İki yıl önce olduğu gibi bu yıl da Ortodoks ve Katolik cemaatince ayrı zamanlarda kutlanacak olan Paskalya Bayramı öncesi başlayan ‘Büyük Oruç Devresi’ nin başlangıç günü olarak kabul edilen Kül Çarşambası ayini, İskenderun Katolik Kilisesinde, Anadolu Havarisel Vekili ve Episkoposu Monsenyör Paolo Bizzeti yönetiminde gerçekleştirildi. Bizzeti, imanlıların başlarına haç şeklinde kül dökerek onları kutsadı.
Ayin esnasında Episkopos Monsenyör Paolo Bizzeti’nin verdiği vaazda imanlıların başına kül serpmenin anlamına değindi. Monsenyör Bizzeti; “İmanlıların başına kül serpmenin iki anlamı vardır. Birincisi, eski ahitte kül ya da toz Tanrı’nın insanı yaratmasını ve aynı zamanda insan vücudunun bozulmasını hatırlatır. Bu törenin amacı insanın içini gururun kaplamamasını ve alçakgönüllü olmasına yardımcı olmaktır. İnsanlar, özellikle zenginler ve güçlüler ki hepimiz dünyadaki aç ve gerekli şeyleri olmayan bir milyar insana karşı bu durumdayız, lüks yaşamanın, güçlü ve kültürlü olmanın zayıf ve küçük bir insan olduğunu unutarak övünüyorlar. Bu tören bilgili ve gerçekçi insanlar olmamıza yardımcı olur.
Papa Françesko’nun hatırlattığı gibi ‘…Kefenin cepleri yok, ölürken de hiç bir şey götürmeyeceksin. Tanrı’nın önünde tüm dünya bir ‘çiğ damlası’ gibidir. Bu nedenle doğru bir ‘Tanrı korkusuna’ sahip olmak iyidir. Ve yalnız Tanrı ebedidir. İnsan soyu ota ve çiçeğe benzer ki solar ve kurur…’
Külün ikinci anlamı da Yeni Ahit’ten gelir. İnsanın kaderi, topraktan geldiği ve toprağa dönmesidir, cezadan korkmasını, insanın Mesih İsa’yı kabul etmesini hazırlar. Her ne kadar bu yeterli değilse de… Çünkü insanın gerçek anlamda tövbe etmesi gerekir. Bu nedenle rahip başımıza kül serperken şöyle der; ‘Tövbe edin ve İncil’e inanın’ yani iyi habere inanın. Bu iyi haberde Baba Allah yalnız bizi sevmek ister ve bize karşı ceza olayını bir silah olarak kullanmaz. O halde Hristiyan kişinin kül içinde oturması gerekmez. Çünkü Tanrı onun hoş görmesine karşı merhametli olup ve cezalandırmayı bıraktı. Bu nedenle Aziz Pavlus kuvvetli bir şekilde bize şunu hatırlatır; ‘Tanrı ile Barışın!’ Tanrı, bizim dostumuz ve müttefikimiz olduğuna karar verdi ve bizimle barıştı. Onun affını kabul etmesi ve kucaklaması ve onun alçak gönüllülüğüne göre bunu kabul etmek bize düşer.
Kül töreni bizim Tanrı’ya güvenmemizi sağlamak ister çünkü biz zaten kurtulduk ve o bizi sonsuza kadar sevdi. O bizim günahlarımız yüzünden mutsuz olduğumuzu, içimizde ve etrafımızda her şeyi mahvettiğimizi bilir. O, dehşet içerisinde olduğumuzu ve kötülüğün yenilmez olduğuna inandığımızı ve ölümün herkesi ve her şeyi yuttuğuna inandığımızı bilir. Ama tersine İsa, Hayatın Prensi ve huzurudur ve hiçbir şey ve hiç kimse onu yenemez” şeklinde konuştu.
Gerçekleştirilen ayinle İskenderunlu Katolikler Paskalya Bayramı’na kadar 40 gün sürecek oruca başladı. Kilise cemaati, Kül Çarşambası’nda ve Kutsal Cuma olarak adlandırılan Mesih İsa’nın çarmıha gerildiği gün mutlaka oruç tutarlar. Diğer günlerde oruç tutmak ise cemaatin inisiyatifindedir! 40 günlük oruç, İsa Mesih’in hizmete başlamadan önce çölde dua ve oruçla geçirdiği 40 günü hatırlamak için tutulur. (SAT-7 Türk/ İlyas Edip TERBİYELİ-İskenderun)
