Türkiye Ermenileri Kadasetli Patriği Sahak Maşalyan riyasetinde Arevakal ayini ve vaaz, Facebook üzerinden canlı yayın ile gerçekleştirildi.
Son haftalarda tüm dünyayı saran Korona virüs nedeni ile alınan sıkı tedbirler, ülkemizde de yaşanan vakalar neticesinde, bir dizi önlem ve yasakları da beraberinde getirdi.
Türkiye Ermeniler Patrikhanesi de, bu önlemler doğrultusunda yaptığı açıklama ile, büyük oruç dönemindeki “Arevakal” “Hısgum” “Kutsal Sunu” ayinlerinin halka kapalı olarak yapılacağını duyurdu.
Kadasetli patrik II. Sahak, sosyal medya hesabından yaptığı halk konuşmasında ise, Kiliselerin kapanmayacağını, din adamlarının, dini ritüelleri yerine getireceğini, ayin saatleri dışında bireysel ibadet etmek isteyenler için kiliselerin giriş bölümünün açık olacağını dile getirdi. Ayrıca, “halk kiliselere gelemiyorsa, biz kiliseyi halkın evine götüreceğiz” diyerek, ayinlerin sosyal medya üzerinden imanlılara ulaştırılabileceğini belirtti.
Bu açıklamaların ardından 20 Mart Cuma sabahı, Patriklik merkez Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) kilisesindeki Arevakal duası, Tr. Ermenileri Patrikhanesinin Facebook hesabı üzerinden canlı yayın ile imanlılara ulaştırıldı.
Ayine patrik hazretleri riyaset ederken, patriklik makamına bağlı ruhanilerden bazıları da hazır bulundu. Arevakal dualarının ardından patrik hazretleri Ermenice ve Türkçe olarak iki ayrı vaaz verdi.
Ermenice vaazında 121. Mezmur 1. Bab’ı okudu (Gözlerimi dağlara kaldırıyorum. Nereden yardım gelecek. ) ve özetle şöyle dedi ;
Zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde, ayinler sırasında kilise kapılarını siz imanlılara kapatmak zorunda da olsak, bizler internet vasıtası ile Tanrı’nın sözünü sizlere ulaştırmaya devam edeceğiz ve bunun için de Tanrı’ya şükrediyoruz.
Mezmur bize şunu söylüyor. İnsanlar çaresiz kaldıklarında, çevrelerindeki hiç kimsede çare bulamadıklarında bir Tanrı’sı olduğunu hatırlar ve ona başvurur, dolayısı ile asla ümitsiz olmayalım, Tanrı ‘da daima bir ümidin var olduğunu unutmayalım.
Markos 4:35 de, mezmurda anlatılmak istenen, Tanrı’ya başvurmamız konusunda güzel bir olayı, İsa Mesih ve öğrencilerinin denizde, sandalda yaşadıklarını, fırtınaya emir verip durdurduğunu anlatır. Öğrencileri usta birer balıkçı olmalarına, daha önce nice fırtınalar yaşamış olmalarına rağmen, bu bambaşka fırtına karşısında ölüm korkusuna kapıldılar, o esnada İsa Mesih ise sandalda habersiz uyuyordu. Panik halinde Onu uyandırıp, durumu gösterdiler, bu halde nasıl uyuyabiliyorsun dediler. İsa Mesih, onların gözündeki korkuyu gördü, sonra döndü dalgalara ve rüzgara “durun” dedi, o anda rüzgar ve dalgalar durdu. Bu nasıl olmuştu? Evrendeki her şeyin tek sahibi Tanrı ve onun sözü etkiliydi, İsa Mesih’in içinden çıkan emire Rüzgar da deniz de itaat ettiler. Öğrenciler o an farkına vardılar ki, Tanrı kendi sandallarındaydı. Bizler de Tanrı’nın içimizde bizim sandalımızda olduğunu unutmayalım. Mezmur’un söylediği gibi, Onda asla ümitlerin tükenmeyeceğini unutmayalım, dua edelim, ümit edelim, ki bir emri ile yok edebileceği virüsten de bizleri kurtarsın. Bunun olması için de içimizde olan, ancak dünyevi şeylerle ilgilendiğimiz için içimizde uyuyan Tanrı’yı uyandıralım. Dualarımızla, O’nun sözlerini dinleyerek uyandıralım, O da dualarımıza cevap olarak, virüsle mücadele eden bilim adamlarına gerekli bilgeliği versin, dünyayı korona ve benzeri şeylerden korusun.”
Türkçe vaazına ise Yuhanna 14:23,24,25,26,27 bölümlerini okuyarak başladı ve özetle şöyle dedi;
Okuduğum incil parçasında İsa Mesih diyor ki “Size esenliğimi veriyorum”, peki bu hangi esenlik, nasıl bir esenlik.
İsa Mesih, hayatında yaşayacağı her şeyi zaten biliyordu, ihbar edileceğini, işkence göreceğini, çarmıha gerileceğini, her şeyi, ama O tüm bunlara sakince ve esenlik içinde yaklaştı. Çarmıhtayken bile, Ona bunları yapanlar için “Ey Baba, bağışla onları, çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar”. İşte, Korona virüsün saldırdığı bu günlerde bizlere de bu Esenlik lazım. Peki nerden geliyordu o Esenlik. O Esenlik İsa Mesih’in içindeydi, O’nun öteki adıdır, Tanrı’nın en önemli sıfatlarından birisidir Esenlik.
Son günlerde yaşananlar insanları dua etmeye yönlendiriyor, çünkü herkes geleceğinin ne olacağını bilmiyor, bu virüsün bizlere neler getireceğini bilmiyor, o yüzden de neredeyse tüm insanlık dua ediyor. Ama dua ederken insan aklında şüpheler uyanıyor. Acaba sesimizi duyuyor mu? Bizi bu beladan kurtaracak mı? Dua ediyoruz diye kendi yasa ve kurallarından vaz geçecek mi? Bütün bu şüpheler, bizlerin Tanrı ile olan samimiyetimizin eksikliğinden kaynaklanıyor. Oysa İsa Mesih bu şüphelerin ilacını söylüyor. “Eğer benim sözlerimi tutarsanız, o zaman Ben ve Babam geliriz, içinizde konut tutarız, sizinle yaşamaya başlarız”. İşte o zaman orada samimiyetle bir güven oluşur, o güvenin adıdır Esenlik.
Tanrı aynı zamanda bizim ruhumuza da bağışıklık kazandırır. Sadece bedenimizin bağışıklık kazanması yeterli olsaydı, sağlıklıysak hiç bir şeyden korkmazdık. Ama korkuyoruz, o halde Tanrı’da güçlenmemiz ve ruhsal bağışıklılığımızı da kazanmamız gerekir. Bu da ancak Tanrı ile daha çok vakit geçirerek, onun sözlerini daha çok okuyarak, Onunla samimi şekilde daha uzun ilgilenerek mümkündür. Yani bildiğimiz duaların ötesine geçip, Tanrı sözleri ile daha yakından, anlamlarını iyice anlayarak ilgilenmeliyiz. İşte o zaman O’nu daha iyi tanır ve Tanrı’dan şüphe duymayız. Birinci emiri hatırlatmak isterim, ne diyor, “Rab Tanrı’nı, bütün kalbinle, bütün yüreğinle, bütün aklınla seveceksin”.
Bu zor günlerde gerçekten İsa Mesih’in sözlerine ihtiyacımız var. İnsan sadece ekmekle değil, Rab’bin ağzından çıkan sözlerle yaşar. O sözler hepimize şifa olsun.
Vaazın ardından, ayine katılan din adamları diz çökerek “Der Voğormya” (Merhamet et Rab) duasını hep birlikte okudular.
Tören Patrik Hazretlerinin kutsaması ve Göklerdeki Babamız duasının okunması ile son buldu.
