İsa Mesih hakkında paylaşımda bulunan hamile bir kadın, radikal grupların saldırısına uğradı.
Doğu Uganda’nın Bugiri Bölgesi’ndeki Luwooko köyünde yaşayan 23 yaşındaki Lydia Nabirye, radikal gruplar tarafından hedef alındı.
Nabirye, Mart ayı başlarında inancını Hristiyan olmayan bir kadınla paylaştığını söyledi. İsa Mesih’i kabul eden genç kadın, ailesi tarafından tehdit edildiği için Nabirye’nin evine sığındı. Nabirye, ‘‘Annesi, kızının benimle birlikte olduğunu biliyor. Çünkü dört yılı aşkın süredir yakın arkadaşız. Ailesi, kızlarıyla olan arkadaşlığımızı biliyor’’ dedi.
Nabirye’nin babası Paul Kaikiya, ölen oğlu için yas tutan aileyi ziyaret etmesi için kızını Bukolwa köyüne gönderdi. Dönüş yolunda Nabirye, yaslı annenin evinden yaklaşık 10 km uzakta militanlar tarafından saldırıya uğradı. Nabirye, Morning Star News’e, ‘‘Beni tuttular ve vurmaya başladılar. İsa Mesih hakkında paylaşımda bulunduğum için beni öldürmek amacıyla dışarı çıktıklarını söyleyerek, sopalarla vurdular’’ açıklamasında bulundu.
Başka bir kaynaktan alınan bilgiye göre, pusuya düşürülen Nabiye ciddi şekilde şiddete maruz kaldı ve öldürülmeye çalışıldı. Nabiye’nin çığlıkları üzerine komşular polisi çağırdı. Güvenlik güçleri geldiğinde saldırganlar kaçmıştı.
Yerel kaynak Morning Star News’e, ‘‘14 Nisan’da Nabire’yi gördüğümde başından, sağ gözünden ve sol elinden aldığı darbeler nedeniyle çok acı çekiyordu. Nabirye’nin babası oldukça tedirgin. Luwooko köyündeki radikal gruplar Kaikiya’ya zarar vermek için yemin etti. Bu zor zamanda ailenin ve Hristiyanların güvenliği için dua edin’’ açıklamasında bulundu.
Yerel kaynaklar, Pallisa Bölgesi’ndeki Odwarata köyünde yaşayan 27 yaşındaki hamile kadının da, Hristiyanlığı kabul etmesinin ardından aile bireyleri tarafından şiddete uğradığını bildirdi.
Sylvia Shamimu Nabafa isimli genç kadın, Ocak ayında İsa Mesih’e iman ettikten sonra beş hafta boyunca kilise ibadetlerine ailesinden gizli olarak katıldı, ancak altıncı hafta kilise çıkışında Nabafa’yı gören komşusu, durumu babasına anlattı. O akşam babası beş aylık hamile olan kadına Hristiyan olup olmadığını sordu. Nabafa, ‘‘Cevap vermedim, ama babam vurmaya başladı. Sonra eline aldığı bir cisimle sağ bacağıma vurdu. Bacağım kanamaya başladı. Sonrasında ise kendimi Palissa Sağlık Merkezi’nde buldum’’ dedi.
22 Şubat’ta hastaneden taburcu edilen Nabafa, kilisesindeki büyüklerden birinin evine sığındı. Güvenlik nedeniyle ismi açıklanmayan evini Nabafa’ya açan kilise üyesi, ‘‘Doktorlar, bebeğinin sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Yaşamını İsa Mesih’e adadıktan sonra yaşadığı zulümler nedeniyle desteğe ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı var. Bazen onu ağlarken buluyorum. Yiyecek, kıyafet ve ilaç ihtiyacı var’’ dedi.
Nabafa’nın Mesih’te başlayan yolculuğu, bölgedeki bir pastörün radyodan verdiği vaazı duymasıyla başladı. Nabafa, ‘‘Pastörün İsa’yı Yol, Gerçek ve Yaşam olarak vaaz etmesi yüreğime dokundu. O gece rüyamda kilise ibadetine katıldığımı gördüm. Pastör günahtan kurtulmanın tek yolunun İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmekten geçtiğini söylüyordu. Rüyadan sonra yerinde duramayacak kadar heyecanlıydım’’ dedi.
Nabafa, güvenlik nedeniyle kimliği saklanan pastörü aramaya başladı. 11 Ocak’ta pastörle kilisede tanıştı. Nabafa, ‘‘Pastörle tanışmak benim için oldukça zordu. Kilise güvenliğinin sorgusu ve araştırmasının ardından kiliseye girmeme izin verildi. Pastöre rüyamı anlatırken endişeliydim. Pastör benim için dua etti ve büyük bir rahatlama hissettim. Ardından İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul etmem için dua etti. Ağzımla günahlarımı itiraf ettikten sonra İsa Mesih’i kabul ettim. Eve döndüğümde yüreğim sevinç içindeydi’’ dedi.
Gerçekleşen iki saldırı, Uganda’daki Hristiyanların maruz kaldığı zulümlerin sonuncusu. Uganda anayasası, inanç özgürlüğü teminatında bulunmasına rağmen, Hristiyanlar radikal gruplar tarafından saldırıya maruz kalmaya devam ediyor. (CHL)
