Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas, 2006 yılından bu yana Batı Şeria ve Gazze’de yapılan ilk seçimlerde kontenjanlarını 7 üye olarak belirledi ve yeni bir yasama konseyinin en az yedi üyesinin Filistin topraklarında yapılacak sonraki seçimlerde Hristiyanlara gideceğini garanti etti.
22 Mayıs için planlanan seçimlerin, militan Hamas hareketinin Abbas’ın El Fetih partisine karşı 2006’da yapılan son oylamayı kazanmasından bu yana ilk seçim olması umuluyor.
Hristiyanların, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki nüfusun yaklaşık yüzde 1’ini oluşturması, onlara Filistin Yasama Konseyi’nde (PLC) çok büyük bir rol sağlayacak.
Filistinli Hıristiyanlar, en çok oyu alan yedi Hıristiyan’ın 132 üyeli konseyde yer almasını sağlayacak kontenjan konusunda kararsızlar.
Yakın zamanda, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yürütme komitesindeki görevinden istifa eden bir Hristiyan olan Hanan Ashrawi, Religion News Service’e spesifik topluluklar için koltuk ayrılmasından rahatsız olduğunu söyleyerek, ”Hristiyanlar söz konusu olduğunda, onların dışlandıklarını veya ötekileştirildiklerini görmüyorum. Siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatta son derece aktif oldular ve birçoğu kontenjan olmadan da liyakatlerine göre yer edinebilirlerdi’‘ ifadelerinde bulundu.
Konseyde kadın üyeler için de bir kontenjanın mantıklı olduğunu ekleyerek, “Çünkü ayrımcılığa uğradılar ve tarihte büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar” dedi.
PLC’nin bir başka eski üyesi olan Bernard Sabella, Filistinli seçmenlerin coğrafya temelinde oy kullanması gerektiğini söyledi. “Yeni bir vizyona ve ihtiyaçlarımızı karşılayan bütünsel bir plana ihtiyacımız var. Bir dini değil, milletlerini temsil eden temsilcilerimize ihtiyacımız var” dedi.
Ancak eski bir bakan olan Bassem Khoury, kontenjan olmadan konseyde Hristiyan temsilinin büyük olasılıkla olmayacağını söyledi.
RNS’ye yaptığı açıklamada, “Hristiyan bir Filistinliyi güvenli bir noktaya koymak için partiler tarafından ciddi bir çaba gösterilmedikçe kazanmak zor ve bu nedenle kontenjan önemli ve gerekli” ifadelerini kullandı.
Nitekim bir Kudüs sakini ve Arap Dünyası Demokrasi ve Seçimler Gözlemevi başkanı Hazem Kawasmi, RNS’ye konseyde daha yüksek temsil görmek istediğini söyledi.
Kawasmi, “Üye sayısının 9 olmasını tercih ederdim, çünkü Filistinli Hristiyanların Filistin yaşamına önemli katkıları oldu ve onların varlığı önemli” dedi. Toplam meclis üyeliğinin 88 olduğu 1996 seçimlerinde, Filistinli Hristiyanların altı kontenjana sahip olduklarını ya da koltukların yüzde 7’sine sahip olduklarını kaydetti.
Filistinli bir avukat olan Allam Al Ahmad, konseydeki oranın tarihsel anlamda yüzde 31 kadar yüksek olduğunu söyleyerek bu fikre katıldı.
Ancak İsrail işgali sırasında yaşanan şiddet nedeniyle göç, Filistinli Hristiyan nüfusunda büyük bir düşüşe neden oldu.
Batı Şeria’da, Filistin Yönetimi (PA) mali krizle mücadele ediyor ve İsrail ile Filistin devleti oluşturmak için bir barış anlaşması yapamıyor. Gazze’de, Hamas, tecrit etmek ve silahlarını zayıflatmak, böylece asgari temel hizmetleri sunamayacak hale getirmek amacıyla, felç edici bir İsrail-Mısır ablukası altında iktidarı elinde tuttu.
Cumartesi günü Abbas, Mayıs seçimleri öncesinde ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesini buyuran bir kararname çıkardı. “İfade özgürlüğü ve siyasi işbirliği ilgili nedenlerle” tüm polis takibi ve tutuklamalarını yasaklayan kararname, hem Filistin Devletinin hem de Hamas’ın muhaliflerine baskı uygulamada uzun bir geçmişleri olduğundan, 15 yıl sonra yapılacak ilk Filistin ulusal seçimlerinin ne olacağına gölge düşüren bazı şüpheleri ortadan kaldırıyor.
Filistinli partiler, güvenlik; çalışanlar, yargı ve FKÖ’nün genişletilmesi de dahil olmak üzere iyileşmeyi engelleyen çetrefilli sorunları çözmek için, başka bir ihale görüşmesi yapmak üzere önümüzdeki ay Kahire’ye gidiyor.
Bethlehem İncil Koleji başkanı Jack Sara, RNS’ye yaptığı açıklamada; seçimlerin, seçilmiş olan kurumlara taze kan getirmesi için, her kökenden ve her yaş grubundan gelen Filistinlilerin önemli bir fırsat sağlayacağını söyledi. “Bu, genç Filistinli Hıristiyanların bu kamusal sürece aday veya seçmen olarak katılmaları için önemli ve uzun zamandır beklenen bir fırsat” dedi.
Ashrawi, göçle mücadele yolunun, siyasi temsil değil, onlara kalmaları için nedenler vermek olduğunu söyledi. Ashrawi, RNS’ye, “İnsanları koruyan ve haklarını sağlayan bir sisteme ihtiyacımız var” dedi ve ekledi: “Kiliselerimizin müze olmasını istemiyorsak; ülkemiz, zengin ve kapsayıcı çoğulcu bir topluma olanak sağladığından emin olmalıdır.” (CT)
