24 Nisan 2024 Çarşamba

Protestan Kiliseler Derneği, 2021 Hak İhlalleri İzleme Raporu’nu Yayımladı

Türkiye Protestan Kiliseler Derneği tarafından hazırlanan “Hak İhlalleri İzleme Raporu”, Türkiye Protestan Kiliseler Derneği’nin resmi sayfasında paylaşıldı.

Raporun amacı; “Türkiye’de inanç özgürlüğünün gelişmesine katkı sağlaması, Protestan toplumunun 2021 yılında din ve inanç özgürlüğü açısından yaşamış olduğu deneyimleri, sorunları ve olumlu gelişmeleri ortaya koyması amacıyla bu rapor hazırlanmıştır” olarak belirtildi.

2021 yılındaki Türkiye’deki Protestan Kiliseler’in durumu raporda şu şekilde özetlendi:

• Protestan Hristiyanlara yönelik kişi veya kurumlara sadece inançlarından ötürü nefret duyarak fiziksel saldırıyı içeren nefret suçu tarafımıza bildirilmemiştir.

• Protestan Hristiyanlara yönelik, kişi veya kurumlara sadece inançlarından ötürü nefret duyarak bu nefretini sözlü veya yazılı olarak belirten, kamuoyunda nefretin oluşması için kışkırtan nefret söylemlerinde 2021 yılında önceki yıla göre artış olmuştur.

• 2021 yılında da Covid-19 salgını tüm toplumu etkilediği gibi Protestan toplumunu da derinden etkilemiştir.

• 2021 yılında da Hristiyan ibadetine mahsus ibadet yeri kurma ve ibadet için kullanılan mekânların kullanımını sürdürme ve var olan ibadethaneleri kullanma talepleri ile ilgili sorunlar devam etmektedir.

• 2021 yılında da kiliselerin vakıf kurarak tüzel kişilik kazanma eğilimi güçlenmeye devam etmiştir.

• 2021 yılında da Hristiyan din görevlisi yetiştirme hakkının korunması yönünde herhangi bir ilerleme olmamıştır. Çok sayıda yabancı uyruklu kilise önderi sınır dışı edilmiş, ülkeye girişe izni verilmemiş ve / veya oturum izinlerini yenileyememiştir.

Nefret Suçları, Söylemleri, Sözlü ve Fiziksel Saldırılar

2021 yılı içerisinde Protestan toplumuna yönelik fiziksel saldırının rapor edilmediği ancak, 2021 yılında önceki yıla göre nefret söylemlerinde artış meydana geldiği açıklandı.

Raporun diğer yıllara göre dikkat çeken kısımlarından biri, “Protestan toplumu üyelerine ve Hristiyan olmamakla birlikte Hristiyan kurumlarında çalışan kişilere muhbirlik/ajanlık teklifleri”nin devam etmesi ve 2021 yılında benzer durumda 8 vakanın bildirildiği belirtildi.

Raporda,“Protestan Topluluğunun bulunduğu birçok şehirde kendisini istihbarat görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından, yerli ve mülteci Hristiyanlara, Hristiyan olan kişiler, kiliseler, kilise faaliyetleri ve Hristiyan kurumlar hakkında bilgi almak amacıyla tehdit, vaat, menfaat ve para teklif etme yöntemleri kullanarak ajanlık/haber elemanı olma teklifleri yapıldığı rapor edilmiştir. Bu bilgi kendilerine muhbirlik/ajanlık teklifi sunulan kişilerden gelmiştir. Ajanlaştırma çalışmaları yerine açık iletişim kanalları açılmalıdır” diye belirtildi.

İbadet Yerleriyle İlgili Sorunlar

“İbadet yeri kurma ve yaşatma hakkı din ve inanç özgürlüğünün önemli bir parçasıdır.”

Protestan toplumunun yaşadığı ibadet yerleri sorununun büyümeye ve 2021 yılında da ciddi bir sorun olarak devam ettiği belirtildi.

“Protestan toplumunun çok büyük bir kısmı ibadet yeri sorununu dernekler ve vakıflar kurarak veya var olan derneklerin veya vakıfların temsilciliğini alarak “klasik” kilise binası yapısında olmayan, bağımsız bina, dükkân, depo vb. yerler kiralayarak/satın alarak aşmaya çalışmaktadır. Çok küçük bir kısmı kendi müstakil binalarını inşa edebilmiştir. Ancak bu durumda bu mekânların da büyük kısmı ibadet yeri statüsünden yoksundur. Kamuya kilise olarak tanıtılmaları durumunda ise, yasal olmadıkları ve kapatılması konusunda uyarı almaktadırlar.

