Çin’de yaşayan Hristiyanlar, hükümetin gözetimli kontrolü ile mücadele ediyor.
Barnabas Vakfı, Çin’deki Hristiyan oranlarının, ülkenin komünist yönetiminin gözetimli baskısına rağmen, ne şartlarda büyümeye devam ettiğine dair bir inceleme materyali hazırladı.
Çin’deki Hristiyanların oranı durmadan büyüyor. Şu an iktidarda bulunan Komünist Parti’nin ise söz konusu durum hiç hoşuna gitmiyor.
Yetkililer sadece 38 milyon Hristiyan’ın varlığını geçerli sayıyor ancak bu sayı bile ülkenin Komünist Partisi üyelerinin sayısına neredeyse eşittir. Gerçek oranlara bakılacak olursa Çin’deki Hristiyanların sayısı 150 milyon ile 200 milyon arasında değişiklik göstermesiyle beraber her yıl 1.2 milyon olarak aktif olarak artıyor.
Devlet Başkanı Xi Jinping, Hristiyanlığı ”Batı” din olarak algıladığından, büyümesini engellemek için elinden gelenini yapıyor. Son iki yılda, yetkililerin Hristiyan topluluklarına karşı zulüm eylemleri önemli ölçüde artmış, devlet baskısının en ağır hissedildiği yerler ise kiliseler olmuştur. Sadece ev kiliselerinin ve resmi hizmet izni bulunmayan kiliselerin devlet ile sürekli sorun yaşadıkları söylense de resmi hizmet izni bulunan kiliseler de bir o kadar gözlemlenip kapatılmaya devam ediliyor.
Yetkililer Hristiyanlığın yükselişine karşı koymak için ülke çapında binlerce kilisenin haçını zorla indirmeye devam ediyor. 2018 yılından günümüze kadar olan süre zarfından, sadece Henan eyaleti içerisinde 4,000’e aşkın kilise haçı indirildi.
2018’in başlarında yeni bir din politikasının benimsenmesinden sonra, Hristiyanlara karşı bir dizi önlem alınmaya başlandı ve günümüzde bu önlemlerin derecesi her gün artmaya devam ediyor. Hükümete, kiliselerin neredeyse her dini faaliyet alanı üzerinde kontrol sağlamalarına olanak sağlayan bir dizi yetki verildi.
Çin ateist bir devlet, fakat ülkenin Anayasası Budizm, Katoliklik, Taoizm, İslam ve Protestanlık olmak üzere beş dine özgürlük hakkı tanıyor.
En büyük kontrol hareketi ise ülke çapında “sosyal güven sistemi” adında yeni bir gözetim ağının kurulması oldu.
Ev kiliseleri, kamera gözetimini reddetmesi durumunda kapatılıyor ya da yıkım kararı ile tahrip ediliyor. Bazı illerdeki ev kiliseleri yetkililer tarafından sürekli canlı yayından izleniyor. İzne tabi tutulan gün ve sürenin dışında herhangi bir ayinin gerçekleşmesi durumunda Hristiyanlar tutuklanıp hapse atılıyor, hapiste ise işkence ve zulümler başlıyor.
Pekin’deki Zion Kilisesi, yetkililerin 2018 yılı aralık ayında baskın yaptığı 3 en büyük hizmet izni bulunmayan ev kiliselerinden biriydi.
Kilisenin papazı Jin Mingri, yetkililerin talep ettiği canlı yayın yapacak olan kamera sistemini takmayı reddetmişti. Bunun üzerine yetkililer Pekin’deki Zion ev kilisesini, kapatmış ve yıkım kararı çıkarmıştır.
Çin yetkilileri, “Sosyal Güven Sistemi”nin sahip olduğu yüksek teknoloji sayesinde insanları her an, her yerde canlı olarak izleyebiliyor ve hatta mimiklerini bile kontrol ediyor.
Jin Mingri: “Eskiden politika ile işiniz olmadığı sürece size kimse dokunmuyordu. Fakat şimdi komünist Parti’nin çizgisinde yürümez ve partiye karşı sevginizi göstermezseniz anında zulümlere maruz kalıyorsunuz. Çin’deki son durum yüzünden çok korkuyoruz ama Tanrı bizimle” açıklamasında bulundu.
Çinde şu an “Sosyal Güven Sistemi”ne bağılı tam 175 milyon izleme kamerası bulunmaktadır.
1 Şubat 2020 tarihinde, ”idari önlemler” adında yeni katı kurallar tanıtıldı.
Çin hükümetinin yayınladığı son yönergelere göre tüm dini gruplar, Komünist Parti’nin ilkelerini yaymak zorunda. Yeni yasa gereğince Kiliselerdeki 10 emir tabelası Başbakanın portresi ile değiştirildi. Sivil polisler her an kiliselere girerek kilise liderinin ne konuda vaaz verdiğini kontrol ediyor.
Kısacası şu an Çin’de bulunan Hristiyanların kaçacak yeri kalmadı. (invictory.org/O.D)
