Peter Byrom’un hikâyesinde ünlü ateist Richard Dawkins, genç adamı Tanrı Sözü’ne yönlendirdi. İngiltere’de Hristiyan bir ailede doğan Byrom, üniversite döneminde Tanrı’ya olan inancını kaybetti.
Hristiyanlığın bulunduğumuz çağa uyum sağlamadığı yalanına aldanan Byrom, kendisi gibi Hristiyan yetiştirilen ancak Tanrı’dan uzaklaşmış olan oda arkadaşının teşviğiyle Tanrı’ya olan ilgisini hızla kaybetti. Byrom, arkadaşının Dawkins hayranı olduğunu ve kendisine ‘Tanrı Yanılgısı’ adlı kitabı okumaya teşvik ettiğini söyledi.
Byrom kitabı okudu, ancak Dawkins’in ve diğer ateistlerin benimsediği saldırgan yaklaşım ilgisini çekti. Byrom, 2006’da gazeteci Gary Wolf tarafından 21. yüzyıl ateistlerini tanımlamak için kullanılan bir terim olan ‘Yeni Ateizmin Dört Atlısı’ndan’ Daniel Dennett, Christopher Hitchens, Richard Dawkins ve Sam Harris’in içeriklerine yöneldi. Bu derin dalış, Byrom’a umduğu sonucu getirmedi. Dawkins, Byrom’u Hristiyanlıktan giderek uzaklaştırmak yerine Tanrı Sözü’nü duymasına hizmet etti.
Byrom, İsa Mesih’i kabul etmesinin YouTube’daki videolar aracılığıyla gerçekleştiğini söyledi. Byrom, öncelikle Dawkins’in Hristiyanlık hakkında fazla bilgi sahibi olmayan inanlılar ile yaptığı videoları izledi. Bir süre boyunca bu videolar kendisini tatmin etti. Ancak kısa zaman içinde Hristiyan savunucuların videolarına rastladı. Byrom, özellikle William Lane Craig’den etkilendi. Dawkins ve diğerleri tarafından ateizmi savunmak için kullanılan argümanların güçlü olmadığını fark eden Byrom’u şaşırtan asıl şey, Hristiyanlığın doğru olma ihtimaliydi.
Byrom, ‘‘Bir ilgi alanı olarak araştırmaya başladım. Gerçekte Dawkins ve diğer ateistleri destekliyordum. Tanrı’nın varlığı fikrini çekici bulmadım ve doğru olmamasını tercih ediyordum. Ancak sonuç olarak Rab’be bağlandım’’ dedi.
Konu üzerinde yoğunlaşan Byrom, Dawkins’in ev sahipliği yaptığı bir etkinliğe katıldı ve Dawkins’e Craig ile neden tartışmadığını sordu. Dawkins, Craig’in profesyonel bir tartışmacı olduğunu ve onunla tartışacak zamanının olmadığını iddia etti.
Byrom için asıl kırılma noktası ise ateistlerin Hristiyanlığa karşı itirazlarının yeterince güçlü olmadığını fark etmesi oldu. Byrom, ‘‘İtirazım yoktu, çünkü argümanlar yeterince güçlüydü. İman etmeme nedenim artık kişisel ve duygusal nedenlerdi’’ dedi.
Byrom, Craig ve eşi Jan ile tanışma fırsatı buldu. Byrom, ‘‘Jan, bana çok net bir şekilde şunu söyledi: ‘‘Artık ateist olmadığını söyleyerek bu noktaya gelmen çok güzel. Hristiyanlıkla ilgili araştırmalarla gerçekten ilgilisin, ancak önemli olan İsa Mesih’tir. O’na her şeyi vermeye hazır değilsen, Hristiyan olamazsın.’’ Evet, her şeyi Rab’be teslim etmemiz gerekiyor. Bu konuşma, kararımın ne olması gerektiğini anlamamı sağladı’’ dedi. (cbn)