Dine hakaret suçlaması nedeniyle yedi yıl ölüm hücresinde tutuklu kalan Katolik kadın ve kısmi felçli eşi, ölümle yüzleşmekten Avrupa’ya sığınmaya kadar olan yolculuklarına dair detayları paylaştı.
Shafqat Emmanuel, Alliance Defending Freedom (ADF) organizasyonuna verdiği röportajda, kendisinin ve eşi Shagufta Kausar’ın iki ay önce beraat etmesine rağmen ölüm tehditleri nedeniyle ülkeden ayrılmaya karar verdiklerini söyledi. Çiftin oğlu Zahmat Akhtar, ‘‘Polisin babamı dövdüğünü gördüm. Belden aşağısı felçli, bu yüzden bacaklarındaki ağrı hissetmedi, ancak yüzüne ve sırtına da darbe aldı. Babamı inancına küfür etmeye zorladılar’’ dedi.
Katolik çift, Maulvi Mohammed Hussain adlı dini lider tarafından dine hakaret etmekle suçlandı. İftira nedeniyle işkence gören Emmanuel, polis tarafından darp edildi ve tehditlere maruz kaldı. Yaşananlara çocuğunun da şahit olduğunu söyleyen Emmanuel, ‘‘Çocuğumun olaylara şahit olması beni çok üzdü. Tutuklandığım sırada çok sayıda polis memuru vardı. Beni yere atarak darp ettiler. Yaşananlar ailem için her şeyin sonu gibiydi’’ dedi.
Hristiyan çift, 2014 yılında mahkeme tarafından ölüme mahkûm edildi. Çift geçtiğimiz Haziran ayında beraat etmesine rağmen aşırılık yanlılarının ölüm tehditlerine maruz kaldı. Pakistan’da Hristiyanlar dine hakaret suçlamasıyla şiddete ve ölüme maruz kalıyor. ADF International’dan Tehmina Arora, ‘‘Çiftin serbest bırakılması ve güvenli bir yerde olması nedeniyle mutluyuz. Maalesef böyle üzücü olaylara şahit olmaya devam ediyoruz. İnanç özgürlüğü hakkı Pakistan anayasası tarafından korunurken, Hristiyanlar şiddetli zulüm ve temel haklarından mahrum bırakılmakla yüzleşiyor’’ dedi.
Pakistan Ceza Kanunu’nun 295 ve 298. maddelerinde yer alan küfür yasası, genellikle Hristiyanlara yönelik intikam için kullanılıyor. Çiftin yaşadıklarını belgeselde paylaşan yönetmen Emma Webb, ‘‘Hristiyanlara yönelik zulüm gerçekleşmeye devam ediyor. Shagufta ve Shafqat’ın yaşadıkları sadece üzücü ve mucizevî değil. Aynı zamanda Batılı uluslara bir uyarı görevi görüyor. Toplumumuz, Shagufta ve Shafqat’ın kararlılığını ve cesaretini gösteremeyerek, kültürümüzü tehlikeli bir yola sokuyor. Birçok yoldan, sorunun gerçeklerine cevap vermek yerine sansürü içselleştirdik. Çiftin yaşadıkları dünyaya hem ışık hem de uyarı görevi görüyor’’ dedi. (CT)
