29 Nisan 2024 Pazartesi

Ermeni Apostolik Kilisesi, ‘İsa Mesih’in Yeruşalim’e Girişi’ni Kutladı

Ermeni Kilisesi, Diriliş Yortusu öncesi Büyük Hafta’ya girerken, “Dzağgazart” (çiçeklerle süslenmiş demek) ”Rab İsa Mesih’in Yeruşalim’e Giriş Yortusu”nu kutladı. Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi.

Ermeni Kiliseleri Büyük Oruç döneminde, 26 Mart Cuma günü son Arevakal (Gündoğumu) duaları gerçekleşti. 27 Mart Cumartesi günü Lazarus’un Dirilişi’ni ve 28 Mart Pazar günü ise, Rab İsa Mesih’in Yeruşalim’e Girişi’ni kutlarken, akşam saatlerinde “Trınpatsek” (Kapıların Açılması) dualarını gerçekleştirdi. 

Bu yılki Büyük Oruç döneminin son “Arevakal” duası 26 Mart Cuma günü, Türkiye Ermenileri Kadasetli Patriği Sahak II riyasetinde, Kumkapı Merkez Surp Asdvadzadzin (Meryem Ana) Kilisesi’nde gerçekleşti. Ayin sonunda Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi. Tören, patrikliğin Facebook sayfasından canlı yayınlandı. 

Lazar’ın Diriliş’i ise 27 Mart Cumartesi günü kutlandı. Halka kapalı gerçekleşen sabah dualarının ardından, Büyük Oruç dönemi boyunca kapalı olan Sunak perdeleri açıldı.

Din görevlisi bulunan tüm kiliselerde, 28 Mart Pazar günü, koronavirüs kısıtlamaları sebebi ile, halka kapalı olarak Surp Badarak (Kutsal Sunu Ayini) gerçekleşti ve Dzağgazart (Rab İsa Mesih’in Yeruşalim’e Girişi) Yortusu kutlandı. Patriklik fb sayfasından yayınlanan Surp Badarak, Patrik Sahak II riyasetinde gerçekleşti ve Peder Şirvan Mürzyan eli ile sunuldu. Törende, Başrahip Zakeos Ohanyan ve Kilisenin din görevlisi Rahip Şınork Donikyan da hazır bulundular. Tören sonunda tüm Rab’de uyuyanlar için “Hokehankist” (Ayin-i Ruhani) duaları okundu.

”Günah, Tanrı’dan Kopmak Demektir”

Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi. Ermenice vaazında bu yortunun anlamı ve önemi hakkında konuştu. Türkçe vaazına da bu günkü yortunun anlamını açıklayarak başladı. Vaazdan bazı başlıklar şöyle;

”Kutsal yazılarımıza göre Yeruşalim, barışın ve esenliğin, bir ırmak gibi bütün dünyaya yayılacağı bir kent olacak. Tanrı’nın krallığının yer yüzündeki merkezi olacak. Mesih’in ikinci kez geldiğinde, döneceği yer ve insanlık için altın çağı başlatacağı yer olacak. Elbette dinde ruhaniyet var, ama din dediğimiz şey sadece ruhaniyet değildir. Din dediğiniz şeyi, dünya ile ruhaniyetin iç içe geçmesi olarak tanımlayabiliriz. Din, ruhaniyetin dünyaya dokunan kısmı. Eğer sadece ruhaniyet olarak kalacaksa dokunamaz. İsa, Yeruşalim’e girdiğinde; Bu bir açılım, bir vahiy.

Tanrı’nın özelliklerini, bizim görmemiz ve anlamamız açısından önemli. İsa ilk kez övgüyü, kral sözünü kabul ediyor. Yani Tanrı’ya ilişkin olan şeyler de, gösterilmeli, övülmeli, alkışlanmalı, büyük kalabalıklarla kutlanmalı, bayrama çevrilmeli. Akıllarda hatırlanacak bir olaya dönüştürmeli. Ve Tanrı, kutsal yazılarda bayramları öngörüyor. Bayramları, özellikle de büyük olayların anılması olarak öngörüyor. Ve bütün dinlerde de kendi dinlerinin büyük olayları, bayramlara çevrilir, böylece hafızaya kazılır. Her şeyin sahibi, yerin ve göğün yaratanı, bayramlarla niçin yüceltilmesin? Niçin övülmesin? Niçin biz saatlerce İsa Mesih üstüne konuşmayalım? Konuşuruz. Ve konuşuyoruz da. Çağlar boyunca konuşuyoruz ve kilisemiz de bu bayramı, büyük bir bayrama çevirmiş. Sana kesilmiş vergiyi istersen verme! Ama üşeniyoruz Allah’ın hakkını Allah’a vermeye.

Bayramlar, meşgul hayatımızda, Tanrı için, iterek bir yer açma mücadelesidir. Ve en üzücü şey de, elbette dindarlar için, bayram günlerinin, tatil gününe dönmesidir. İsa’nın içindeki Tanrı bize, sevgi yüzü gibi, öfke yüzünü de, gazap yüzünü de gösteriyor. Ve eğer biz, O’nun sakin ve centilmen şekilde, susuşunu anlamazsak, bize verdiği imkanları tanımazsak, o zaman bir başka yüz belirecek. Tanrı’nın, hoşumuza gitmeyen bir yönü var. Tanrı diyor ki <bu evren, benim evrenim, ben yarattım, benim istediğim gibi olacak. Benim istediğim gibi olmazsa bozarım, yeniden yaparım.> Nuh tufanında gösterdi bunu. Yani Tanrımız, işimize gelsin yada gelmesin, kızgınlığı olan, öfkelenebilen, adalet duygusu olan ve iradesini yerine getirebilecek bir Tanrı. Tanrı’da bütün bu özellikler o kadar mükemmel ki, o olgunluğun timsalini, biz İsa Mesih’te görüyoruz. Tanrı’nın sabrı vardır ama sabır sonsuz değildir. Tanrı’nın şehriyiz biz, Tanrı’nın kentiyiz biz. Tanrı, kendisi barınsın diye yaptı bu kenti. Yaşayan, canlı, elle yapılmamış bir mabediz biz. Ve bu şehrin tam ortasında mabed, yüreğimiz durur.

Günah, Tanrı’dan kopmak demektir. Adem’le Havva’dan bu yana bütün insanlar günah işlediler ve günahın ücreti ölümdür. Onun için taş üstünde taş kalmayacak bu şehirden de, çünkü biz günah işledik, ölümlüyüz. Bu bayram, bu Dzağgazart bayramı, bize, Mesih’i yüreklerimize kabul etmemizi söylüyor. Hayatımıza girmesini istiyoruz biz. Ama Mesih hayatımıza girdiğinde, hoşnut olmayacak orada gördüğü şeylerle. Çünkü yüreğimiz, mabedimiz bizim bir dua evi olmalı ama haydut inine dönüşmüş, her türlü alışveriş, her türlü duygu, her türlü saçma sapan şey var orada. İsa’yı kalbine çağırabilirsin, gelir. Ama beğenmediği şeyleri değiştirmek ister. Ve sen mecbur kalırsın. Ya değilirsin ya da İsa’yı öldürürsün. İsa’yı çarmıha gerersin. Bizim yüreğimizde, merkezde Tanrı için bir koltuk vardır, taht vardır. Ve biz kovmuşuz oradan Tanrı’yı, kendimiz oturuyoruz. Nefsimizi oturtuyoruz ve diyoruz ki, ben kralım, benim istediğim olacak. Sonra ev sahibi geliyor, diyor ki, burası bana ait kenara çekil. Biz de diyoruz ki, seni Haç’a gererim. Seni yok sayar, istediğimi yaparım. O da diyor ki, taş üstünde taş kalmayacak.

Bayram, bizden köklü bir değişiklik bekleyen, İsa’nın Yeruşalim’e giriş bayramı. Senin içine de girmek istiyor. Seni güzelleştirmek istiyor ama Tanrı’ya göre güzelleştirmek. Seni kurtarmak, ebedi hayat vermek istiyor. İsa’nın Yeruşalim’e girişini kabul edenler, İsa’yı kral olarak kabul edenler, O’nun dirilişini kabul edenler, kurtuldular. Biz de kurtulacağız, eğer İsa’nın gelişini kabul edersek. O’da “Ovsanna” dersek. “Tanrı’nın adıyla gelen mübarek olsun” dediğimizde ve Krallığı O’na sunduğumuzda, mabedin anahtarlarını O’na verdiğimizde ve dediğimizde ki ‘burası sana ait, senin istediğin gibi olacağım ben.’ Kutsallık ve temizlik, mabedlerin birinci özelliğidir. Kirletilmiş mabedde dua olmaz. Temizlenmesi ve mesh edilmesi lazım o mabedin tekrar ibadete açılması için. Aynı şekilde bizim yüreklerimiz kirli. İsa’nın temizlemesi lazım orayı. Dzağgazartın bereketi ile selamlıyorum, kutsuyorum hepinizi. Bahar geliyor, güzel günlerin müjdecisi olsun Dzağgszart bayramı, çiçeklerle donatılsın hayatımız. Esenlikle kalın. Amen.”

“Tırınpatsek” (Kapıların Açılması) duaları ise Pazar akşamı saat 17:00’de patrikliğin Facebook sayfasından yayınlandı. Bu törende de, sembolik olarak Tanrı’nın kapısına gidip, dualar ve ilahilerle kapının çalınması ve kapının (perdenin) açılması gerçekleşti. Bu yayının ardından Baş Rahip Zakeos Ohanyan Ermenice, Kıdemli Peder Dırtad Uzunyan Türkçe olarak, “Tırınpatsek” dualarının anlamını ve önemini vaazlarında konuştular.

Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nde Paskalya Kutlandı

Diyarbakır'da Paskalya Bayramı Surp Giragos Ermeni Kilisesi'nde düzenlenen ayinle kutlandı. Merkez Sur ilçesindeki tarihi kilisede, Paskalya Bayramı dolayısıyla...

Nepal’de Hristiyanlar ve Kiliseler Hedef Halinde

Yükselen Milliyetçilik, Hristiyanları Hedef Haline Getiriyor Yakın bir zamana kadar Nepal'de Hristiyanlar ayrımcılık ve şiddet olaylarına karşı nispeten...

Ermeni Apostolik Kiliselerinde Kutsal Haç’ın Görülüşü Yortusu

Ermeni Apostolik Kiliselerinde, 28 Nisan 2024 Pazar günü, Kutsal Diriliş Yortusu dönemi haftalarından, "Haç"ın 4 bayramından biri...

Burkina Faso’da Kaçırılan Kateşist Öldürüldü

Katolik yardım grubu Aid to the Church in Need (ACN), Burkina Faso'da kaçırılan kateşistin öldürülmesini kınadı.  ACN, kateşist...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi