaazında günün İncil okuma parçalarından Pavlus’un Filipililere Mektubunun 4. Bölümü üzerine konuştu. Vaazdan bazı başlıklar şöyle;
Pavlus diyor ki; bütün kavrayışı, bütün insan anlayışını aşan Tanrı’nın esenliği, sizin yüreklerinizi korusun. Pavlus ve Kutsal İncil’imiz bize diyor ki; bizim normal anladığımız esenlikten, huzurdan daha yüksek bir şey var. O fırtınalar ortasındaki huzur ve esenliktir. O, her şey kötü gittiğinde, ters gittiğinde bile bizim yüreğimizde duran o sakin deniz feneridir. Bu huzuru elde etmek gerekir. Bu huzura sahip olmak gerekir. Böyle bir huzur bizi kuşatırsa o zaman biz esenlik içinde oluruz. Sorun şu ki, bizim anladığımız türden insani esenlik, çürük yerlerden geliyor. İsa dedi ki “akıllı adam evini kaya üstünde kuran adama benzer.”
İnsana bakan şaşar, Allah’a bakan yaşar. Onun için İsa diyor ki; siz evinizi kum üstüne kuruyorsunuz. Ve Pavlus diyor ki; Tanrı’nın sözlerini dinleyin ve onu yaşayın. Sürekli aklınızda Tanrı’nın sözleri olsun. Aklınızda iyi ve olumlu şeyler olsun ve Tanrı ile ilgili düşündüğünüzde de hep yüzünüzde bir gülümseme olsun. Tanrı’ya dua ederken sevinçle dua edin. Şükranla dua edin. O zaman fark edeceksiniz ki bir ruh gelecek ve sizi saracak ve siz hiç bir zaman olmadığınız kadar korunduğunuzu hissedeceksiniz. İçerden gelecek o ışık. İçerden doğacak o güneş ve sizi oradan ısıtacak. Onun için ilahiler, dualar öğrenin. Onun için şükretmeyi öğrenin. Güzel olan ne varsa onu düşünün, kötü haberler dışarda kalsın.
Gelen bütün haberleri Pavlus’un dediği gibi karşılayın “Beni kuvvetlendirenle her şeyi yapabilirim. Bende olan dünyada olandan daha büyük ve daha güçlüdür.” İşte bu içimize aldığımız iman bizi esenlikte tutar. Benim bildiğim daha başka bir esenlik yok. İsa dedi “Ben geldim esenliğiniz olsun diye. Ben geldim sizde hayat olsun diye. Size esenliğimi veriyorum. Bu dünyanın verdiği esenlik gibi değil, kendi esenliğimi veriyorum.”
Biz bu esenliği yaşamış bir kardeşimizi bir kaç gün önce toprağa verdik. Başrahip Tatul Anuşyan’ı. İki yıl amansız bir hastalığın pençesinde kıvrandı. Acılar içindeydi ama ona rağmen hiç bir insan onun dudaklarından bir şikayet sözü işitmedi. Tam tersine, sorulduğunda diyordu ki Allah’a şükür, iyiyim ben. Tam böyle 2 yıl geçirdi. İki yıl üretmeye devam etti. Görevlerini aksatmadı, ilgilendi başkalarıyla. Bu esenlik işte Pavlus’un sözünü ettiği yukardan gelen bir esenlik. Her şeyin iyi olduğu değil, her şeyin kötüleştiği zamanda işimize yarayacak olan esenliktir.
Yeni bir ahlak anlayışı doğuyor. Bencilliğin tavan yaptığı yeni bir dünya, yeni bir eğitim, yeni bir eğlence sistemi doğuyor ve bizi giderek yalnızlaştıran bir sistemin içine çekiliyoruz. Şeytan bizi yalnız ister. Öyle ki makinelerin içine gömülen, geçmişle bağını kaybeden nesiller bulacağız karşımızda. İşte bunun için okullarımıza büyük görev düşüyor. Çünkü eski eskimiş demek değildir. Güneş eskidir ama eskimemiştir. 2000 yıllık kilisemizde 2000 yıllık Badarak yapıyoruz, eskidir ama eskimemiştir. Bunun gibi bizim değerlerimiz, eski dünyanın değerleri, Hristiyanlığımızın değerleri, eskidir ama eskimemiştir. Kayadır onlar. Onların öğretilmesi lazım bizim genç kuşaklarımıza. Onun için okullara, müdürlere, öğretmenlere büyük görev düşüyor. Dünya değişik alanlardan, özellikle İnternet’le yeni ve tuhaf, bizim anlamadığımız değerleri pompalıyor. Biz de denenmiş kendini ispatlamış, iyiliğe adanmış değerleri çocuklarımıza aktaracağız. Kendi halklarıyla tanışacaklar. Bu kiliseyi tanıtacağız onlara. Bu kilisedeki Tanrı’yı öğrenecekler. Bilecekler ki başka bir dünya var. Bir yarış var doğru, ruhların üstüne bir yarış, önce kim ulaşacak ve kim o ruhları ele geçirecek. İyi ile kötünün savaşı hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Ve kötü hiç bu kadar güçlenmemişti. Çünkü artık kötünün kendini iyi gibi gösterebilme yeteneği var. Artık apaçık değil kötüler. Kötüler allanıyor, pullanıyor, makyaj yapıyor. Kötü iyi gibi, iyi kötü gibi gösteriliyor. Ve bu kavram karmaşasının içinde biz çocuklarımıza, bütün insanlarım aradığı o yürek huzurunu, o esenliği nerede bulacaklarını, alternatifini sunmalıyız biz. Bazı modern aileler şöyle diyorlardı; ben çocuğuma dini öğretmeyeceğim 18 yaşına geldiğinde kendisi seçsin dinini. Sen dinini öğretmiyorsun ama, çocuğuna dinsizliği öğreten bir dünya da var oluyor. Tam tersine sen dinini de öğret, o zaten dinsizliği öğrenecek, en azından bir alternatifi olsun.
Alternatifi olmalı insanların. İnsanlara alternatifler sunulmalı. Onun için çocuklarınıza o alternatifi sunun. Çocuklarınızı tanıştırın Tanrı ile, çünkü giderek elinizden kaydığını görüyorsunuz çocuklarınızın. Sizin değerlerinizi paylaşmıyorlar. Ama siz de sizin değerleriniz nerden kaynaklanıyor, niçin o değerlere sahipsiniz bilmiyorsunuz. Onun kökeni Hristiyanlıktır.
Ve Batı büyüklüğünü Hristiyanlığa borçludur. Hristiyanlığın değerlerine borçludur. Batı’daki hangi kuruma bakarsanız, altında Hristiyanlık, İncil’in öğretileri yer alır. Haa uzaklaşıyor mu Batı Hristiyanlıktan? Şimdi yeni şeyler mi ekiyor içine? Onları biçecek! Onları biçiyor! Esenlik ve huzur istiyorsun. Korkmamak istiyorsun, o zaman içine bütün bunlardan daha büyük daha güçlü bir şeyi alman lazım. Tanrı’yı alman lazım. Onun için güzel bir sözü hatırlatmak isterim size. Tanrı’ya dönüp ne kadar büyük sorunlarınız olduğunu söylemeyin. Sorunlarınıza dönün ve ne kadar büyük Tanrınız olduğunu söyleyin onlara. Tanrı büyüktür. Her şeye sahiptir. Olumsuzluklar da bizim ders almamız içindir. Hayat bir köprüdür, olumlu yada olumsuz biz zaten onu tamamlarız. Önemli olan insanlık derslerimiz almaktır. Öyle ki sevgili kardeşler esenlik ve huzur sizlerle beraber olsun. Esenliğin ardınca gidin, esenlik çocukları olun, esenliği yüksek tutun, kavgaları azaltın, kavga ortamlarından uzak durun, yapabiliyorsanız kavga ortamlarında barıştırıcı bir rol üstlenin. Barış evladı olun, çünkü içerde olduğu gibi dışarda da barışa, esenliğe çok çok ihtiyacımız var. Tanrı sizlerle olsun. Yüreklerinizi esenlik içinde korusun. Amen.
Vaazların ardından Rab’bin duası ve Kominyon dağıtımına geçildi. Ayin sonunda Kalfayan Yetimhanesi’nin kurucusu Rahibe Hripsime Kalfayan, Merhum okul yöneticileri, müdürleri ve tüm Rab’de uyuyanlar için Ayin-i Ruhani (Hokehankisd) duaları okundu.
Tören hep birlikte söylenen Rab’bin duası ve Patrik Hazretleri’nin kutsaması ile son buldu.
Sonrasında günün anısına, Kalfayan Okulu yöneticileri, Patrik Kadasetli Sahak II., Üstrahip Yeğişe Uçkunyan ve Rahibe Kayane Dulkadiryan ile toplu fotoğraf çektirdiler.
Salgın dolayısı ile sevgi sofrası kurulmayan tören, Patrikliğin Facebook sayfasından canlı yayınlandı.
