Ermeni Kilisesi, İman Atası Surp Krikor Lusavoriç’in, İsa Mesih’e olan İmanı uğruna Derin Kuyu‘ya (Khor Virab’a) atılışını ve çektiği acıları andı. Geliş Haftası’nı (Kalıstyan Giragi’yi) kutladı. Kadasetli Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaaz verdi.
Galata Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde 18 Mart Perşembe günü, Peder Zakar Koparyan’ın eli ile Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak) gerçekleşti. Ayin sonunda tüm Rab’de uyuyanlar için Ayin-i Ruhani (Hokehankist) duaları okundu.
Türkiye Ermenileri Kadaserli Patriği Sahak II riyasetinde Kumkapı Merkez Meryem Ana (Surp Asdvadzadzin) Kilisesi’nde, Gündoğumu (Arevakal) duaları gerçekleşti. Ayin sonunda Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi. Tören Patrikliğin Facebook sayfasından canlı yayınlandı.
Ermeni Kiliselerinde, 20 Mart Cumartesi günü, İman Atası Aziz (Surp) Krikor Lusavoriç’in, Rab İsa Mesih’e olan İmanı uğruna Derin Kuyu’ya (Khor Virab’a) atılışı ve çektiği eziyetler anıldı.
Perşembe günü gerçekleşen Kutsal Sunu Ayini, 21 Mart Pazar günü, Patrikliğin Facebook sayfasından yayınlandı. Ardından canlı yayında Kadasetli Patrik Sahak II, “Kalıstyan Giragi” (Geliş Haftası) dolayısı ile, Ermenice ve Türkçe vaazlar verdi.
Ermenice vaazına başlarken (Matta 23:1-15)‘i okuyarak yorumladı.
“Esenliği Olmayan Bir Yürek, Tanrı İle Karşılaşamaz”
Türkçe vaazında ise (Koloseliler 3:1-4 ve 12-17) okuyarak yorumladı. Türkçe vaazından bazı başlıklar şöyle;
”Geliş haftası bu, hazırlandık, orucumuzla, perhizimizle, dualarımızla, tövbemizle, ayinlerimizle hazırlandık. Neye hazırlandık, Mesih’i karşılamaya. Mesih hayatımıza gelmeli.
Hristiyan hayatında Mesih’in gelişini bekleyen insandır. Sadece imanımızın bir parçası değildir Mesih’in gelişi. O, kutsal ruhun içimize koyduğu özlemdir.
Mesih’i karşılamanın birinci yolu, hazır olmanın birinci yolu, bir düşünce, mantalite değişikliğidir öncelikle. Öncelikle insanın, bedenden önce bir ruh olduğunu bilmesi ve kendisinin yeryüzüne değil, gökyüzüne ait olduğunu bilmesi gerekir.
İmanlının, Mesih’in gelişine hazır olması, onun gözlerinin göğe dikilmesi ile çok ilgilidir. ‘Başınızı göklere kaldırın, kurtuluşunuz çok yakındır’ diyor İsa. O zaman, bir şekilde başımızı göklere kaldırmamız, Tanrı’nın, bulutların, yıldızların ötesinden geleceği anlamına gelmiyor. Tanrı her yerdedir elbette. Ama gözümüzü göğe kaldırmamız, bizim umudumuzun bu dünyada değil, bu dünyanın ötesinde olduğunun bilincidir. Onun için İsa Mesih, öğrettiği duada dedi ki ‘Ey göklerde olan babamız‘.
Esenliği olmayan bir yürek, Tanrı ile karşılaşamaz, Tanrı’yı bulamaz. Panik içinde olan, korkan bir yürek, başkalarıyla ve Tanrı ile kavgalı olan bir yürek, Tanrı’yı bulamaz.
Bizim, Tanrı’yı karşılayacak bir yüreğe sahip olmamız için, önce sakin, huzurlu, esenlikli olmamız lazım. Ama bu sorunlar kaşısında da, soğuklanlılığını yerleştiren bir esenlik olmalı. Bu da şu demektir, bizde esenlik, alışkanlık haline gelmeli.
Öfkelenme, sakin bekle, Tanrı’nın zamanını bekle, sabırla bekle, affet, hoş gör, ver. Bunun mükafatı Tanrı’yı karşılamak olacaktır. Tanrı gelecek sana, küçük mükafat değil. Benzer şeyler, benzer şeyleri çeker. Mesih gibi olmak istiyorsan, Mesih gibi olmalısın.
Tanrı insanı yarattığında, kendine bağımlı yarattı, çünkü onun içine nefesini üfledi ve böylece biz farklı bir varlığa dönüştük. Biz sadece yaratık değiliz, aynı zamanda Yaradanı mükemmel şekilde içinde barındıran ve O’nunla ilişkiye geçebilen varlıklar olarak yaratıldık. Dolayısı ile Tanrı bizim içimizde durur. Tanrı’nın nefesi içimizdedir.
Tanrı içimizde olmak istiyor ama hoşnut kalmak istiyor. İçindeki Tanrı’yı rahatsız edersen, minnettarsızlığınla, şikayetlerinle, kötümserliğinle, karamsarlığınla, dikkat et canın senden çıkmasın.
Tanrı somut olan her şeylerin en somutudur. Ama biz aklımızın soyutlamalarıyla, başka şeylerde arıyoruz.
Rab hepimizi bereketlesin, ruhuyla doldursun. Amen.”