Patrikliğin Facebook sayfasından da canlı olarak yayınlanan, Feriköy Surp Vartanants Kilisesi’ndeki Kutsal Sunu Ayini (Surp Badarak), 03 Ekim Pazar günü, Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II riyaset etti ve vaaz verdi.
Kilise bahçesinde Feriköy Surp Vartanants Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Manuk Öğer ve yöneticiler tarafından karşılanan Patrik Hazretleri, yöneticilerle kısa sohbetin ardından Kilise’ye girdi.
Peder Şirvan Mürzyan’ın eli ile sunulan Kutsal Sunu’ya Diyakoslar Setrak Davuthan, Sayat Çınaryan, Armenak Kazancıyan ve okuyucular Rab’bin sofrasına hizmet ettiler. İlahileri, şefleri Adruşan Hallaçyan yönetiminde Vartanants Korosu üyeleri seslendirdi. Kilise vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Manuk Öğer ve bazı yöneticilerin yanı sıra kalabalık inanlı topluluğunun hazır bulunduğu ayinde, Rab’in Duası’na geçmeden Patrik Sahak II, Ermenice ve Türkçe vaaz verdi.
Patrik Kadasetli Sahak II’nin Türkçe vaazından bazı başlıklar şöyle:
”İnsanın ömrü, 10 bin yıllık tarihi hep bu sorgulamakla geçmiş; hangi yetkiyle bu emirleri veriyorsun. Yetki nedir? Doğrunun ve yanlışın yetkisi? Şimdi ben sizin Patriğiniz olarak konuşuyorum bu Kilisede, bir şeyler söylüyorum size, yetkim nereden geliyor benim. Özellikle bu yetki konusu söz konusu olduğunda insanlar fark etmişler ki insani yetkiye güvenilmez.
Yetki şöyledir sevgili kardeşlerim ; Tanrı bu dünyayı kendi yasaları üstüne kurdu. Her şey değişir o yasalar değişmez. Biz bilim dediğimiz şekilde bu yasaları buluruz. Bu, cansız, canlı, bitkisel, hayvansal, insani alemleri, atomdan galaksilere kadar bütün evreni yöneten yasalardır, hakikatler. Bizim de varlığımızda bu hakikatler vardır. Toplumun da varlığında hakikatler vardır. Biz bu hakikatleri konuştuğumuz zaman yetkimizi Tanrı’dan alırız.
Öyleyse Hakikatin kendisi otoritedir. Hakikat söylenir ve insanların kulaklarına eriştiklerinde, insanlar eski bir şeyi hatırlıyormuş gibi birdenbire gözleri parlar “evet” der “bu doğru”. Mesih’in arkasından niye gidiyorlardı? Mabed’de oranın din adamları yakalatmak istediler ve bekçileri gönderdiler, dediler ki ; gidin şu vaaz eden İsa’yı yakalayıp getirin bize. Bekçiler gittiler, kalabalık vardı İsa da konuşuyordu, onlar da karıştılar dinleyenlere, bir müddet dinlediler yakalamadan önce, sonra geri döndüler. Dediler; niye getirmediniz? Bekçiler dedi; biz böyle konuşan adam duymadık hayatımızda. Şimdi, İsa’nın sözündeki yetki ve otorite, doğru Allah’ın oğlu diyoruz biz, başkası küfür olarak söylüyor o sözü. Birileri hiç inanmıyor bu şeylere. Peki İsa’nın sözündeki otorite, İsa’daki yetki nerden geliyor? İster inansın ister inanmasın birisi, Hakikate sözcü olmasından geliyor. Bir kişi Hakikate sözcü ise, yetkisini Hakikatten, Hak’tan alır, yani Tanrı’dan alır. Ve insanlığın başarısı, bireysel veya toplumsal, bizim Hakikate yaklaşmamız ve onu kabul etmemiz oranındadır. İstediğiniz kadar siz en doğru dini alın, en doğru dinin takipçisi olun ama onun içindeki hakikatleri yaşamazsanız o zaman size hiç bir faydası olmaz. Biz Hakikate yaklaştıkça, Hakikat bize yaklaştıkça aydınlanmaya başlarız. Yolumuzu görürüz ve Hakikat böyledir. Onun için İsa dedi ; ” Yer ve gök geçecek ama benim sözlerim geçmeyecek.”
Sevgili kardeşlerim, biz hakikatler ve yalanlar dünyasında yaşıyoruz. Maalesef Hakikat bize o kadar çabuk gelmiyor. Ve bizim yalanı seven, yalanlara alışmış kulaklarımız var. Biz onları daha çok seviyoruz. Onların içinde bizim Hakikati bulmamız zorlaşıyor.
Onun için dinimizde en büyük erdemler tövbe ile başlar. Tövbe etmeyen insan Hristiyanlığa giriş elde edemez. Tövbe, ben yanlış yaptım, bende yanlış yapmaya hazır birisi var hep, ben yanlış yapan ana, baba, atalar, Adem’den gelen bir yanlışla doğmuşum, hamurumda var benim yanlış tövbe ediyorum. Doğru adam olmak istiyorum. Onun için Hakikatin Işığı lazım bana. Ve o Hakikatin ışığı İncil’den geliyor, o Hakikatin ışığı Hakikati dile getiren her sözden geliyor.
Hakikat nedir? Hakikat çok basit, bunu benim söylememe gerek yok Patrik olarak, siz biliyorsunuz, evlerinizde, salınlarınızda konuşuyorsunuz, gazetelerinizde yazıyoruz biz, Hakikat şu; biz Hristiyanız ve Hristiyanlıkta en önemli şey paylaşmaktır. Çünkü diyoruz, Tanrı sevgidir. Paylaşma olmadan sevgi olmaz. Ve biz bir Kiliseyiz bir bedeniz. Ermeniyiz ve Hristiyanız. Bu gerçeklik bizde olanları paylaşmayı bize zorunlu kılar.
Eğer kardeşin ihtiyaç halindeyse diyor İncil, ve sen ona dersen ki ; tamam ben senin için dua edeceğim esenlikle git, sen diyor iki yüzlü olmuyor musun? O zaman sevgili kardeşler, vakıf yöneticilerinin bir birine yardım etmesi, senin paranın sağ cebinden sol cebine koyulması gibidir. Bu hakikattir. Bu hakikate göre yaşarsanız bu toplum yücelir. İncilde yazdığı gibi “iki gömleği olan birini olmayana versin” diyor. Eğer biz bunu Kilisede yaşayamayacaksak nerede yaşayacağız. Eğer bu Hakikatin ışığı bizi aydınlatmayacaksa önce, nerede kimi aydınlatacak? O zaman bizim yöneticilerimizden beklentimiz, İncil’in Hakikatine uygun davransınlar.
Biz Hakikatin çocukları olmak istiyoruz çünkü efendimiz İsa Mesih dedi; “siz Hakikati bileceksiniz ve Hakikat sizi Özgür kılacak.”
Evet sevgili kardeşlerim, Hakikate kulağınızı kabartın, Hakikat sizinle olsun, Hakikat sizi korusun. Amen”
Vaazın ardından Rab’bin Duası okundu ve Komünyon (Kutsal Ekmek) dağıtımına geçildi. Tören sonunda tüm Rab’de uyuyanlar için “Hokehankisd” (Ayin-i Ruhani) duaları okundu.
Törenin ardından, Surp Vartanants Kilisesi Sosyal Yardım Merkezi açılışı Patrik Hazretleri’nin duaları ve kurdeleyi kesmesi ile gerçekleşti. Burada incelemelerde bulunup yöneticilerden bilgiler alan Patrik Kadasetli Sahak II bu yardım merkezinin tüm yardıma muhtaçlara, ihtiyaç sahiplerine iyilik ve ümit kaynağı olmasını dilerken, Patrikhane ve Patriklik Sosyal Yardım Komisyonu ile işbirliği içinde yaptıkları çalışmalardan dolayı yöneticileri kutladı.
