Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi’nde 2021 yılının son Pazar ayini 26 Aralık Pazar günü, Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II riyasetinde sunulan Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak) ile gerçekleşti.
Kilisenin din görevlisi Kıdemli Peder Dırtad Uzunyan eli ile sunulan Kutsal Sunu Ayini’nde diyakoslar ve okuyucular Rab’bin sofrasına hizmet ettiler.
Peder Şirvan Mürzyan, Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi Vakfı başkanı Murat Özçelik ve yöneticileri, bazı vakıf başkanları, merhum Başrahip Tatul Anuşyan’ın ailesi ve inanlılar hazır bulunduğu ayinde ilahileri, kilisenin Zıvartnots korosu üyeleri ve Feriköy Vartanants Korosu üyeleri birlikte seslendirdiler.
Kutsal Sunu Ayini’nin sonunda Patrik Kadasetli Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaaz verdi. Türkçe vaazından bazı bölümler şöyle;
”Biz 2022’ye girerken aslında 2021’e, 2020’ye, 2019’a bakıyoruz, geçmiş hayatımıza bakıyoruz ve oralarda biz pek çok “keşke”yi görüyoruz. Ve o keşkenin nedenini hissetmemizi istiyor İsa. Diyor ki; niçin yeteneklerini, Tanrı’nın senin önüne çıkarttığı fırsatları değerlendirmiyorsun? Niçin onları hep saklıyorsun? Çünkü korkuyorsun, tembelsin. O zaman bunlarla uğraşmak zorundasın, bunları çözmek, halletmek zorundasın. Bizim, hayatımızda bu hazineleri kullanmamız lazım. Tanrı’nın bize doğarken verdiği sermaye vardır, hayat sermayesi. Herkese verilir o sermaye ve insandan da o hayatın meyveleri beklenir. Bizim ilk meyvemiz insan olmamızdır elbette. İnsanlığın meyvelerini vermek, insanlığın erdemlerini göstermek, bizim artıracağımız şey bu. Sorun, elbette İsa bunu söylerken ve meyve vermek derken, maalesef pek çoğumuzun aklında maddi meyvelerden söz ediyoruz. Yani bizim işimize mezara kadar yarayacak, mezara kadar bizi güçlü, kuvvetli, başarılı gösterecek meyveleri biz anlıyoruz. Ama öyle değil çünkü bir ölüm gerçeği var bir de yargı gerçeği var.
Ben ruh muyum beden rüyası gören? Yoksa ben beden miyim? ruhum olduğunu düşünüyorum ara sıra. Hangisiyim ben? Buna karar verdiğiniz zaman, işte bütün yaşamınız, bütün yaşam görüşünüz yeni bir biçim kazanır, yeni bir karakter ve yapı kazanır. Neyim, kimim ben? Modern insanın kafası karışıktır bu konuda.
Bizim hayatımızda kendimizi beden olarak görüyor ve ruh dediğimiz şeyin de beyin fonksiyonları olduğuna inanıyorsak başka türlü yaşarız ama bizim ezeli ve ebedi Tanrı’dan bir parça olduğumuzu anladığımızda. Aslında bizim o bozulmayan, değişmeyen, bu dünyada sadece deneyim edinmek, öğrenmek ve büyümek için bu dünyada bir müddet bulunan ve kendisine kılıf olarak bedeni giyinmiş bir varlık olarak düşündüğümüzde, ki Hristiyanlığın bakışı budur. O zaman bambaşka bir dünya görüşümüz olur. O zaman neyi kazanacağız biz? Nedir önemli olan şey? Onun için kendilerini kelebek hisseden kardeşlerime bu gün şunu demek istiyorum; hayatınızda en önemli şey, o kelebeğin sahibinin size ne dediğidir. Nasıl yaşamanız gerektiğidir. Neyin başarı, neyin başarısızlık olduğunu O belirler bu hayatta. O’nun dedikleri. Çünkü O seni ebedi bir yolcu olarak tasarladı. Sadece bir an bu rüyayı görüyorsun, bir an buradasın, bittiğinde diyeceksin ki; gerçekten ben yaşadım mı? Yoksa bir rüya mıydı o? Bizim asıl hakikatımız kelebekliğimizdir. Ne mutlu onu hissedenlere. Onu hissetmek istiyorsanız dualarınızı artırmanız lazım. Çünkü dua ettiğinizde farketmediğiniz kanatlarınız açılmaya başlar arkanızda ve hissedersiniz siz başka birisi olduğunuzu…
Bizim hayatımız nasıl verimli yaşayacağımız, yaşamayacağımız sorusu her zaman problemdir. Onun için biz öğretmenlerimize, filozoflara, akıllı adamlara, psikologlara, yaşam koçlarına gideriz. Hepsi bir şeyler söyler, bize öğütler verir. Hiç birisi de boş değildir ama hayatın mimarı Tanrı’dır ve her Hristiyan Samuel Peygamber’in dediğini demeli; “Rab kulun seni dinliyor, konuş bana” hazırım dinlemeye Seni, Senden dinlemeye hazırım. Bizim tövbe dediğimiz şey nedir biliyor musunuz? İnsanın kulaklarını tıkaması, “Rab yeterince dünyayı dinledim ve dinlediklerim çok yordu, beni saçma sapan bir insana çevirdi, ben Seni dinlemek istiyorum, konuş bana, sözlerini bildir, altından sözlerin hayatımı zenginleştirsin, ışık ol bana, gel. Çünkü bu dünyanın bize başarı diye tanıttığı şeyler başarı değil her zaman.”
Pavlus’un bütün İncil’de, bu dünyanın bütün akıllı insanlarına bir meydan okuması vardır, der ki; ” bu dünyanın aklı, bu dünyanın hikmeti, bu dünyanın bilgeliği Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır. Tanrı’nın akılsızlığı ise bilgeleri delirtecek akıldır.” Onun için Tanrı bu dünyanın bilgelerini utandırmak için, bu dünyanın önemsiz ve küçük şeylerini seçti. Onları çoğalttı, onları büyüttü. Yakında Noel’i kutlayacağız biz, İsa Mesih’i, dünyanın en büyük adamını, en büyük devrimcisini. Bu dünyadaki en büyük devrimi nasıl gerçekleştirdi? Çevresinde kimler vardı? Kaç filozof, üniversite mezunu vardı? Balıkçılarla, vergi toplayıcılarıyla yaptı bu işi. Herkesin önemsemediği fakirlerle, iyileştirdiği hastalarla yaptı. Küçük şeyleri alıp çoğaltmak Tanrı’nın işi. Onun için İsa kendisini takip edenlere dedi ki; “korkma ey küçük sürü korkma, Tanrı’nız krallığı size vermeye razı oldu.” Sevgili kardeşlerim korkmayın 2022 yılı geliyor ama korkmayın çünkü Tanrı krallığı size vermeye razı oldu. O krallığın içinde bilgelik, güç, hakimiyet, sevgi, umut, mucizeler vardır. Onun için biz kolay kolay teslim olmayız hayatın zorluklarına ve güçlüklerine, biz var olmaya devam ederiz. Çünkü biz Efendimiz’in sözünü dinliyoruz. Bize diyor ki ” sana verdiklerimi çoğalt, Babam meyve vermenizle gururlanır, övünür.” Tanrı ağacı da meyve vermemizi istiyor. Hepimizi insanlaştırmak ve Tanrılaştırmak istiyor. Kendisine benzetmek istiyor. O zaman bizim çağrımız bizde olanları çoğaltmak ama bu dünyanın istediği gibi değil Tanrı’nın istediği gibi. Bu dünyanın istediği der ki; çoğalt sende olanı. Tanrı der ki “paylaş…”
Onun için sevgili kardeşlerim, hayatı kimden öğrendiğiniz çok önemli, öğretmeniniz kim sizin çok önemli. Eğer birilerinden öğrenmişsen, bu dünya sana öğretmişse, televizyon sana öğretmişse, o zaman vay geldi senin başına. Çünkü orada sana öğretilen başarı hikayelerinin hiç birini yaşamamış olabilirsin sen. Ama Tanrı’ya göre çok zengin olabilirsin sen. İsa bize diyor ki her şey kaydedilir. İnsanlar unutabilirler ama Tanrı unutamaz.
Bizim ahlak ilkelerimiz olacak, bizim duruşumuz olacak ve biz duruşumuzun dayanağını Tanrı’da ve Tanrı’nın sözlerinde bulacağız, kendi aklımızda, çevremizde öğrendiğimiz ve gördüğümüz insanlarda değil. Bu Hristiyan vicdanıdır, bu Hristiyan vicdanını oluşturamazsak biz günün birinde uyandığımızda ve kendimizi bir ruh olarak gördüğümüzde, bedene fazla yatırım yaptığımızı ama ruhumuza hiç yatırım yapmadığımızı fark edersek çok büyük pişmanlık çekebiliriz. İsa o duruma diyor ki; dış karanlığa atılmak ve orada ağlayış ve diş gıcırtısı olmak. Evet sevgili kardeşlerim 2022 geldi. 2021’in son vaazı size diyor ki; Tanrı ile yoldayken barışın, size ne dediğini duyun ve bir gün onunla karşılaşacak üzere hesabınızı yapın, hesap vereceğinizi bilin, Tanrı’nın sözlerinin ardından koşun. Tanrı’nın sözlerinde büyüyün O en büyük yatırımdır.
Vaazların ardından, okuyucu Garen Hovsepyan sunakta diz çöktü ve Patrik Kadasetli Sahak II eli ile kutsanarak “uraragir tıbir” (kıdemli okuyucu) unvanını aldı. Sonrasında merhum Başrahip Tatul Anuşyan ve Gedikpaşa Kilisesi için hizmet etmiş tüm merhum din adamları ve yöneticiler için Ayin-i Ruhani (Hokehankisd) duaları okundu. Daha sonra Patrik Hazretleri Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi’nin geleneksel yıllık Sevgi Sofrası’nı (madağ) kutsadı.
Bu kutsamanın ardından, Patrik Hazretleri’nin takdisi ile tören son buldu.
Aynı gün Hatay, Samandağ, Vakıfköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nde de Peder Avedis Tabaşyan eli ile sunulan Surp Badarak’ın ardından merhum Başrahip Tatul Anuşyan için özel Ayin-i Ruhani (Hokehankisd) duaları okundu ve Anuşyan vefatının 40. günü sebebi ile anıldı.
