Uzun süredir tadilatta olan ve 18 Şubat Cuma günü Patrik Kadasetli Sahak II eli ile mesh edilip kutsanarak yeniden ibadete açılan Beyoğlu Surp Yerrortutyun (Üç Horan) Kilisesinde, 20 Şubat Pazar günü Patrik Hazretleri’nin riyasetinde ilk Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak) gerçekleşti.
Kilisenin din görevlisi Rahip Şınork Donikyan eli ile sunulan Kutsal Sunu Ayini’ne, Kilisenin Diyakos, kıdemli okuyucu ve okuyucuları Rab’bin sofrasına hizmet ettiler.
Patrikliğin Facebook sayfasından da canlı yayınlanan ayinde, Beyoğlu Kiliseleri Vakfı başkanı Simon Çekem, yönetim kurulu üyeleri ve inanlılar hazır bulunurken, ilahileri şefleri Hagop Mamigonyan yönetiminde Lusavoriç Korosu üyeleri seslendirdi.
Kutsal Sunu Ayini sırasında “Hağortutyun” (Kominyon) dağıtımına geçilmeden Patrik Hazretleri Ermenice ve Türkçe vaaz verdi. Türkçe vaazından bazı bölümler şöyle:
”Hepimiz yeniliği çok seviyoruz, yenilenmek istiyoruz, yeni bir şeyler olsun istiyoruz. Yenilikle ilgili Kutsal Kitabın iki çelişkili öğretisi var, çelişkili bizim açımızdan baktığımızda. Birincisi şu; güneşin altında değişik bir şey yok. Bilge Süleyman’ın sözüdür bu.
Yenilenmek elbette ki mümkündür, Kutsal Kitap yenilenmemizi ister. Pavlus der ki; düşüncenizin değiştirilmesi ile yenilenin. Yani içinizde olan bir şey yenilenmezse dışarda olan bir şey yenilenmeyecek.
Kutsal Kitap’ın öğretisi var, yenilik mümkündür, insan için mümkündür, bitkiler ve hayvanlar dünyası için değil, insan için mümkündür o da içerden gelen bir yenilenme olur. Yeşeya peygamber vasıtasıyla diyor ki; “çölde yol, kurak topraklarda ırmaklar yapacağım”. İnsanları kendime çekeceğim, onların içine ruhumu dökeceğim, onları yenileyeceğim. Onları halkım yapacağım. İnsan için yenilik Tanrı ile birleşmektir. Sadece bu yeniliktir insan için. Çünkü O geldiğinde öyle bir aydınlanma yapar ki, hem aklımızda hem bedenimizde yeni yeni vahiyler yeni yeni açılımlar görürüz. Tanrı’nın ışığında görürüz biz ve hayatımızı değiştirmiş oluruz. Tanrı içimize kendisinden bir şey koymak istiyor. Kendi ruhunu koymak istiyor ve o ruh geldiğinde o zaman biz başkalaşmaya başlarız.
Tanrı hayatımızdaki yenilik için, yenilenmek için, ruhunu bize vermeye hazır. Biz O’nun önemli olduğunu, bizim O’na ihtiyacımız olduğunu anladığımızda Tanrı ruhunu bize vermeye hazır.
Kilisemizin, Ortodoks Kiliselerinin “Teosis – Tanrıyla birleşme” dedikleri bir öğretisi var. O da, iyi ilişkiye geçtiğiniz her şey sizi dönüştürür ve kendine benzetir, olumlu ya da olumsuz.
Ne zannediyorsunuz? Siz bu kilisede oturuyorsunuz, tv den seyredenler de evlerinden seyrediyorlar, aynı şeyi mi aldıklarını zannediyorsunuz. Hayır, sadece birilerinin bilgisi artıyor, bu vaazları dinleyerek ama siz bu mabeddeki kutsiyeti emiyorsunuz içinize. Bu mabedin kutsaması geçiyor size. Aynı şey değil. Çünkü hangi ortamdaysan, neredeysen, kiminleysen, onun özellikleri sana geçmeye başlar. O zaman, Tanrı ile beraber zaman geçiren insanlar Tanrılaşmaya başlar.
Tanrı size dokunduğunda ya da siz Tanrı’ya dokunduğunuzda hep içinizde bir çiçek açar. Kiliseden çıktığınızda bir hafifleme hissedersiniz. Bu boşuna, yersiz değildir çünkü siz Tanrı’ya dokunmuşsunuzdur, siz O’nun önüne gelmişsinizdir, O’ndan bir şey almak istemişsinizdir ve almışsınızdır. Bunu ne kadar çoğaltırsan hayatının yenilenmesi o kadar çoğalır.
Tanrı hepimizin içine girsin, bizi kendine benzetsin, sevgiyle doldursun kalbimizi, birbirimizi sevelim, birbirimizin varlığından hoşlanalım ve hep birlikte elele vererek atalarımıza layık olalım. Bizlere bıraktıkları bu büyük mirasın değerini bilelim ve değerlendirelim. Bu düşüncelerle, hepinizi Tanrı’dan gelecek yeniliklere teslim ediyorum sevgili kardeşlerim, yüreklerinizi açın Tanrı’nın eli değsin size, yeni bir ruh koysun içinize. Amen.
Vaazların ardından Rab’bin duası okundu ve Rahip Şınork Donikyan eli ile “Hağortutyun” (komisyon) dağıtıldı.
Sonrasında Patrik Kadasetli Sahak II önderliğinde kortej olarak Kilise bahçesine çıkıldı, burada bulunan Katolikos Hagop Çulhayetsi’nin mezarı başında “Hokehankisd” (Ayin-i Ruhani) duaları okundu. Ardından hep birlikte okunan Rab’bin duası ve Patrik Hazretleri’nin kutsaması ile tören son buldu.
Bilgi: Katolikos Hagop Çulhayetsi (Culfalı Hagop) 17. Yüzyıl’da İstanbul’u ziyaret etmektedir. Burada vefat eden Katolikos, o zamanlar Pangaltı’daki Surp Hagop mezarlığına defnedilir. Mezarlığın istimlak edilmesi ile birlikte, halk arasında “Ruhani Babamız” olarak anılan müteveffa katolikosun naaşı, Beyoğlu Surp Yerrortutyun Kilisesi bahçesine nakledilir. Daha sonraları bu kilisede gerçekleşen ayinlerde “Hokehankisd” dualarının mezar başında okunması gelenek haline gelir.