Özellikle Hristiyanların yakın geçmişte neredeyse hiç yaşamadığı ve/veya Hristiyan ibadethanesi bulunmayan küçük yerleşimlerde Protestan toplumu üyeleri görünür oldukça ciddi bir toplum baskısı ile karşı karşıya kalmaktalar. Kamu kurumlarının bu baskıyı daha da ağırlaştırmak yerine küçük Hristiyan toplulukları koruyucu ve kolaylaştırıcı rol üstlenmeleri insan haklarına ve devletin temel görevlerine daha uygun düşecektir” şeklinde açıklandı.

Raporun sonunda yer alan tavsiyeler kısmında ibadet yerleriyle ilgili şu tavsiye verildi: “Hristiyanların da mescit benzeri küçük ibadet yerleri (şapel) kurabilmelerinin önü açılmalıdır. Belediyeler, Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer resmi kuruluşlar, ellerinde bulunan ve amacı dışında kullanılan kilise binalarını en azından Pazar günleri ve/veya dini bayramlarda kilise cemaatlerinin kullanımına açmalıdır. Yeni ibadet yerleri kurulması için arsa tahsisi vb. konularda kolaylaştırıcı tutum alınmalıdır.”

Dini Yayma Hakkı

“2021 yılında bu hak ile ilgili bir ihlal bildirilmemiştir”

Eğitimde Karşılaşılan Problemler ve Zorunlu Din Dersi

“2021 yılında eğitim hakkının kısıtlanmasına ilişkin bir ihlal bildirilmemiştir” diye belirten Protestan Kiliseler Derneği, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Hristiyan ailelerin ve çocukların maruz kaldıkları ve maruz kalma riskleri bulunan sosyal baskıyı ve damgalanmayı göz önünde bulundurarak, şikâyet edilmesini beklemeden, okullarda ve sınıflarda gayrimüslim öğrencilerin haklarını gözetmesi ve okulları muafiyet konusunda düzenli olarak bilgilendirmesi beklenmektedir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunluluğu kaldırılmalı, kişi inancını açıklama zorunluluğundan kurtulmalıdır. Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunluluğu kaldırılmıyorsa bile muafiyet hakkı için kişinin beyanı esas alınmalıdır, bir arada yaşamaya ve inançlara saygıya dayalı kültürün gelişmesi konusunda temenninin ötesinde adımlar atılmalı ve uygulama denetlenmelidir” şeklinde tavsiyede bulundu.

Din Görevlisi Yetiştirememe ve Yabancı Uyruklu Protestanların Sorunu

Türkiye’deki mevcut yasaların, Hristiyan din görevlisi yetiştirilmesine veya herhangi bir şekilde dini topluluk üyelerinin eğitilmesi amacıyla dinsel eğitim verecek okullar açılmasına olanak verilmediği vurgulanarak, “ruhani liderliğini yerel insanların üstlenmesine rağmen yabancı uyruklu din görevlilerine olan ihtiyaç hala devam etmektedir” dendi.

Yabancı uyruklu din görevlilerine ve topluluk üyelerine yönelik sınır dışı etme, Türkiye’ye girişe izin verilmeme ve oturum izni veya vize vermeme vakaları yaşanmaya azalmakla birlikte 2021 yılında da devam etti. Dernek konuyla ilgili, “bu kişilerin Hristiyan olmaları dışında başka neden olmaksızın bu muameleye maruz kalmasını büyük bir hak ihlali ve ayrımcılık olarak görmektedir” şeklinde belirtildi.

Tüzel Kişilik / Örgütlenme Hakkı

“Tüzel kişilik sorunu Türkiye’deki özellikle azınlık grupların olmakla birlikte tüm dini grupların sorunudur. Dini toplulukların tüzel kişilik kazanma sorunu tam olarak çözüme kavuşturulamamıştır. Mevcut yasal yol, toplulukların ‘dini topluluk’ olarak yasal bir kimliği olmasına fırsat vermemektedir. Buna ek olarak, mevcut ‘dernekleşme’ yolu, pek çok küçük kilise için karmaşık ve uygulanması zor görünmektedir. Yine vakıfların kuruluş maliyetlerinin yüksek olması ve uzun hukuki prosedür küçük toplulukların tüzel kişilik kazanmasını zorlaştırmaktadır. Kilise derneklerinin yaşadığı sorunlar göz önüne alınarak, özellikle dini amaçla toplanma ve dini yayma, ibadet konusunda haklarının güvence altına alınması gerekmektedir.”

İnancı Açıklama Zorunluluğu

2021 yılında bu konuda bir hak ihlali tarafımıza bildirilmediği belirtildi ve “İnsan hakları eğitimi çerçevesinde, ilgili kamu görevlilerine din ve vicdan özgürlüğü hakkının içeriği konusunda eğitim verilmelidir” şeklinde tavsiyede bulunuldu.

Covid-19 Salgını ve Kiliselere Etkileri ve Ayrımcılık

2021 yılında etkisi azalmakla birlikte kiliselere olumsuz etkisi devam ettiği Covid-19 salgınında, en çok etkilenen kesim, Pazar gününün ibadet günü olması nedeni ile Hristiyan bireyler oldu.

Rapor, “2021 yılında da kısıtlama kararları alınırken Hristiyan vatandaşlar göz ardı edilmiştir. Hiçbir genelge ve yönerge de kiliselerin toplantılarda uyması gereken kurallar belirtilmemiş, konu ile ilgili bilgi edinme talepleri cevaplanmamış veya genel bir açıklama ile geçiştirilmiştir. Bu durum kiliselerde karışıklık yaratmıştır. Bu durumda derneğimiz, kendi tavsiyelerimizi oluşturarak kiliseler ile paylaşmaya ve süreci doğru yönetmeye çalışmıştır. Salgın sürecinde uygulanan kısıtlamalarda Hristiyan vatandaşlarında durumları göz önüne alınmalıdır” diye vurgulandı.

Medya

Protestan toplumu için önemli sorunlardan biri de toplumda sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla oluşan nefret söylemlerindeki artış oldu.

“Sosyal medyada faaliyet gösteren Hristiyan nefretinden beslenen, Hristiyanları ve onların internet siteleri ve sosyal medya hesaplarını kendilerine hedef seçen sosyal medya gruplarının faaliyetleri, salgının da etkisiyle internette ve sosyal medyada daha çok zaman geçirilmesinden kaynaklı olarak gerek kiliselerin resmi hesaplarına, gerek kilise önder ve üyelerine gerekse de genel olarak Hristiyanlık, Hristiyan değerleri ve Hristiyanların kutsallarına yönelik nefret söylemi, hakaret ve küfre varan söylemlerde artış dikkat çekici boyuta gelmiştir.”

“İfade ve basın özgürlüğüne saygı çerçevesinde, medyada yer alan hoşgörüsüzlüğe, nefret söylemine, kışkırtmaya ve ayrımcılığa neden olabilecek yazılı ve görsel yayınlar hakkında, hızlı ve etkin bir şekilde denetim mekanizması kurulması gerekmektedir. Adli makamların şikâyet beklemeden nefret suçları ve söylemleri ile ilgili resmen harekete geçmeleri sağlanmalıdır. Bu sadece Protestan Hristiyanların değil, bütün dezavantajlı grupların hayati derecede önemli olan ihtiyacıdır.”

Diyalog

Raporda, “2021 yılında da Hükümet tarafından ve/veya resmi kurumlar tarafından düzenlenen dini grupların davet edildiği toplantılara Protestan toplumu/kilise temsilcileri davet edilmemiştir.

2021 yılında da bazı belediyeler ve ilgili yerel kurumlar ile yakın iletişim söz konusu olmuştur. Protestan toplumu başta Hükümet, TBMM ve belediyeler olmak üzere tüm kamu kurumları ile ilişkilerin gelişmesine önem vermeye devam etmektedir” dendi.

“Hükümet veya kamu kuruluşlarının Protestan toplumunu ilgilendiren konulardaki çalışmalarında toplumumuzla diyalog halinde olması, yapılan toplantılara resmi olarak Protestan kurum temsilcilerinin davet edilmesi, önyargıların aşılmasına ve sorunların çözülmesine katkı sunacaktır. Yaşanılan tecrübeler göstermiştir ki, iletişim kanalları açık olduğunda birçok sorun hızlıca çözüme kavuşturulmuştur” şeklinde de diyaloğun önemi vurgulandı.

Türkiye Protestan Kiliseler Derneği Temsilciler Kurulu tarafından yayınlanan raporun tamamına derneğin resmi sitesinden ulaşılabilir.

 

 

İskenderun Aziz Corç Rum Ortodoks Kilisesi’nde Paskalya Kermesi

Paskalya Bayramı hazırlıkları sürerken, İskenderun Aziz Corç Rum Ortodoks Kilisesi’nde de geçtiğimiz hafta sonu “Paskalya Kermesi” düzenledi. Pazar Ayini...

Episkopos Kayyal, Pazar Vaazında: “Liderlik ve Şöhret Kilisede Değer Görmez”

Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği 10. Yuhanna’nın bereketi ile İskenderun’da bulunan Lübnan Dağı Peygamber İlyas Patrikhanesi...

Episkopos Kayyal, İskenderun’da Çocukları da Unutmadı

Paskalya Oruç Döneminde, Mersin ve Hatay bölgelerinde gerçekleştirilen Patrikhane Programları kapsamında, Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği...

Episkopos Kayyal, İskenderunlu Gençlerle Kahvaltıda Buluştu

Paskalya Oruç Döneminde, Mersin ve Hatay bölgelerinde yapılacak Patrikhane Programları kapsamında, Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi