Birleşik Krallık inanç liderleri, Kutsal Kitap’a göre Kutsal Topraklar olarak kabul edilen bölgedeki (İsrail-Gazze) çatışmaların ortasında Britanya’nın inanç toplulukları birlik sağlanması için ortak bir çağrıda bulundu.
Canterbury Başepiskoposu’nun da aralarında bulunduğu, Leicester’da imam ve Britanya Müslüman Konseyi eski Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh İbrahim Mogra ve İngiltere Kıdemli Hahamı ve Yeni Kuzey Londra Sinagogu Hahamı Jonathan Wittenberg her türlü ırkçılığı ve nefret suçunu reddeden bir açıklama yaptılar.
Başepiskopos Welby antisemitizmi bir “kanser” olarak nitelendirerek, orada yaşanan olayları kınadı ve kamuoyu önünde sergilenen birlikteliğin “dostluk ve dayanışmanın önemli bir işareti” olduğunu söyledi. İsrail-Gazze gelişmelerden “derin endişe” duyduklarını ve “halihazırda pek çok insana büyük acılar yaşatan bu savaşın ortasında kalan herkes için sürekli dua ettiğini” söyleyerek, “ortak kaygılar nedeniyle ve Yahudi halkına ya da başka herhangi bir topluma yönelik her türlü şiddete karşı birlikte durmak için bir araya geldik” diye belirtti.
İngiltere Muhafazakar Yahudilerin Kıdemli Hahamı ve Yeni Kuzey Londra Sinagogu Hahamı Rabbi Wittenberg, savaşın patlak vermesinden bu yana antisemitizm olaylarının “beş kat” arttığını söyledi. “Çok acı verici bir dönemden” geçildiğini belirten Haham, Birleşik Krallık’taki farklı inanç topluluklarının destek ve dayanışmasını memnuniyetle karşıladığını ifade etti:
“Savaşın nihai olarak sona ermesi için yaptığınız duaları paylaşıyorum. Benim dualarım da bu dehşetin ortasında kalan tüm masum insanlarla, acı çeken ve yas tutan herkesle ve sevdiklerinin güvenliğini ve refahını arzulayan herkesle. Hepimiz yaşamdan yanayız. Herkesin refahı için derin bir endişe duyuyor ve herkes için daha iyi bir gelecek için dua ediyoruz.”
Şeyh İbrahim son olaylardan “derin acı” duyduğunu ve Birleşik Krallık’taki Yahudi toplumunun nefret suçlarının hedefi olmasının “acınası ve yanlış” olduğunu söyledi.
İngiltere’deki Müslüman ve Yahudilerin pek çok ortak noktalarının ve aralarında kişisel bağlarının olduğunu vurgulayarak, “Mutlu günlerimizi birlikte kutladık, zor ve çetin zamanlarda dayanışma içinde olduk” sözlerine ekledi.
Başepiskopos, “derin bir krizin yaşandığı bu dönemde dahi, toplumlarımızda nefret ve önyargı tohumlarının yeniden ekilmesine izin veremeyiz” diyerek, ilişkilerin sürdürülmesinin önemine ilişkin açıklamalarını yineledi. “Özellikle de bu dönemde, antisemitizm kanserinin ulusumuzda yayılmasına izin veremeyiz. Her türlü ayrımcılığa karşı birlik içinde kalmamız ve Yahudi komşularımızın ve tüm cemaatlerimizin ülkemizin önemli bir parçası olduklarını bilmeleri için dua ediyorum” diyerek sözlerini bitirdi. (Kaynak: Christian Today)
