27 Nisan 2024 Cumartesi

Plastik Kirliliğini Yeterince Ciddiye Almıyoruz

Plastik doğada yıllarca çözülemiyor.

Satın aldığımız gıdadan giyime kadar birçok ürün, plastik ambalajlar içerisinde korunuyor. Plastik ambalajın doğada çözülme süresi 1000 yıla kadar uzuyor. Bu da zamanla günümüzde olduğu gibi çözülemeyen çöp yığınlarının oluşmasına neden oluyor.

Tasarım: Olga Daşcinscaia

Günümüzde bu kadar büyük bir plastik çevre kirliliğinin oluşması ve okyanuslarda devasa çöp yığınlarına sahip olmamız, tamamen yanlış gelişen bir tüketim politikası ile ilişkili. Kısacası pratik bir hayatın bedelini doğa ile ödüyoruz.

Kaliforniya Santa Barbara Üniversitesi uzmanlarının tahminlere göre, yanlış tüketim kültürünün önümüzdeki yıllarda değişmemesi durumunda, sadece 30 yıl sonra dünyada yaşanabilir alan ve doğal kaynaklar tükenme noktasına gelecek. 

Devlet yönetimleri vergilendirme sistemi gibi farklı yöntemlere başvurarak çözüm önerisi sunmaya çalışsa da, öncelikle insanların plastiğin nasıl geri dönüştürülebilecekleri konusunda bilgilendirilmesi ve plastiğin alternatiflerine yönlendirilmesi üzerinde odaklanılması gerek. Kısacası insanlar, plastiğin çok daha az kullanıldığı yeni bir yaşam stiline alıştırılmalıdır. Bu da plastik algısının değişmesi demektir. 

Plastiğin İcadıyla Dünya Değişti!

Dünya, 20.yy’da sentetik bir devrim yaşadı. Bu devrimin ana fethi ise plastiğin icadı oldu. Öyle ki daha geçen yüzyılın başında her şeyin doğal malzemelerden elde edildiğini hayal edebilmek bile artık çok zor. 

İkinci Dünya Savaşı sırasında doğal malzemeler oldukça kısıtlı sayıda mevcuttu ve artan polimer üretimi bu eksikliği telafi etmek zorunda kaldı. Savaşın sona ermesinden sonra, plastik Tupperware eşyaları gibi yeni ürünler hızla tüketici pazarını fethetmeye başladı.

Susan Freinkel, “Plastic: A Toxic Love Story” adlı kitabını yazarken gün boyunca dokunduğu her plastik ve plastik olmayan nesneyi iki farklı sütün altında kaleme almış: anahtar, tuvalet koltuğu, diş fırçası, diş macunu tüpü, diğer malzemelerden ise: tuvalet kağıdı, ahşap zemin, toprak musluğu vs. Günün sonunda, Freinkel’in listesinde plastik eşyaların sayısı 196 iken diğer malzemelerden yapılmış eşyaların sayısı sadece 102 idi. 

Plastik malzemeler, hayatımızı kolaylaştırmak pratikleştirmek ve eğlenceli kılmak adına çeşitli şekillerde ve çeşitli yerlerde karşımıza çıkmaktadır. Fakat plastiği nasıl kullanmamız gerektiği bizlere öğretilmediğinden, zamanla oluşan yanlış tüketim kültürünün bir neticesi olarak, günümüzde büyük bir çevre kirliliği ile karşı karşıyayız. Tüm dünyayı kapsayan bu durum karşısında evrensel çözüme ihtiyacımız var. 

Tasarım: Olga Daşcinscaia

Plastiğe Neden ve Nasıl İhtiyaç Duymaya Başladık?

Plastiğin icadı insanoğlunun top oyunu sevgisi ile mistik bir bağlantı içerisindedir. M.Ö 2.yy’da Yunanlılar, domuzun safra kesesini hava ile doldurup top oyunu oynarlardı. Bu küçük top formu yumurtayı andırıyordu, fakat hem şekli hem esnekliği oyuna dayanıklı değildi. Dolayısıyla oyun oynamak için gerekli formu elde edebilmek adına yeni bir yol araştırılıyordu. Zamanla domuz safra kesesinin, kusursuz yuvarlak bir forma dönüşmesi ve aynı zamanda esnekliğini kaybetmemesi için çeşitli bitkisel takviyeleri denenmeye başlandı. 

Plastiğin Faydaları

Plastiğin sadece ekonomik avantajları değil, aynı zamanda hastane ekipmanları gibi eşyaların yapımında kullanılması açısından oldukça yararlı yanları da vardır. Bu duruma temel bir örnek; plastik parçalara sahip araçların daha hafif olması ile bağlantılı olarak daha az yakıt tüketmesidir. Polimer12 sayesinde ise ambalajlı gıda ürünlerinin çok daha uzun süre saklanabiliyor olmasıdır.

Plastiğin Zararları

Bazı plastik türleri geri dönüştürülemiyor, Bakalit de bunlara dahil.

Plastik atıkların ayrıştırılamaması ve doğaya karışması, çevre kirliliği oluşturmasının yanı sıra farklı türden birçok canlının ölümüne sebep olmaktadır. Aynı şekilde toprak tabakasının, okyanusların ve su kaynaklarının kirlenmesi de başlıca olumsuz etkilerindendir. 

Plastiğin kullanım süresi ile doğada çözülme süresi arasındaki eşitsiz denklem kontrolden çıkmak üzere olan bir plastik kirliliğini doğurdu. 

Bilim adamlarının giderek daha fazla konuştuğu çevresel sorunlara buldukları çözümler bile bu büyümeye müdahale edemiyor. Buradaki asıl sorun zamanla oluşan yanlış tüketim politikası. 

İnsanlık son 70 yıl içerisinde, gıda ambalajlarından mobilya tasarımına kadar 9 milyar tona aşkın plastik üretti. Bu durumda en çok eleştiri alan plastikler ise kısa kullanım süresine sahip olanlardır. Dünyada her saniye 20 bin yeni plastik şişe üretiliyor ve çoğu kullanımından kısa bir süre sonra çöp kutularına veya çevreye atılıyor. 

En fazla 10 dakika kullanacağımız tek kullanımlık plastik malzemenin geri dönüştürülememesi durumunda doğada çözülme süresi 400 ila 1000 yıl arasında değişmekte.

En büyük sorun, ambalaj malzemesi ve plastik torbalar gibi birçok plastik türünün çok kısa bir süre kullanılıp ayrıştırılmadan çöpe atılmasıdır. Üretilen tüm plastiklerin %70’inden fazlası dünya okyanusu da dahil olmak üzere çevreyi kirletiyor.

Plastik üretimi o kadar büyük ki, petrolün %8’i sadece plastiğin üretimi için kullanılmaktadır. %8 oranının yarısı hammadde üretimine, yarısı da hammaddenin işlenmesi için gereken enerjiye harcanıyor.

Çöplüklerden dolayı, zararlı kimyasallar yeraltı suyuna nüfuz etmektedir. Böylece zamanla okyanuslara kadar ulaşan plastik kimyasallar, balık ve birçok deniz canlısının ölüm nedeni olmaktadır. 

Kuzey Batı ve Hawai adalarında yuva yapan milyonlarca albatros kuşu, plastik ile dolu okyanuslarda yiyecek arayışına çıkıyor. Plastik atıklar denizin dibine hemen batmadığından uzun bir süre su üzerinde kalıyor ve zamanla yosun ile kaplanıyor. Kuşlar ise yosun kaplı plastikleri deniz canlısı sanarak tüketmeye başlıyor. Buna en iyi örnek olan Albatros kuşları bulabildiği tüm atıkları yiyecek zannederek yavruları besleyebilmek için tüketiyor. Plastik uzmanlarının sahil kıyılarında ölü halde buldukları 4 aylık albatros yavrusunun laboratuvar ortamında incelenmesi yapıldıktan sonra, midesinde onlarca plastik kapak ve birçok plastik mikroplastik parçacığı olduğu görüldü. Okyanus kıyılarında yaşayan yüzbinlerce orta boylu kuş yavrusu, mideleri plastik ile dolduğundan gerektiği besini alamıyor ve açlıktan hayatlarını kaybediyor.

National Geographic’te deniz kuşlarının plastik yemesi konusunda hazırlanmış Eylül 2015 tarihli bir makalede 1960’larda deniz kuşlarının %5’inden bile daha azının midesinde plastik parçaları bulunurken bu sayının 1980’lerde %80’lere sıçradığı belirtilmekte. Günümüzde ise bu oranın %90’a sıçradığı söylenmekte ve 2050 yılına bu oranın %100’e varacağı tahmin edilmekte.

Son araştırmalar Akdeniz’deki birçok balık türünün neslinin tükenmesini plastik kirliliği yüzünden olduğunu gösterdi. Greenpeace’in “Plastik Dolu Akdeniz” raporuna göre Akdeniz’den alınan derin deniz örneklerinin yüzde 92,8’inde plastik saptandı. Ayrıca Akdeniz havzasında 4 metrekareye bir plastik atık düşüyor.

Büyük plastik parçaları mikro plastiklere bölünerek deniz canlılarının besin zincirine karışıyor. Hatta deniz mahsulleri aracılığıyla tabaklarımıza kadar giriyor.

Tek Kullanımlık Plastiklere Neler Giriyor?

Greenpeace Akdeniz Projeler Sorumlusu Deniz Bayram şöyle konuştu: “Plastik kirliliği ile mücadele için acilen harekete geçmeliyiz, çünkü iki dakika kullanıp attığımız tek kullanımlık plastikler doğada yüzlerce yıl kaybolmuyor. Denizlerimiz daha fazla plastiği kaldıracak durumda değil. Avrupa Birliği, pipet, plastik çatal bıçak gibi ürünlerin aralarında olduğu bu gereksiz plastiklerin üretimini yasakladı.”

AB Konseyi, denizler ve kıyılarda en çok bulunan tek kullanımlık plastik atıkların, plastik kulak pamukları, çatal-bıçak setleri, tabaklar, pipetler, içecek karıştırıcılar, balon çubukları, poşetler ve gıda ambalajları olduğunu tespit etti. 

Günümüz üreticileri ucuz malzemeden oldukça kullanışlı ve kaliteli ürünlerin elde edilmesinden kolay kolay vazgeçmeyecektir. Dolayısıyla bu konuya bir çözüm getirilecekse, öncelikle toplumdaki tek kullanımlık plastik algısının değiştirilmesi üzerine çalışılmalıdır. İnsanlar plastiğin alternatifleri olan bez torba ve matara gibi ürünlere yönlendirilmelidir. (Olga Daşcinscaia)

24 Nisan Anma Töreni, Kutsal Sunu Ayini ile Gerçekleştirildi

24 Nisan anma Surp Badarak'ı (Kutsal Sunu Ayini) Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nde sunuldu. Türkiye Ermenileri Patriği...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Nisan Vesilesiyle Yayınladığı Mesaj

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Ermenileri Patrikliği ve Ermeni toplumuna gönderdiği 24 Nisan taziye mesajı, bugün İstanbul Kuzguncuk Surp...

Türkiye Ermenileri Patrik Sahak II’nin 24 Nisan Anması Mesajı

Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II, 24 Nisan anması için bir mesaj yayınladı. Bugün 24 Nisan. Bu...

Hindistan’da Şifa için Dua Edilmesi Yasaklandı

Hindistan'ın Assam eyaletinde hastaların şifa bulması için dua edilmesi yasaklandı. Karar, Hristiyanlar tarafından endişeyle karşılandı. 2024 tarihli yasa...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi