5 Mayıs 2024 Pazar

Türkiye’nin Son Ermeni Köyü Vakıflıköy’de Meryem Ana Yortusu Kutlandı

Ermeni Apostolik Kiliselerinde, 15 Ağustos Pazar günü, Meryem Ana Yortusu büyük bir coşku ile kutlandı. Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II, Ermeni Kilisesi’nin beş büyük bayramından biri olan Verapokhum Surp Asdvadzadzni (Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi) Yortusu’nu, gelenek olduğu üzere, Türkiye’nin son Ermeni köyü olan Hatay Samandağ’daki, Vakıflıköy’e giderek, Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi’nde, Kilise’nin isim gününü de kutladı. 


Vakıflıköy’e 13 Ağustos Cuma akşamı gelen Patrik Kadasetli Sahak II, köy girişinde geleneklere uygun olarak davul zurna eşliğinde, yöresel danslarla karşılandı. Karşılama töreninde Vakıflıköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi Vakfı başkanı Cem Çapar, muhtar Berç Kartun, Bedros Kahyaoğlu, ve kalabalık halk topluluğu hazır bulunurken, Patrik Sahak II’ye, Anadolu Kiliseleri din görevlisi Peder Avedis Tabaşyan, Kıdemli Peder Dırtat Uzunyan, Peder Şirvan Mürzyan ve Peder Şahen Uhanyan eşlik ettiler. Kilise girişinde önce bereketin simgesi olan tuz ve ekmeği kutsayan Patrik Kadasetli Sahak II, “Hıraşapar” duaları ile Kilise’ye girdi.

Kilisedeki kısa törenin ardından, Peder Avedis Tabaşyan “hoşgeldiniz” konuşmasını yaptı. Patrik cevaben; köyde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti, köyün ve halkının varlığının önemini belirtti ve Pedere görevinde başarılar diledi. Daha sonra Kiliseden çıkan patrik hazretleri köy halkıyla ve yortu sebebi ile, yurt içi ve yurt dışından gelmiş misafirlerle sohbet etti.

Patrik Sahak II. ve beraberindeki heyet, 14 Ağustos Cumartesi günü, civardaki eski Ermeni köylerini gezdiler. Kendilerine köyün ileri gelenlerinden Misak Hergel eşlik etti. Önce Yoğunluk Köyü’ndeki eski Kilise’ye gidildi. Burada köyün ve kilisenin tarihi hakkında Misak Hergel’den bilgiler alındı. Ardından tüm Rab’de uyuyanlar için toplu dua edildi. Sonrasında Batıayaz Köyü’ndeki yarım kalmış Kilise’ye gidildi. Burada da bilgiler alan Patrik Kadasetli Sahak II ve beraberindekiler toplu dua ettiler. 


Cumartesi akşam üstü geleneksel olarak “tuz kutsanması” duaları gerçekleşti. Kilisedeki törene Patrik riyaset etti. Törende ilahileri Kıdemli Peder Dırtat Uzunyan, Peder Şirvan Mürzyan, Peder Şahen Uhanyan, Peder Avedis Tabaşyan, kıdemli okuyucu Misak Hergel, okuyucu Yusuf Tabaş seslendirdiler. Kilisedeki törenin ardından bahçeye çıkıldı ve burada tuz kutsama töreni gerçekleşti.

Cumartesi akşam ise Kilise bahçesine hazırlanan Herisa (keşkek) kazanları Patrik Sahak II eli ile dualar eşliğinde yakıldı. Bu 7 kazan, tarihteki Musadağ’ı Ermeni köylerini simgeliyor. 

Vakıflıköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nde 15 Ağustos Pazar günü, Peder Avedis Tabaşyan eli ile gerçekleşen Surp Badarak’a Türkiye Ermenileri Patriği Sahak II riyaset etti. Peder Şahen Uhanyan, Kıdemli Okuyucular Aren Kuş, Misak Hergel ve okuyucu Yusuf Tabaş, Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. İlahileri Kıdemli Peder Dırtat Uzunyan yönetiminde Peder Şirvan Mürzyan, Peder Şahen Uhanyan ve okuyucular seslendirdi. Latin Katolik Peder Gregorio Bruno Simonelli, İskenderun ve Vakıflıköy Ermeni Apostolik Kiliseleri Vakıf başkan ve yöneticileri, yurt içi ve yurt dışından gelen inanlılar ve köy halkının katıldığı ayin sonunda Patrik Kadasetli Sahak II Ermenice ve Türkçe vaaz verdi. Vaazlarında bu yortunun anlamını ve önemini dile getiren Patrik’in Türkçe vaazından bazı başlıklar şöyle:

Bu bayram hayatın bayramı. Bu bayramda biz hayatı kutluyoruz. Hayat unuttuğumuz bir şey. Oysa efendimiz İsa Mesih dedi ki: “bir insan bütün dünyayı kazansa, kendi canını kaybetse ne kazanmış olur.” Ne kazanmış olur? Bütün yapıp etmelerimiz, üretimimiz, düşüncelerimiz, duygularımız o hayatın üstünde duruyor. O hayat olmazsa bir hiçiz. O hayat sayesinde biz ayakta duruyoruz. Biliyor musunuz bu hayatın sırrını kimse daha çözemedi. Çünkü hayat dediğimiz şey Tanrı’dır. Tanrı’nın öteki ismidir hayat… Kutsal Kitap’ta en büyük günah “gurur” olarak kendini gösterir. Gururun da ilk belirtisi nankörlüktür. Tanrı’nın gözünde nankörlükten daha büyük günah yoktur. Çünkü nankör olduğumuzda ne Tanrı’yı ne başka insanları, ne bizim üstümüze verilmiş olan emekleri tanırız. Ne anne babamıza, ne öğretmenlerimize, milletimize hiç bir şükran duygumuz yoktur. Nankör insanlar olarak yaşarız. Ve bu Tanrı’nın nefret ettiği en büyük günahlardan biridir. Bunu karşıtı ise, minnettarlıktır, şükürdür, hamd etmektir. Sana verilmiş olan şeylerin değerini bilmek ve onları geri vermektir, halkına, insanlığa, Tanrı’ya… Tanrı’nın en büyük mucizesi toprakta gerçekleşir. Toprağı canlandırması Tanrı’nın. Bana sorsanız dünyanın en büyük mucizesi hangisidir ben size derim: fotosentez… 
Hayatın anahtarı bu fotosentez. Bir mucize. Görmüyor musunuz o mucizeyi? Açan çiçekte, baharda o mucizeyi görmüyorsanız eğer hiç bir şey görmezsiniz. Sadece gözünüz gördüğünü görürsünüz, arkasında duranı görmezsiniz… Biz de hayatın değerini hastalanınca anlıyoruz. Bir sevdiğimiz ölünce anlıyoruz. O zaman anlıyoruz ki biz bir şey vermemişiz bu hayata. Bu hayat bize bir armağan olarak sunulmuş, her gün sunuluyor ve bizim nefesimizin içinde. İşte bu bayramda biz hayatı kutluyoruz. Tanrı’nın var olmak için bir bedene ihtiyacı yok bizim gibi. Meleklerin de var olmak için bir bedene ihyacı yok bizim gibi. Biz ise karışık varlıklarız. Bizim hem ruhumuz var bu dünyaya ait olmayan. Hem de bu dünyaya ait olan bir bedenimiz var… Onun için bizim bir şekilde hayatı iyi kullanmamız lazım. Hayat gibi ölümü de dost edinmek lazım. Tanrı’ya iman ediyorsak, O’nun sözlerini yaşamışsak, sevgiye yer vermişsek hayatımızda, ölüm de dostumuz olmuştur. Özellikle efendimiz İsa Mesih’in dirilişinden sonra ölüm de artık düşmanımız değildir. Yol açandır bize. Sonsuz hayata yol açandır… Ne diyoruz biz bu bayramda, diyoruz ki; ”hayatın kaynağı Sensin. Biz bize verdiğini Sana sunuyoruz. Sen yarattın. Sen yoktan var ettin. Senin büyük aklın ve dehan bu doğayı yarattı. Ve bize bu yeme iştahını, vücudumuza bu sağlığı Sen koydun.” Ve bütün hayat Rab’bine muhtaç. Bunun fark edilmesi lazım ve hayatımızda bu şüküre yer açılmalı. Bu dünyada en büyük eksiklerden bir tanesi şükür eksikliği. İşte bu bayramda biz diyoruz ki; hayatım kaynağı sensin. Hem bu dünya hayatında, hem de öldükten sonra varlığımızı senin yanında cennetinde sürdüreceksek Meryem Ana gibi, Sana bağlıyız biz.”

Peder Avedis’i hizmetlerinden dolayı kutladı ve tebrik etti. Vaazın ardından okuyucu Yusuf Tabaş, Patrik Kadasetli Sahak II eli ile takdis edilerek Kıdemli okuyucu rütbesini aldı ve kendisine “urar” verildi. Kilisedeki törenin ardından dışarı çıkıldı, burada önce üzüm ardından herisa (keşkek) dualar eşliğinde Patrik tarafından kutsandı. Tören, gelecek yıl da bu törenlerin sağlıkla kutlanmasını dileyen Patrik Kadasetli Sahak II’nin son kutsaması ile son buldu. 

Pazar akşam üstü ise Patrik, kilise salonunda köy halkı ile buluşup bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Köyün sorunları hakkında bilgiler aldı. Sıkıntılarını dinledi. Dileklerini ve Patriklik makamından isteklerini sordu. Köyün geleceği ile ilgili fikir ve görüşlerini sundu. 

Sam Allberry İstanbul’da

Tanrı'nın Tasarısında Cinsellik Semineri İstanbul'da bulunan Pera Diriliş Kilisesi, önümüzdeki hafta sonu Dünya'nın gündeminden hiçbir zaman düşmeyen "Cinsellik"...

Episkopos Arsenios Dahdal Önderliğinde “Kutsal Perşembe” Ayini

Bu hafta sonu Paskalya Bayramı’nı kutlamaya hazırlanan Ortodoks Kiliseleri, “Elem Haftası” ayinlerini de sürdürüyor. Bu kapsamda İskenderun Aziz Corç...

İskenderun Aziz Corç Rum Ortodoks Kilisesi’nde “Kutsal Yağ” Ayini

Geçtiğimiz hafta sonu kutlanan Dallar Bayramı’nın ardından Kutsal Hafta’ya başlayan Ortodokslar, Çarşamba günü Kutsal Yağ Ayini’ni gerçekleştirdi....

İskenderun’da “Kutsal Elem Haftası ve Paskalya Ayini” Programı

İskenderun’da Ortodoks Kilisesinin “Kutsal Elem Haftası ve Paskalya Ayini” Programı belli oldu. Cumartesi gecesi kutlanacak olan Paskalya Bayramı için...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi