Kucak Yayıncılık‘ın paylaştığı bilgilere göre,
Türkiye’nin yaşadığı deprem sadece depremzedeleri etkilemez. Kendi evlerinden yıkımı seyredenleri de etkiler. Çocuklarımızı depremin getirdiği korku ve stresten nasıl koruyabiliriz?
1. Çocuk olmalarına izin verin. Mümkün olduğunca trajedinin detaylarından koruyun; sosyal medyada veya televizyonda canlı yayını seyretmeden bile ‘kötü bir deprem’in’ olduğunu bilecekler zaten.
2. Çocuklar dışarıda oynasınlar; oynama ve çocuk olma zamanlarını temin edin. Onları parka götürün. Her günün ‘normal’i neyse, onu korumaya çalışın.
3. Kendi duygularını ifade etmek için resim çizsinler. Üzüntü ile ilgili resim çizmelerine ya da şiir yazmalarına fırsat verin.
4. Doğada yürüyüşe çıkın çocuklarla.
5. Onlara nasıl olduklarını sorun ve duygularını kabul edin, umudu da sarılın. Mesela ‘Evet korkunç bir şey. Ben de korktum ve üzüldüm. Hayır, böyle bir şeyin başımıza gelmeyeceğini tam olarak bilmiyoruz ama şimdi biz başkalarına yardım edebiliriz. Kötü şeyler bizim başımıza gelirse, başkalarının da bize yardım edeceğini umuyoruz.’ Böyle bir yaklaşım üzüntü veya korkuyu hızlı bir şekilde hafifletmek yerine, geçerli/meşru acı ve yas içerisinde umudu görmelerine yardım etmek için yapılır.
6. Çocukların her konu ile ilgili sizinle konuşabileceklerini onlara devamlı bildirin. Buna zaman ve yer ayırın, durmadan aynı şeyleri tekrarlarlarsa bile. Onların duygularını onaylamaya devam edin ve onlarla dua edin vs. Onlara yardım etme yollarını tekrarlayın: ‘Bu akşam oradaki çocuklar için dua etmek ister misin?’ ‘Harçlığından onlara vermek ister misin?’
7. Arkadaşlarıyla oynamaları için zaman tanıyın. Küçük çocuklar özellikle oyunlarla zorlukları ve üzüntüleri işlerler. Belki çocukların, arkadaşlarını minderlerin altından kurtardıklarını veya odada bazı şeyleri sallama faaliyetleriyle ‘deprem’ hakkında oynadıklarını göreceksiniz. Bu gelişimsel olarak çok normaldir. Bu sadece dünyayı ve başlarına gelen korkunç şeyi anlamlandırmaya çalıştıkları bir süreçtir.