SAT-7 kanallarının CEO’su Rita El-Mounayer, Filistin ve İsrail arasında yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili bir dua bülteni yayınladı.
Son üç gündür ben de hepinizin yaptığı gibi yapıyorum. İsrail ve Filistin arasındaki dört bir yanında baş gösteren korkunç sahneleri izliyorum ve midemde o hastalıklı çukuru hissediyorum… daha önce hissetmiş olduğum gibi… Bu geceden itibaren dünya medyası benim vatanım Lübnan için ‘bir operasyon yeri ama henüz bir savaş alanı değil’ diye söz ediyor. Yarın uyandığımda durum hala aynı olacak mı?
Biz SAT-7 olarak içine doğduğumuz bu kısır şiddet döngüsünü kınıyoruz. Bu döngü bizi nereye getirdi? Tüm hayatımız boyunca bölge halklarının savaşla parçalanmasını, ailelerin dağılıp katledilmesini izledik. Yıllarca “ne zaman bitecek” diye sorup durduk.
Kelimenin tam anlamıyla çatışma zamanlarında doğmuş bir nesil olarak, bölgedeki ekiplerimiz, arkamızdan gelen nesle, intikamın çözüm olmadığını göstermek için hikayeleri ve gerçek hayat deneyimlerini paylaşmaya kararlıdır. Onlara şunu söylemek istiyoruz ki, intikam, ne bir ülke için, ne de acıdan kırık ve paramparça olmuş bir insan için hiçbir zaman acıyı dindirmemiştir. Geçtiğimiz yıl, yaşadıkları cehenneme rağmen bu mücadelenin ne kadar gerçek olduğunu bildiğimizi ancak yapılabilecek farklı seçimlerin de olduğunu paylaşmak için Ortadoğu gençliği için yaptığımız uzun metrajlı bir filmi paylaşıyorduk. Bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Çünkü biz de bunları yaşadık ve Rab’bin izniyle bu seçimleri kendimiz yaptık.
Hayatta kalan ve farklı bir geleceğin mümkün olduğunu bilen insanların bakış açısından, sosyal medyada ve uydu televizyonlarında 7/24 umut ve sevgiyi paylaşarak mücadele ediyoruz.
Bölge nüfusunun yüzde 60’ı, 25 yaşın altında. Bu nedenle çocuklara ve gençlere umut, sevgi ve uzlaşma mesajını yayınlamaya bu kadar çok yatırım yapıyoruz.
Daha geçen hafta Kopenhag’daki bir konferansta bana, pek çok hedefi olan bir Hristiyan medya hizmetinin CEO’su olarak, yapabileceğim en önemli şeyin ne olduğu soruldu. Cevabım, “genç neslin kalplerinde ve zihinlerinde umut inşa etmek”ti. “Birbirimizi görmek, anlamak ve herkes için saygı, anlayış ve insan onuruna dayalı yeni bir geleceği birlikte inşa etmek”ti.
Bugün önümüzde ortaya çıktığını gördüğümüz şey, dünyanın nesiller boyu adaletsizliğin ve şiddetin devam etmesine izin vermeye devam etmesidir. Dünya, çok fazla şey yaşamış olanların kalplerinde ve zihinlerinde çirkin nefret ve intikam tohumlarının büyümesine izin verdi.
Son üç günde çatışmanın her köşesinden intikam çağrıları giderek yükselirken, barış, itidal, insan yaşamının ve onurunun korunması çağrıları da bastırıldı. Dolayısıyla buna kendi sesimi, hizmetimizin sesini de eklemek istiyorum: Barış çağrısını, acılara son verilmesi gerektiği çağrısını güçlendirin.
Dünyanın her yerindeki tüm insanların istediği, yaşamak, onurlu ve özgür olmak, aileleriyle barış içinde yaşamak ve çocuklarını eğitmektir.
Ama yine de yazdığım yer Kıbrıs’ta gün sona ererken, önümüzde ancak Rab’bin ne olacağını bildiği bu gecede, sevgiyle mücadele etmekten asla vazgeçmemenizi, umudunuzu asla kaybetmemenizi tavsiye etmek istedim. Sevgili dostum Başepiskopos Paul Sayah’ın bugün benimle paylaştığı bir duayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu dua önümüzdeki geceler ve günler için size biraz huzur ve rahatlık getirsin ve lütfen paylaşın ki, barış için dualarımız, intikam çağrılarından daha çok duyulsun.
DUA EDELİM
”Ey Rab İsa, Ebedi Baba’nın Oğlu, Tanrı’nın Sözü’nün vücut bulmuş hali, sen dünyanın bu bölgesinde ve bizzat Filistin’de doğmaya karar verdin. Bu toprakların kızı olan bir kadından insan bedeni aldın ve bu toprakların vatandaşı oldun. Burada doğdun. Yaşadığın bu topraklarda büyüdün ve burada Sevgi Yasasını uygulamaya koydun. Bu topraklarda çarmıha gerildin, öldün ve ölümü yenerek ölümden dirildin ki böylece tüm insanlar yaşama sahip olsun.
Geri dön Tanrım ve gecikme. Senin toprakların, herkes için barış ülkesi olmasını istediğin toprakların yanıyor. Bu topraklar artık ölüm diyarına döndü; nefret, savaş ve yıkım tarafından tüketiliyor.
Gel, Rab İsa, ülkendeki insanlar acı çekiyor ve ölüyor ve bu durum kimsenin umurunda değil gibi görünüyor. Gel Tanrım, anneleri, kendi annenin yurttaşlarını dinle, gel ve onların ağlayışlarını, onların çocuklarının, senin küçük erkek ve kız kardeşlerinin ağlayışlarını duy.
Gel, Rab İsa, merhametini tüm insanların kalplerine koy, Kutsal Ruhunu göndererek karar vericilerin vicdanlarını rahatsız et, zihinlerini aydınlat ve onlara barışın asla nefret üzerine kurulamayacağını, bu durumun sadece ölüm ve yıkım getireceğini anlamalarını sağla.
Gel, Rab İsa, taş kalpleri bedenlerimizden çıkar ve bize etten kalpler ver. Ruhunu içimize koy ki, emirlerini tutalım ve tek yasan olan Merhamet ve Sevgi yasasına saygı duyup uygulayalım. Amin.”
