Ermeni Apostolik Kiliseleri’nde Büyük Oruç dönemine girilip, sunak perdelerinin kapanmasının ardından, “Ardaksman Giragi” (Cennet’ten Kovuluş) haftasında ilk Pazar Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak) sunuldu.
Ortaköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi’ndeki Kutsal Sunu Ayini’ni, Kilisenin din görevlisi, Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Kurul Başkanı Kıdemli Peder Zaven Bıçakçıyan sundu. Kilisenin diyakos ve kıdemli okuyucuları Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. Günün İncil okuma parçasını Kıdemli Okuyucu Hagop Çavuşyan okudu.
Ortaköy Kilisesi Vakfı Başkanı İskender Şahingöz, vakıf yönetim kurulu üyeleri ve inanlıların hazır bulunduğu ayinde ilahileri, şefleri Kıdemli Okuyucu Rober Doğanay yönetimindeki kilise okuyucuları seslendirdi.
Büyük Oruç dönemi sebebi ile kapalı perde arkasında sunulan Kutsal Sunu Ayini’nin ardından müteveffa Patrikler Şınork Kalustyan, Karekin Kazancıyan ve Mesrob Mutafyan başta olmak üzere tüm Rab’de uyuyanlar için Ayin-i Ruhani (Hokehankisd) duaları okundu.
Sonrasında Kıdemli Peder Zaven Bıçakçıyan Türkçe vaaz verdi. Vaazdan bazı bölümler şöyle:
”Ne oldu da Adem’le Havva cennetten kovuldu? Belki bazıları için çok küçük bir şeydir, bir ağacın meyvesinden yemek. Ama bu Tanrı’nın yeme dediği bir şeyi yapmaktır. İtaatsizliktir. Tanrı’ya baş kaldırıdır günah. Günahın küçüğü büyüğü olmaz. Günah günahtır. Suç suçtur. O yüzden bu hafta bize vermek istediği mesaj bu. Eğer cennetteki yerinden kovulmak istemiyorsan, sende günaha karşı bir tavrın bir tutumun olması gerekiyor. Ruhani yolda yürümek isteyen biri, işe günahı incelemekten başlamalı. Günahın tehlikelerini , insan yaşamına getirdiği o hastalıkları göz önünde bulundurmak için günahı incelemesi gerekiyor. Bizim Rab’bin ışığına ihtiyacımız var. O’nun temizlemesine ihtiyacımız var. O’nun yol göstermesine ihtiyacımız var. Yaratılışta, fiziksel dünya yaratılırken ne dedi Tanrı biliyor musunuz? Daha hiç bir şey yokken, yeryüzü karanlıkken; Işık olsun, dedi. Dünyayı aydınlattı. Ruhsal dünyada aydınlanma da böyle olur, ışık olmadan yüreğimde, zihnimde, aydınlanma olmaz, yaşam olmaz. Yaşam ışıkla başladı. Ruhsal yaşam da Rab’bin sözü olan ışıkla başlar. Bu oruç dönemi işte bu gizli günahlar diyoruz, Davut’un dediği gibi ; “Rab beni gizli günahlarımdan uzak tut.” Onlar gizli olduğu için insanı öyle aldatıyor şeytan. Öyle tuzaklar hazırlıyor ki, senin gözünde kendini haklı görüyorsun ve yaşamın da devam ediyor. Tanrı diyor ki; bağışlamazsan bağışlanamazsın. Yani haklı olabilirsin, Tanrı’ya karşı bizim ne hakkımız var, O bizi bağışladı. Biz de bağışlayan bir ruha sahip olacağız. Doğru olanı bilip de yapmamak günahtır. Bildiğin halde yerine getirmemek günahtır. Bu kiliselerin boş kalmasının günahı hepimizin. Onun için ışık yoksa zihnimde ve yüreğimde tabii ki ihmaller olur bende. Eğer ana baba aktarmıyorsa çocuğuna bu işin önemini, çocuğunun geleceğini karartıyor demektir. Eğer bir kahin halkını uyarmıyorsa suçludur. Kötülük dışarda değil içimizde. Onun için biz içimizdeki bu günah tohumunun yeşermesine, büyümesine, çalıya dönüşmesine engel olacağız. Neyle? Tanrı’nın sözüyle. Ruhsal yaşamda yürüyerek büyüyelim. İhmal edersek kök salar orda. Onun güçlenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. İmanlı sürekli tetikte olmalı, günaha karşı ayık ve uyanık olmalı. Kutsal kitapta bize bunu Rab söylüyor; ayık ve uyanık olun. Neye karşı? Diyor ki ; ayık ve uyanık olun ki ayartılmayasınız. Ayartıcı var, şeytan var, yüreğinizdeki o tohumu yeşertmek isteyen biri var. Sen ihmal edip uzak kalırsan ruhsal yolculuktan ve yaşamdan o büyür. Ona fırsat vermediğin zaman, Tanrı’nın sözü ile beslendiğin, O’nun ışığı ile aydınlandığın zaman o tohum beslenecek ortam bulamaz.”
Vaazın ardından Kıdemli Peder Zaven Bıçakçıyan’ın kutsaması ile tören son buldu.
