Çinli Katolikler, bu hafta Kardinal Joseph Zen’in Hong Kong’da tutuklanmasını kınayarak, yaşananların yıldırma eylemi ve kötüleşen koşulların bir işareti olduğunu belirtti. Çinli bir Katolik olan Peter, ‘‘Bu, insanları korku içinde tutmanın bir yolu’’ dedi.
Güvenlik nedeniyle ismi değiştirilen Peter, John Lee’nin 8 Mayıs’ta Hong Kong’un yeni lideri olarak seçilmesini 90 yaşındaki Katolik kardinalin ve diğer demokrasi yanlılarının tutuklanmasının ardındaki temel neden olarak gördüğünü söyledi. Eurasia Group’a göre, Katolik olan Lee, daha önce Hong Kong’un güvenlik şefi olarak görev yaptı ve demokrasi yanlısı protestoların baskı altına alınmasında önemli bir rol oynadı. 2017’den beri bu görevi yürüten Katolik Carrie Lam’ın yerini alacak olan Lee, beş yıllık görevine resmen 1 Temmuz’da başlayacak. Peter, “Bu durum, gelecekte Hong Kong’un daha az özgür ve daha kontrol altında bir bölge olacağını gösteriyor. Bu süreçte Hong Kong’daki Katolik Kilisesi yakından takip edilecektir” dedi. Diğer Çinli Katolikler, Zen’in tutuklanmasından dolayı hissettikleri korku ve üzüntüyü dile getirdiler.
Başka bir Çinli Katolik ise, “Kardinal Zen, gerçeğin sesi olarak bilinmektedir” dedi. Kardinal, Hong Kong’daki Katoliklerin yaşadığı zulmü korkmadan paylaşan biri olarak tanınıyor.
Zen, 1932’de Çin Komünist Partisi yıllarında Şanghay’da Katolik bir ailede dünyaya geldi. 16 yaşındayken, 1949’daki Çin Komünist Devrimi’nden bir yıl önce Hong Kong’a gitmek üzere Şanghay’dan ayrıldı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından, yabancılara yönelik baskılara boyun eğmeyen birçok Katolik tutuklandı. Çin, 1951’de Vatikan ile diplomatik bağlarını kopardı.
Zen, 1961’de Salezyen rahibi olarak atandı ve 1989-1996 yılları arasında seminerlerde felsefe ve teoloji alanlarında dersler verdi. Papa II. Jean Paul, 1996’da Zen’i Hong Kong’un yardımcı episkoposu olarak atadı. 2002’de episkoposluk görevine atanan Zen, 2009’da emekli olana dek hizmetini sürdürdü. Emeritus episkopos olarak Zen, Hong Kong’da demokrasinin ve sivil özgürlüklerin güçlü bir destekçisi olarak ve Vatikan’ın 2018’de Çinli yetkililerle imzaladığı geçici anlaşmanın şiddetli bir eleştirmeni olarak adını duyurdu. Pekin’in, Haziran 2020’de Hong Kong’a ulusal güvenlik yasasını uygulamasının ardından konuşan Zen, “Yeni yasanın hükümleri uyarınca tutuklanan Katolikler, sadece Kilisenin sosyal öğretisini uygulamaya çalışıyordu. Şu anda demokrasi, özgürlük ve insan hakları, insan onuru demektir” dedi.
Kardinal, tutuklandığı haberinden saatler sonra 11 Mayıs’ta kefaletle serbest bırakıldı. Georgetown Asya Hukuku Merkezi’nde çalışan Hong Konglu Katolik araştırmacı Eric Yan-ho Lai, Kardinal Zen’in tutuklanmasının Çin Komünist Devrimi’nden sonra Katolik din adamlarına yapılan zulmü hatırlattığını söyleyerek, “Zen’in tutuklanması, 1950’lerde Komünist Parti tarafından yakalan Kardinal Kung Pin-mei’nin tutuklanmasını anımsatıyor” dedi.
Papa XII. Pius, 1951’de Evangelii praecones ansikalinde Çin’deki Katoliklerin çektiği ıstırabı anlatarak, “İmanlıların ve rahibelerin, müjdecilerin, yerli rahiplerin ve hatta episkoposların birçoğunun evlerinden sürüldüğünü, mülklerinin yağmalandığını, tutuklandığını ve hapishanelere veya toplama kamplarına götürüldüğünü öğrendik. İnançlarına bağlı kalan imanlılar, acımasızca ölüme terk edildi. Sevgili çocuklarımızın çektiği sıkıntıları, acıları ve ölümlerini düşündüğümüzde yüreğimiz kederle dolmaktadır” ifadelerinde bulundu.
Zen’in tutuklandığı sırada kilisede dua eden bir kişi, Katoliklerin gelecekte Hong Kong’da din özgürlüğünün engellenebileceğinden endişelendiğini söyledi. İtalyan müjdeci Franco Mella ise, “Kardinal Zen’in tutuklanması Hong Kong, Çin ve dünyadaki tüm kilise için bir darbedir” dedi. (CNA)
