26 Nisan 2024 Cuma

Türkiye Ermenileri Ermenileri Kadasetli Patriği Sahak II., 1. Dünya Savaşı’nda Hayatını Kaybeden Osmanlı Ermenileri İçin Yapılan Ayine Riyaset Etti

Türkiye Ermenileri Ermenileri Kadasetli Patriği Sahak II. nin 24 Nisan Vaazı
Daha önce Patriklik facebook sayfasında yapılan duyuru doğrultusunda, 24 Nisan Cuma günü, 1. Dünya savaşı günlerinde hayatını kaybeden Aziz Şehitler için Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’nde gerçekleştirilen Kutsal Sunu ayini, bant yayın ile yayınlandı.

Kadasetli Patrik Sahak II riyasetindeki ayinde, Kutsal sunuyu Üst Rahip Yeğişe Uçkunyan gerçekleştirdi. Yardımcılıklarını, peder Şahen Uhanyan, peder Nerses Ayvazyan yaptılar. Baş Rahip Tatul Anuşyan ve Rahip Şınork Donikyan’ın da hazır bulundukları törende, ilahileri kıdemli okuyucu Artür Bağdasaryan’ın orgu eşliğinde, peder Şirvan Mürzyan, peder Natan Arapyan, kıdemli okuyucu Hovsep Kuyumcuyan ve kıdemli okuyucu Artür Bağdasaryan seslendirdi. Bu yayının ardından canlı yayınla Türkiye Ermenileri Kadasetli Patriği Sahak II. 24 Nisan sebebi ile özel bir vaaz verdi.

Kadasetli Patrik Sahak II, vaazında, “Bugün biz, 1. Dünya savaşıyla beraber, tüm dünyada büyük yıkımlara yol açan bir trajediyi idrak ediyoruz. Elbette bu savaş dönemi, daha ziyade olumsuz yönleriyle öne çıkan bir dönüm noktası olmuştur. Öyle bir dönüm noktası ki halkların barış içinde birlikte yaşam alışkanlığına büyük zarar vermiştir. Bu dönüm noktasında yüzyıllar boyunca dökülen alın terinin ürünleri ya yok olmuş ya da sonsuza dek kaybolmuştur. Bu dönüm noktasında, bütün dünyaya dağılan evlatlarımız sebebiyle, diaspora denilen bir gerçek oluşmuştur. Bu talihsiz uygulama; manastırların ıssızlaşmasına, kiliselerin imanlılardan boşalmasına, okulların öğretmenlerinden ve öğrencilerinden mahrum kalmasına ve genel olarak tüm yaşam alanlarının nüfusunu kaybetmesine sebep oldu. Aileler, ebeveynlerini ya da evlatlarını kaybetme acısıyla yas tuttular” sözleri yer aldı.

“Bugün 1. Dünya Savaşı günlerinde hayatını kaybeden ruhban ve sivil halkımızın tüm evlatlarını anıyor ve artık azizler olarak sınıflandırıldıkları için onların şefaatini, hayır dualarını diliyoruz. Bugün sayısız şehitlerin çiçeklerle taçlandırılmış anısını yücelttiğimiz kutlama günüdür. Kutsal Kilise derin bilgeliği ile sayısız şehitlerin anısını onurlandırmaya karar verdi ve onları yeni bir yasayla aziz ilan ederek çektikleri cefaları göklerin parlak mavisiyle meshetti” diye belirten Patrik Sahak II, “Dua ediyoruz ki cehennemlerden geçmiş olan bu azizlerimiz, bu salgın günlerinde kendi şahsi cehennemlerinden geçen bizler için, göklerde Tanrı huzurunda lütuf dilesinler. Onlar inancımıza göre ‘sona kadar’ dayandılar ve göksel solmaz taçlara nail oldular. Kutsal Kilise, bize bir gerçeği hatırlatıyor. Sonsuz adaleti hesaba katmadan, dünyevi yargılarımız anlamsız kalmaktadır” dedi.

“Biz diri bir halkız, yürüyecek yolarımız, erişecek mavi bir ufkumuz ve inşa edeceğimiz aydınlık bir geleceğimiz var.”

Patrik Sahak II, sözlerine şu şekilde devam etti: “İnsanlar ve toplumların yazgısı ile ilgili son söz hakkı, hatalar yapabilen beşerî yargıya değil, Tanrı’ya aittir. İşte, olayları bu Tanrısal bakış açısıyla değerlendiren Kutsal Apostolik Kilisemiz yüzyıllık bir yası, azizlerin kutlandığı bir bayrama çevirdi. Yas ve kutlama nerede birbiriyle kucaklaşabilir? Sadece Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in Çarmıhı’nda, değil mi! Çünkü orada onun ölülerden muhteşem dirilişi ve ölümsüzlüğü de mevcuttur. Aziz Vartanants kahramanlarının, ölümün korkunç bakışlarına karşı ilan ettiği söz bu değil midir? “Anlaşılmayan ölüm, ölümdür. Anlaşıldığında ise ölüm, ölümsüzlüktür”. Maalesef biliyoruz ki, birçokları, bu tanrısal görüşe sahip değiller ve büyük felaketin çıkmaz labirentlerinin karanlığına gömülmek ve orada kalmak istiyorlar. Ama biz diri bir halkız, yürüyecek yolarımız, erişecek mavi bir ufkumuz ve inşa edeceğimiz aydınlık bir geleceğimiz var. Unutarak hatırlamaya ve hatırlayarak unutmaya mecburuz. Bu bir söz oyunu değildir. Bu, Tanrı’nın insan beynine yerleştirdiği dahiyane bir mekanizmadır. Böylece kişinin sağlıklı ve doğru düşünmesi güvence altına alınır.Eğer sadece hatırlasaydık ve unutmasaydık, geçmişin dipsiz anıları içinde hapsolur, kötü olayların sürekli ve sonu gelmez darbelerinin hedefi haline gelir, en sonunda da kendi ellerimizle zihnimizi paramparça ederdik, Gomidas’ın kırılmış sazı gibi…Unutmaya mecburuz; ama hep hatırlayarak… Çünkü eğer hiç hatırlamadan unutsaydık; isimsiz, geçmişi ve kimliği olmayan bir “hiçkimse” haline gelirdik. Günümüzü değerlendiremez ve gelecekle ilgili hiçbir düşümüz olamazdı.

