Ermeni Kilise takvimine göre, 29 Mayıs Pazar günü, Rab İsa Mesih’in Göksel Yeruşalim’e Giriş Yortusu kutlandı. Bakırköy Dzınunt Surp Asdvadzadzni Kilisesi’ndeki Kutsal Sunu Ayini’ne (Surp Badarak) Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II riyaset etti ve vaaz verdi.
Kilisenin din görevlisi Peder Şahen Uhanyan eli ile sunulan Surp Badarak’ta, kilisenin diyakos, kıdemli okuyucu ve okuyucuları Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. Kilise vakfının yöneticileri ve inanlıların hazır bulunduğu ayinde İlahileri, kilisenin Karasun Mangants Korosu üyeleri, şefleri Sercan Gazer yönetiminde ve orgu eşliğinde seslendirdiler.
Kutsal Sunu Ayini’nin ardından Patrik Kadasetli Sahak II. Ermenice ve Türkçe vaaz verdi. Türkçe vaazının bazı bölümleri şöyle;
“Işık, Tanrı Sözü’nün vaazı ile gelir”
”İsa öğrencilerinin gözü önünde yükseldi ve dokuz kat göklerden geçerek Tanrı makamına, Tanrılığın sağına, kudretin makamına oturdu ve oradan Kutsal Ruhu gönderdi göğe alındıktan 10 gün sonra. Bu Kutsal Ruh vasıtasıyla içimize giriyor ve Mesih içimizde yaşıyor, hiç bir zaman olamadığı kadar bize yakın. Efendimiz İsa Mesih dirildikten sonra son vasiyeti olarak öğrencilerine dedi; Gidin bütün dünyaya, bütün milletlere anlattıklarımı anlatın, öğrettiklerimi öğretin, onları benim öğrencilerim yapın, iman edip vaftiz olan kurtulacaktır, ve onlar bütün dünyaya gittiler. Pentikoste’de Kutsal Ruh indiğinde değişik dillerde konuşmaya başladılar ve böylece aslında Tanrı Hristiyanlara diyordu ki; Tanrı bütün dillerde yüceltilmeli, Tanrı bütün dillerle anlatılmalı, insanların yüreğine girmeli o diller, anlamı öğrenmeli insanlar. Birisi arkamızdan bir laf ettiğinde bir yanımızı alıp götürüyor, bizim için bir dedikodu söylendiğinde yıkılıyoruz. Tanrı’nın gözleri olsa bizde, Tanrı’nın sözleri olsa bizde deriz ki, sinek vızıltısı, insanın sözü değil Tanrı’nın sözü, Tanrı ne diyor benim için, Ey Baba Sen benim için ne diyorsun, çünkü insan sadece ekmekle yaşamaz ama Rab’bin ağzından çıkan her bir sözle yaşar. Ne diyorsun Sen? Vicdanında ne diyor Tanrı sana? Hazır mısın Tanrı’yı karşılamaya? Karanlıkta mı yürüyeceğiz biz? Işığı istemiyecek miyiz? Işık Tanrı’nın sözünün vaazı ile gelir. İnsanlara anladıkları dilde ulaşmakla gelir. Artık en az 6-7 din adamımız var, güzel bir Türkçeyle Allah’ın sözünü, ihtiyacı olan kilisemizin evlatlarına ulaştırıyorlar. Youtube’u, facebook’u, Sat-7 televizyonunu kullanıyoruz hepsi bizim halkımıza ulaşmak için. Bizim kimseye Türkçeyle misyon yapma gibi bir derdimiz yok, biz kendi halkımıza ulaşmak istiyoruz çünkü bu ülkedeki en büyük Hristiyan azınlığı biziz. 60-70 bin Ermeniyiz biz. Dolayısı ile bizim oralarda olmamız lazım ki oralarda bizi gören halkımız desin ki; Ha bizim kilisemizde de benim anladığım dilde Tanrı’nın sözleri vaaz ediliyor. Benim din adamlarım da Kutsal Kitabı biliyorlar. Kılıç sözdür, insanın, şeytanın Tanrı’nın sözü bunların hepsi kılıçtır. Hepimiz kılıçtan geçiriliyoruz, şeytanın kılıcından. Hepimizin aklıyla oynuyor, illüzyonlar veriyor, hepimizi kandırıyor, değişik şekilde tutmaya çalışıyor, mücadele edebileceğimiz tek şey başka bir kılıç, Tanrı’nın kılıcı, O’nun sözü, hayatı değiştiren bizi zırh gibi saran, çevremizdeki kötülüğe karşı bizi aydınlatacak, karanlığa karşı aydınlatacak ışık. Kiliseye gelmek genç için çocuk için bir devrimi gerektirir artık çünkü siz evlerinizde o eğitimi vermiyorsunuz, çocuklarınıza dinsel ruhu, kilisenin ruhunu aktarmıyorsunuz. Kilisesiz büyüyor sizin çocuklarınız ve gençleriniz, eğer onların hayatında bir dönüm olacaksa, tekrar kiliseye gelecekler, kutsal kitap okuyacaklarsa bu bir devrimdir, anlamadan bu devrimi nasıl gerçekleştireceğiz biz. Rab sizleri bereketlesin, kendi sözü ile donatsın, teselli etsin ve yüceltsin. Amen.”
Vaazların ardından, tüm Rab’de uyuyanlar için Ayin-i Ruhani (Hokehankisd) duaları okundu. Ayin Patrik Hazretleri’nin son kutsaması ve hep birlikte söylenen Rab’bin duası ile son buldu.
