20 Nisan 2024 Cumartesi

Türk Kültüründe Hristiyan Yaşamı!

Gençliğimde  en nefret ettiğim şey bana nasihat eden yaşlılardı. Nasihatları hiç sevmezdim. Kendim yaşayıp öğrenmedikten sonra o bilginin bana faydası yok diye düşünürdüm. Andre Gide’in dediği gibi “deneyimlenmemiş” bilgiyi kabul etmezdim. Oysa insan yaşlandıkça anlıyor gençlikte nasıl zaman kaybettiğini. Nasihatlar bir deneyimin sonucudur. Aynı deneyi bin kere yapıp aynı sonucu almaktansa o bilgiyi kabul etmek zaman kazancıdır bence. Yaşamın nasıl olduğunu ve bu dünyada ne gibi bilgiler olduğunu merak ediyorsanız ve bunları kabul edip hayatlarınıza alacaksanız size tek nasihat adresi veriyorum: Süleyman’ın Özdeyişleri. Süleyman kadar bilgi kaynağı olmuş, dünyayı çözmüş, herşeyi deneyimlemiş bir başka insan yoktur bence. Eğer gençken onu okumuş ve uygulamış olsaydım emin olun çok başka yerlerde olurdum. Süleyman’ın tüm dediklerini yaptığınızda zaten ahlaki ve insansal olarak gerçek bir İsevi de oluyorsunuz. Geriye İsa Mesih’i Rab’biniz ve kurtarıcınız olarak kabul edip yüceltmeniz kalıyor. Bu iş gerçi bu memlekette kolay olmuyor. Çünkü Türkiye’nin hala çözemediğim bir özelliği var. Türkiye’de ünlü düşünür Cem Yılmaz’ın dediği gibi eğitim eksik. Bu eğitim eksikliği sonucunda da bazı kavram karmaşaları yaşanıyor. Hala Müslümanlık Hristiyanlık Yahudilik Budistlik nedir bilinmiyor. Tüm bu dinlerin içinde de en bilinmedik ya da en yanlış bilinen inanç Hristiyanlık’tır. Bir genç ailesine gidipte ben Budist oldum dediği zaman fazla yadırganmıyor ya da ben Satanist oldum dediği zaman “aman kedileri kesme yavrum” gibi hafif bir tutumla karşılaşıyor. Ama Hristiyan olduğunu açıklayan biri için durum değişik. Hemen ülkenin sonunu getirecek aklı çelinmiş bölücü aşağılık biri olarak görülüyor. Kimse “bi dakika yahu? Neden bunu seçtin. Neydi seni buna iten, dur bakiim neye kaptırmışsın kendini ” gibi sorular sormuyor aksine yargılıyor hatta yargısız infaz ediyor. İnançla geleneğin birbirine karıştığı, Rab bilgisi konusunda sonsuz cahil bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye de herkes Türklerin % 99’unun Müslüman olduğunu sanıyor. Ben de iddia ediyorum ki bu % 99’un % 89’u inandığı inancı bilmiyor. Kitabını okumamış. Okusa da Arapça okumuş anlamamış. Buna rağmen dört elle sarılmışlar, onur gurur meselesi yapmışlar. Böylesine bilgisiz bir toplumda yaşıyoruz. Ve bu ülkede Hristiyan olarak yaşıyoruz. Bizi kafadan düşman olarak görüyorlar. Oysa bizim anayasamızda bir güvence var bununla ilgili:

MADDE  24.Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
MADDE  66Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Yani ben, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olarak bir Türk’üm ve vicdan ve inanç hürriyetimi kullanarak da Hristiyanım. Ben bir Türk Hristiyanım. Yasal olarak buna kimsenin itirazı yok. Ama gündelik yaşamda maalesef böyle bakılmıyor. Bir futbol takımı fanatikliği ve cahilliğiyle tüm Türk Hristiyanlara yükleniliyor bu ülkede. Eee? Ne yapacağız? Nasıl yaşayacağız burada? Kaçıp gitsek mi acaba?

Hemen burada 37. mezmuru okumak istiyorum: 37:8-9

Kızmaktan kaçın, bırak öfkeyi, Üzülme, yalnız kötülüğe sürükler bu seni.
Çünkü kötülerin kökü kazınacak, Ama RAB`be umut bağlayanlar ülkeyi miras alacak.

Bizler Rab’be umut bağlayanlar olarak mirasımız açık ve net değil mi? Peki bu süre içinde nasıl yaşayacağız.Bize düşman gözüyle bakan vatandaşlarımız arasında nasıl yaşam süreceğiz? Kendimizi onlara karşı nasıl savunacağız. İnancımızı nasıl anlatacağız.

Çok okuyacağız. Çünkü bizim insanlarımız okumuş insanlara ayrı bir gözle bakarlar. Okuma oranının çok düşük olduğu bu ülkede çok okuyanlar “büyük adam” olarak nitelendirilirler. Ve o çok okuyanların dediğine inanılır, yap dediği yapılır yapma dediği yapılmaz. Bir zamanlar kilisenin karanlık dönem dediğimiz zamanlarında Kutsal Kitap sadece kendi dilinde okunurmuş. Çeviri yasaklanmış kilise tarafından.Herkes orijinal dili bilmediğinden okumuş olan papazların sözlerine inanılırmış.Onlar ne derse onlara inanılırmış.Bu sayede cennette yer satmadan tutunda,para karşılığı günahları bağışlamaya kadar papazlar istedikleri gibi at koşturmuşlar. Kimse yazıları bilmediğinden hesap soran da olmuyormuş? Bu size yakın bir zamanı hatırlatıyor mu? Martin Luther çıkıp da ” Bi dakka yahu.Bu çeviriliyormuş,ayrıca bambaşka şeyler yazıyormuş içinde” diyene kadar bu kara dönem cahillik sürmüş. Çeviri yapılıp herkes özgürce okuduktan sonra da Tüm Avrupa da bir yenilik bir bereket çağı yaşanmaya başlanmış. Evet okuyun. Okuyun ve benimseyin. Önce kendi inancınızdan başlayın. Bu konuda okumadık yazı kitap bırakmayın. Aklınıza yatmayan yerleri bulun. Kafanızda çözümleyene kadar araştırın. Önce kendi inancımızı daha sonra yadsıyanları ve karşıcıları okuyun.Onlar sizin bile düşünmediğiniz sorular üreteceklerdir.aklınıza gelmeyen ya da hiç çalışmadığınız yerlerden soracaklardır. Onlara yanıt bulmak çok eğlenceli olacaktır emin olun.

Ve son olarak da yaşadığınız ülkenin tüm kurallarına uyun. Unutmayın Tanrı’dan olmayan hiç bir yönetim yoktur. Türkiye için geçerli bir kural gibi gelmiyor ama Rab bin düşüncesini bilemeyiz.

Romalılar 13:1 Herkes baştaki yönetime bağlı olsun.Çünkü Tanrı dan olmayan yönetim yoktur.Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur.Bu nedenle yönetime karşı direnen Tanrı buyruğuna karşı gelmiş olur.

Yönetimlerin bir yanlışı olursa bunun karşılığını Rab verecektir. Buna inanın. Ve Rab’bin öfkesi felakettir. Biz üzerimize düşeni yapalım ve yönetimler hükümetler ve devletimiz için her zaman dua edelim.

Episkopos Kayyal, İskenderun’da Kadının Hristiyanlıktaki Rolünü Anlattı

Paskalya Oruç Döneminde, Mersin ve Hatay bölgelerinde yapılacak Patrikhane Programları kapsamında, Antakya ve Tüm Doğu Kiliseleri Patriği...

Nepal’de Dört Hristiyan Yargılanıyor

Nepal'in doğusundaki Madhesh eyaletinde dört Hristiyan, halkı din değiştirmeye zorladığı iddiasıyla yargılanıyor. İnanlılar, 10 Mart'ta Kolhabi kasabasında Hristiyan...

Hong Kong Katolik Kilisesi Tedirgin

Çin Halk Cumhuriyeti'nde kabul edilen yeni güvenlik yasası nedeniyle Hong Kong'taki Katolikler arasında endişe hakim. Milli Güvenlik...

Irak’ta Çay Evi Umut Veriyor

IŞİD 2014 yılında Irak'ın Ninova Eyaleti'nde bulunan Karakuş'u işgal etmeden önce Najeeb adlı Hristiyan, çay evi işletiyordu....

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi