Soner Tufan
Elimdeki kitap Sibel Hürtaş’ın, Malatya Zirve Yayınevi Cinayeti iddianamesinin içine derinlemesine girerek ve cinayetin faillerinin arkasında var olan yapıya ışık tutmaya çalışmış. İletişim yayınlarından çıkan kitap kolay okunan ve temel olarak Kafes Eylem Planı iddianamesinde, “operasyon” olarak geçen Hrant Dink, Rahip Santoro ve Malatya’da Zirve Yayıncılık’ın ofisinde Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Alman uyruklu Tilman Geske’nin vahşice işkencelerle öldürüldüğü saldırıların iddianamesinden koronolojik olarak ve belli bir anlayış etrafında geliştirilmiş.
Kitapta özellikle ele alınan Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin adresinin tek bir yer olduğunu, bu yapılanmaya verilen adın çok önemli olmadığını, ancak bu yapılanmanın aynı zihniyet etrafında toplanarak Ermeniler, Protestan Hıristiyanlar, Katolikler arasında saygın yeri olan kişileri öldürerek batıya olumsuz bir mesaj vermek için bu operasyonları gerçekleştirdiği iddia ediliyor.
İlk bölümde derin devlet ve gayrimüslimler sözü edilen o derin yapılanmanın nasıl hedefi haline getirildiğini, 1994-2001 arasında resmi olarak 338 kişinin nüfus cüzdanındaki din hanesinden İslam ibaresinin kaldırılarak Hıristiyan olarak değiştirildiğini vurgularken, nasıl olur da bu kadar küçük bir kitle MGK’da ülkeyi tehdit eden 3. tehlike olarak sunulur? sorusunu haklı olarak soruyor.
Zira devamında Kuvvai Milliye, Hukukçular Derneği gibi aynı yöneticilerin adının yer aldığı STK’lar ve medyanın desteği ile nasıl bir anti misyoner kampanyanın başlatıldığı ve Hıristiyanların nasıl hedef gösterildiğini net bir şekilde ifade ediyor.
Özellikle Malatya’da sergilenen oyunun, Zirve Yayınevi çalışanları nasıl göz önüne çıkardığı, onları ölüme götüren atmosferin nasıl yaratıldığını, halkın öfkesinin nasıl kabartıldığını kanıtlarıyla ortaya koyuyor. Bütün bu süreç içinde şu an yargılanan, tutuklu olan insanların, “iddianameye göre” rollerini de alt alta getirerek en başta anlatılan yapının parçası olabileceklerini çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor.
Tabii ki cinayeti işleyen katil zanlılarından daha çok onların arkasındaki azmettiricileri işaret etmeye çalıştığı, “Kafesteki Türkiye” başlıklı kitabında cinayet sonrası toplumu yanıltmak, Hıristiyanların itibarsızlaştırmak için sahte belgelerle nasıl bir bilgi kirliliği yaratıldığı, mağdur insanların akla sığmaz sebeplerle nasıl dinlendiklerini okurken insan şaşkınlıktan ne düşüneceğini şaşırıyor.
Elbette Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin Kafes Eylem Planında, “operasyon” diye geçen cinayetleri aydınlatabilecek çok önemli paradigmalara sahip olduğunu, onların izini sürmekle başta Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetlerinin de aydınlatılabileceğini iddia ettiği kitap her Hıristiyan’ın olan biten hakkında fikir edinebilmesi için iyi bir kaynaktır.
@sonertufan