Yeni bir araştırmaya göre, Hristiyanlık son yıllarda azalmasına rağmen, Avustralyalılar inanca tamamen kapalı değil. Tüm yaş grupları arasında yüreği en açık olan grubun genç yetişkinler olduğu görüldü.
NCLS Research tarafından yürütülen 2021 Avustralya Toplumu anketinin bulguları, ‘Günümüzde Avustralyalılar, İsa ve kilise hakkında gerçekten ne düşünüyor’ başlıklı bir web seminerinde sunuldu. Araştırmada, kiliseye gitme sıklığı, İsa ve Hristiyanlık hakkındaki inançlar, dini kurumlar hakkındaki görüşler ve Avustralyalıların kiliseye katılanlarla sosyal bağlantıları gibi konular incelendi.
2016’dan itibaren Avustralyalılar arasında ibadet hizmetine katılımda artış görüldü ve 2019’da yüzde 22’ye ulaştı. Kiliseye katılım, 2020’de salgın döneminde düşüş gösterdi. Araştırmaya göre, tüm yaş grupları arasında genç yetişkinler en yüksek kiliseye katılım oranına sahip. Buna göre, her 3 kişiden 1’i 2021’de aylık olarak bir ibadet hizmetine devam ettiğini bildirdi. 50 ila 64 yaş aralığındaki X kuşağı ise, yüzde 11 ile en düşük katılım oranına sahip.
Anket ayrıca İsa Mesih’in kutsallığı ve dirilişi gibi temel Hristiyanlık öğretileri hakkındaki görüşleri inceledi. Avustralyalıların yarısından fazlası Tanrı’ya veya daha yüce bir güce inandığını bildirirken (yüzde 55), yüzde 49’u İsa’nın gerçek bir insan olduğuna inanıyor. Her 10 kişiden ikisi İsa’nın tanrısallığını onayladı ve yüzde 44’ü İsa Mesih’in dirildiğine inandığını belirtti.
Dinin toplumdaki rolü konusunda, Avustralyalıların yüzde 44’ü dinin iyi bir etkiye sahip olduğuna inanırken, yüzde 19’u aynı görüşe sahip değil. Avustralyalıların kiliselerin en çok yapmasını istediği üç şey: Sakramentlerin uygulanması, iyi ahlakın teşvik edilmesi ve yoksullara yardım edilmesi. Katılımcıların sadece yüzde 15’i, kilisenin insanları Hristiyanlığa yönlendirmesini istediğini belirtti.
Anket, düzenli olarak kiliseye gidenlerle ilişkileri olan insanların kiliseye gitmeye daha açık olduğunu ve her 10 katılımcıdan 3’ünün arkadaşları veya aile üyeleri tarafından davet edildiğinde katılma olasılığının yüksek olduğunu gösterdi. Ancak Avustralyalıların yüzde 56’sı, düzenli olarak kiliseye giden yakın bir arkadaşları veya aile üyeleri olmadığını söyledi.
NCLS araştırma direktörü Dr Ruth Powell, sonuçların Avustralyalıların kilise ve inanç hakkındaki görüşlerinin medyanın yansıttığından çok daha olumlu bir resmini sunduğunu söyledi.
Din konusunda en olumsuz görüşe ise 50-64 yaş grubu sahip. Bu yaş grubu üyelerinin liderlik pozisyonlarında ve mesleklerinin zirvesinde olma olasılığının daha yüksek olduğunu belirten Dr. Powell, ‘‘50 ila 64 yaşındakiler, kiliseye en az katılan, Tanrı’ya en az inanan, en az dua eden ve Hristiyanlık hakkında en az olumlu düşünceye sahip olan grup. Farkında olmamız gereken bir şey mi bu? Şu anda mikrofon kimin elinde ve ne hakkında konuşuyor?’’ ifadelerinde bulundu.
Bir diğer önemli bulgu, ankete katılanların çoğunun daha önce kiliseye daha fazla katılmaya çalıştıklarını ancak daha sonra bu kararından vazgeçmiş olmalarını söylemesidir.
Olive Tree Media CEO’su Karl Faase, toplumun Hristiyanlık algısı ile gerçeklik arasında bir gerilim olduğunu ve Kilise’nin başarısızlığına ilişkin yaygın yanılgının ‘kilisenin içinde ve dışında bir gündemi olanlar’ tarafından yönlendirildiğini söyledi. Faase, Avustralyalıların Kilise hakkındaki genel görüşlerinin genellikle olumsuz olmasına rağmen, kişisel olarak tanıdıkları Hristiyanları olumlu şekilde tanımlama eğiliminde olduklarını söyledi. Ankete katılanların genellikle Hristiyanlığa aşina olduğuna dikkat çeken Faase, ‘‘Hristiyan kelimesi, aslında bir anlam ifade etmeli. Bizler bu kelimenin ne anlama geldiğini anlamalarına yardım etmeliyiz. Hristiyan olmanın anlamını açıklamalı ve Müjde’yi duyurmalıyız’’ dedi. (CT)
