Bangladeş’in başkenti Dakka’nın Armanitola bölgesindeki tarihi Surp Harutyun Ermeni Apostolik Kilisesi cemaatsiz kaldı. On yıllar boyunca kiliseye bakan tek Ermeni Mikayel Hovsep Martirosyan (Michael Joseph Martin) koronavirus salgının zirve yaptığı geçtiğimiz Nisan ayında, yaşı ve hastalığı nedeniyle çocuklarının yanına taşındığı Kanada’da hayatını kaybetti.
Ölüm haberini duyuran ailesi, Dakka’da hiç Ermeni kalmadığından Kilise’nin rahipsiz ve cemaatsiz kaldığını ve Mikayel Hovsep Martirosyan’ın, son yıllarda Dakka’da yaşayıp kilisenin bakımını üstlenen tek Ermeni olduğunu açıkladı.
1930 yılında dünyaya gelen Mikayel Hovsep Martirosyan, 1942’de Dakka’ya taşınmış ve 1980 yılından beri, Surp Harutyun Kilisesi’nin ve bitişiğindeki Ermeni mezarlığının bakımını üstlenmişti. Martirosyan, Ermeni Kilisesi’ne sunduğu hizmet için Dünya Ermenileri Katolikosu tarafından madalya ile ödüllendirilmişti.
Dakka’daki Surp Harutyun Kilisesi, 1781 yılında, Armanitola’daki Ermeni mahallesinde, Ermeni mezarlığının yanında bulunan eski ahşap şapelin yerinde inşa edildi. 17-18. yüzyıllarda Dakka’ya gelen Ermeniler, genellikle ticaretle uğraşıyordu. Başarılı ticari faaliyetlerinin sayesinde ülkenin ekonomisine büyük katkıda bulundukları için yerel iktidar, Ermenilerin serbestçe kendi dinlerine hizmet etmesine izin verdi, yerel cemaat da Surp Harutyun Kilisesi’nin inşasına bağışlarıyla önayak oldu.
1800’lerin başlarında, Dakka’da 126 Ermeni, Armanitola semtinde yaşıyordu. Ancak ekonominin gidişatı kötüleşince, bu topluluk hızla azalmaya başladı. 1980’lerde, Ermenilerin Dakka’yı topluca terk etmesi ile de, Surp Harutyun Kilisesi bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttu.
1986’ya gelindiğinde, Dakka’da kalan sayılı Ermenilerden Mikayel Hovsep Martirosyan ve eşi Veronica kilisenin koruyucusu oldular. Veronica Martirosyan 2005 yılında hayatını kaybetti. Geçtiğimiz yıl, yıllarca kiliseyi koruyan ve tamiratlarıyla uğraşan Mikayel Hovsep Martieosyan, sağlık sorunları sebebi ile Kanada’ya göç etmek zorunda kaldı. Yıllarca emek verdiği kilisenin sahipsiz kalmaması için çözüm üretmeye çalışan hayırsever, kiliseyi, 2010 yılında Dakka’ya yaptığı bir iş ziyaretinde tanıştığı, Los Angeles’lı iş adamı, Armen Arslanian’a emanet etmeye karar verdi. Armen Arslanian, başta bu konuda yeterli olmadığını düşünse de, Mikayel Martirosyan onu, bunun Tanrı’nın isteği olduğuna inandırmayı başardı. İnançlı bir kişi olan Arslanian, kiliseye sahip çıkma görevini üstlendi ve sadakatinden emin olduğu bir Hintli aileyi kiliseye yerleştirerek, mabedin bakımının sağlanmasını garantiledi. Böylece Martirosyan’In çabası ve Armen Arslanian’n inançlı kişiliği sayesinde, güvenilir ellere teslim edilen, Dakka’daki Ermeni Kilisesi’nin geleceği de koruma altına alınmış oldu. (Paros)
