The Smithsonian Channel kanalındaki ‘’Sırlar’’ adlı belgesel programının ilk bölümünde uzun yıllar sonra Babil Kulesi’nin varlığını kanıtlayan bir kaynağın ortaya çıktığı yayınlandı.
Kutsal Kitap uzmanları uzun zamandır Eski Ahit’in Yaratılış kitabında bahsi geçen Babil Kulesi’nin varlığı üzerinde tartışıyordu.
Londra Üniversitesi’nde Babil dili ve tarihi profesörü olan Andrew George, Norveçli bir iş adamı olan Martin Sheen’in özel koleksiyonunda yer alan M.Ö. 600’e ait olduğu tahmin edilen taş tableti katıldığı televizyon programında gösterdi.
Daha önce bulunamayan en net görüntünün içerdiği taş tablette, Yaratılış 11:3-9’da geçen ayetlerin yer aldığı belirtiliyor. “Birbirlerine, ‘Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim’ dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. Sonra, ‘Kendimize bir kent kuralım’ dediler, ‘Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.” Daha sonraki ayetlerde ise şöyle yazıyor; “RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi. Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar. Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.” Sonuç olarak Babil Kulesi’nin yapımı Tanrı tarafından durdurulmuş oldu.
Martin Sheen’ın özel koleksiyonunun yayınladığı sitede; Babil kulesinin inşaatının M.Ö. 1792-1750 Hammurabi yönetiminde başladığı, düzenleme ve genişletme çalışmaları Kralı Nebukadnessar’ın yönetiminde sürmüş ve M.Ö. 605-562 II. Nebukadnessar döneminde sona erdiği şeklinde geçiyor.
Sheen, tabletin üzerinde ilk kez Kral Nebukadnessar’ı tasvir eden bir görüntünün ve imzasının olduğunu, ayrıca inşaat planlarının ve imar sürecinin raporlarının da yer aldığını söylüyor. Hatta bazı bilim adamlarının Babil kulesi olarak zannettiği Borsippa’daki E-ur-imin-anki Zigguratı’nın restorasyonundan da bahsedildiğini ve tablette geçen bu bilgiler sayesinde Babil Kulesi hakkındaki ikilemlerin ve şüphelerin tamamen ortadan kalkmış olduğunu vurguladı.
Kelime anlamı olarak “yükselmiş yere kurulan” anlamına gelen ve bir tapınak çeşidi olan Ziggurat, Mezopotamya Vadisi’nde ve İran’da örneklerini sergilemektedir. En eski Ziggurat örnekleri M.Ö 4000’li yıllara aittir. En sonuncusunun ise M.Ö. 6. yüzyılda yapıldığı iddia edilmektedir. Piramitlerle karakter olarak birbirine benzeyen, fakat bazı yapısal farklılıklarıyla birbirinden ayrılan Zigguratlar’ın, piramitlerin aksine üstü düz bir yapıya sahiptir.(Olga Daşcinscaia)
