Monsenyör Antuan Ilgıt: “Tanrı’nın Işığında Yürümezsek Ebedi Mutsuzluğa Mahkûm Oluruz”
Mesih İsa’nın Beytlehem’de bir yemlikte doğmasının ardından Üç Müneccimin İsa Mesih’e ziyaretinin anıldığı “Epifanya Bayramı” yıkılan İskenderun Katedralinin kiliseye çevrilen salonunda özel bir ayinle kutlandı. Kutsal Ayini, Anadolu Havarisel Vekilliği ve Episkoposluğu Yardımcı Episkoposu Monsenyör Antuan Ilgıt ile Kilise Pederi Dariusz Dogondke birlikte yönetti.
Ayin sırasında, Epifanya’nın; İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olarak dünyaya açıklanması anlamına geldiği, Gök Bilimci Üç Müneccimin, bebek İsa’yı ziyaret ederek ona tapındıkları, saygı gösterdikleri ve hediyelerini sundukları anlatıldı.
Bu özel günde bir vaaz veren Monsenyör Ilgıt, Gök Bilimci Müneccimlerin İsa Mesih’e sundukları hediyelerin anlamını açıklayarak, Altın’ın İsa’nın Krallığını, Buhur’un İsa’nın Tanrılığını, Mür’ün ise İsa Mesih’in insanlığını temsil ettiğini kaydetti.
Mesih İsa’nın Işığı 3000 Yıldır Aramızda
Episkopos Antuan Ilgıt; “Noel’in en büyük özelliği; Mesih İsa’nın bir bebek görünümünde, Tanrılığından hiçbir şey kaybetmeksizin insan olarak aramıza gelmesi ve bütün kırılganlığına rağmen, bizleri de bütün günahlarımıza rağmen, kendini bize teslim etmesi ve her şeye kadir olan Peder Allah’ın mütevazı davranışı ile de hayatlarımıza ışığın dolmasıdır.
Mesih İsa’nın ışığı 3.000 yıl önce de aramızdaydı, Mesih İsa doğduğu zaman da ışık aramızdaydı ve şimdi de aramızda. Kimimiz Tanrı’nın ışığını duyuran sözü duyabiliriz ama evlerimizden çıkmayabiliriz. Günah yaşantısından, karanlık yaşantıdan çıkmayabiliriz. Başkalarını gönderebiliriz.
İyiyi Boğmak İsteyen İnsanlar Hala Varlar
‘Gidin bakın, eğer ki İsa Mesih gerçekten doğduysa ben de gidip secde edeceğim’ diyor Herodes, hatta gerçek amacı secde etmek bile değil, onu öldürmek. Aradan geçen bu iki bin yılda hala bu tür insanlar, bu tür organizasyonlar var. İyi olan bir şey doğduğu zaman, o iyiyi boğmak, öldürmek, hayatlarımızdan çıkarmak amacında olan insanlar var ki biz karanlıklar içerisinde yaşamaya, karanlık işler yapmaya devam edelim diye.
Bir de ikinci insanlar var, Tanrı’nın sözünün kendilerine geldiğine inanıyorlar ama Tanrı’nın sözünü gerçek kalple, açık kalplilikle dinlemiyorlar. O yüzden de hayatları değişmiyor.
Nitekim Yıldız Mesih İsa’yı işaret ettiği zaman Yeruşalem’den kimse kalkıp gitmedi, sadece çobanlar gittiler. Çobanlar o kadar değersizdi ki mahkemede bile şahitlikleri kabul edilmiyordu. İlk onlara gözüktü, onların ardından da müneccimlere gözüktü çünkü müneccimler onu bekliyorlardı ve arıyorlardı.
Tanrı Sözü Bütün Dünyaya Duyurulacak
Işığı görür görmez ışığın peşine gittiler, İsa’ya ulaştılar ve ona hediyeler sundular. Mesih’in Krallığını, Tanrılığını ve İnsanlığını tanıdılar. Müneccimler 3 kişi olarak biliniyor. Yüzyıllar boyunca yapılan sanat eserlerine bakılırsa onlardan 3 kişi olarak bahsediliyor ama İncil’de 3 kişiden bahsedilmiyor.
Tablolarda biri siyah, biri sarı benizli, biri de beyaz benizlidir. Çünkü o zamanlar 3 tane kıta tanınıyordu, Avrupa, Asya ve Afrika. Peki burada bizlere ne demek isteniyor? Tanrı’nın sözü Yahudilere geldi ancak Yahudiler tanımadılar. Bu yüzden Tanrı’nın sözü bütün dünyaya duyurulacak, tanınan, bilinen bütün kıtalara…
Karanlık İçinde Bize Verilen Işığı Tanıyalım
Gelin kalplerimizi Tanrı’ya açalım. Tüm karanlıklar içerisinde bize verilen ışığı tanımak ve o ışığın ışığında yürümeye çalışmak! Ancak böyle mutlu olabiliriz, yoksa ebedi mutsuzluk! Hepimizin hayatı için geçerli bu. Mesih İsa, mutluluğun anahtarı ve bize ışık olarak verildi” şeklinde konuştu.
Kutsal Ayinde ayrıca tüm hastalar için de dualar edildi ve Tanrı’ya yakarmalar gerçekleştirildi. İskenderun’daki Epifanya Ayinin sonunda, cemaat üyelerine, kutsanmış ”buhur” da dağıtıldı.
(SAT-7 Türk/İlyas Edip TERBİYELİ-İskenderun)