Geçtiğimiz günlerde, sivil toplum kuruluşu çalışanı Aileen Manipol Villarosa’nın terörü finanse etmekle suçlanarak tutuklanması, Filipinler’de ”kırmızı etiketleme” olarak bilinen asılsız iddiaların son örneği oldu. Uygulama ile hükümeti eleştirenler baskı ve zulme maruz kalıyor.
41 yaşındaki Villarosa, Filipinler Köy Hizmetleri (RMP) olarak bilinen ve çiftçileri, balıkçıları ve yerli halkı hakları konusunda eğiten bir dini örgüte bağlı. RMP, Ağustos 2022’de ”kırmızı etiketleme” uygulamasının hedefi haline geldi. Örgüte bağlı 16 kişi terörü finanse etmekle suçlandı. Hükümet, RMP’nin Filipinler Komünist Partisi’nin silahlı kanadı olan Yeni Halk Ordusu’na destekte bulunduğunu iddia etti.
Kasım 2022’de Filipinler’deki Birleşik İsa Kilisesi’nden Rev. Edwin Egar, 70’ten fazla kişiyle birlikte teröre destek olduğu iddiasıyla tutuklandı. Benzer suçlamalar Katolik Kilisesi ve Birleşik Metodist Kilisesi’ne bağlı kişilere de yöneltildi.
Kırmızı etiketleme, eski Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte döneminde başladı. Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, kırsal bölgelerde askeri varlığı arttırmak da dâhil olmak üzere bazı uygulamaları sürdürdü. Son yıllarda çıkarılan yasalar uygulamayı kolaylaştırdı. Toplumdaki savunmasız kişilere hizmet etmek için bir araya gelen Ulusal Kiliseler Konseyi (NCCP) yaşananları kınayarak, ‘‘Genellikle atalarından kalan toprakları maden ve baraj inşasına karşı savunanlar, Filipin ordusuyla karşı karşıya geliyor. Aileleri ve toplulukları için adil ve sürdürülebilir bir geçim kaynağı sağlamaya çalışan köylüler genellikle hapsediliyor ya da öldürülüyor, onları temsil etmeye çalışanlar ise saldırıya uğruyor ya da tutuklanıyor’’ ifadelerinde bulundu.
NCCP, Filipin hükümetini karşıt gruplarla görüşerek barış için çalışmaya çağırdı. Konu, Dünya Kiliseler Konseyi’ne (WCC) de taşındı. Kırmızı etiketlemeye karşı çıkan konsey, Filipin hükümeti tarafından işlenen ağır insan hakları ihlallerini kınadı. WCC, kiliseleri adaletsizliklerden etkilenen herkes için dua etmeye çağırdı. (Vatican News)