Tanrı’ya binlerce hamdolsun, Kilisemiz büyük felaket hakkındaki bu gerçeği tüm halkımız nezdinde ilan ederek, yüzyıl önce gerçekleşen acı olaylara yeni ve taze bir bakış açısıyla bakmanın mümkün olduğunu gösterdi. Geçmişi hatırlamalı ve hatırlatmalıyız, ancak sanki daha dün açılmış şifa bulmaz bir yara olarak değil, milli ve dini gücümüzün, dayanıklılığımızın, yaşam gücümüzün ve var olma kararlılığımızın yadsınamaz kanıtı olarak görmeliyiz. Böylece bugün ve geleceğimiz için kullanabileceğimiz artı güç ve gayretle kuşanabilmemiz, yeni fırsatları görebilmemiz ve özgüvenle taze eylemlere geçebilmemiz mümkün olsun. Her gün, yeni bir güneşle ve taptaze fırsatlarla doğar. İçimizdeki güce güvenmeyi öğrenmemiz, elimizde olanların değerini iyi anlamamız ve Tanrı’nın sonsuz rahmetlerine minnettar olabilmemiz için geçmişin sıkıntılarını bir süreliğine de olsa unutabilmemiz gerekmektedir.

Din adamı olarak bizler, kindar ve aslında faydasız, kırıcı kelimelerin kullanılmasına taraftar değiliz. Öyle ki, gelecekte inşa edilebilecek uluslararası bir barış gölgelenmesin. Yine din adamı olarak bizler, henüz geç kalınmadığını düşünmekte ve yapıcı bir ruhun insanların yüreklerinde yer bulabileceğine ikna olmuş durumdayız. Yas tutanların vakur duruşunu anlamamakta ısrar edenlerin, halkımızın acısını kendi politik amaçlarına alet ettiğini görmek ise bizi üzmektedir.

Biz, her iki halkın bu topraklara özgü ve genlerinde var olan komşuluk bağlarının, Türkiye ve Ermenistan resmi makamları arasında da canlanmasını ümitle bekleyenlerden olmayı tercih ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Başbakanlığı döneminde hem de sonrasında Cumhurbaşkanı olarak, bu vesileyle mesajlar yayınlayan yegâne devlet büyüğü oldu. Bu mesajlarda acımızı paylaşan bir ruh ve sürgün döneminde hayatlarını kaybeden halkımız evlatlarının anısına dair bir saygı göze çarpmaktadır. Bize göre bu mesajları, gelecekte bir yakınlaşmaya zemin hazırlayabilen olumlu adımlar olarak değerlendirmek yerinde olur. Halkımız evlatlarının 1. Dünya Savaşı’ndaki sürgünde karşılaştıkları talihsiz ve acılı olayları ve de taşımak zorunda kaldıkları maddi-manevi kayıpları anarken, aynı zamanda başka bir görev de bizleri bekliyor. Sürgün edilen aileleri ve acı çekenleri; mümkün oldukça, hatta gerektiğinde hayatlarını bile tehlikeye atmayı göze alarak korumaya çalışan ve onlara sahip çıkan iyi, asil ve Allah korkusuyla davranan Osmanlı Devleti memurlarını ve aynı hissiyatla davranan Hristiyan olmayan kişileri de saygı ve sevgiyle anıyoruz. Onların gösterdiği insani duruş; ellerinden geleni yapmaya gayret etmiş olan tüm Hristiyanlar ve Hristiyan hayır kurumları ile aynı saygıyı hak etmektedir. Bu vicdanlı duruşu sergileyenlerin yadsınamaz insan sever çabasının hatırlanmasından mutluluk duymaktayız.

“Yüce Tanrı Türkiye ve Ermenistan vatandaşlarının yüreklerine dokunsun”

İnanıyoruz ki Tanrı’nın iradesiyle, Türk ve Ermeni ilişkilerinde kardeşlik ve sevgi ortamını daha da güçlü bir şekilde selamlayacağız. İnsan için imkânsız olan Tanrı için mümkündür. Eğer bu amaca ulaşmak istiyorsak iyi niyet taşımalı ve bu iyi niyetimize Yüce Tanrı’ya sunduğumuz duaları eklemeliyiz. İyi ve güzel olanı bina edebilmeleri ve iyi komşuluk ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu anlayabilmeleri için Yüce Tanrı Türkiye ve Ermenistan vatandaşlarının yüreklerine dokunsun. Tanrı’ya ve O’nun yapıcı müdahalelerine güvenelim. Komşularımız için dua ediyoruz, komşularımız da bizim için dua etsin, böylece Türk ve Ermeni halkları arasında bir dostluk köprüsü kurulsun.

Rab İsa Mesih’in görkemli, kutsal diriliş müjdesinin sevincini yaşamaya devam ettiğimiz bu günlerde, merhametli Tanrı’mız, Kutsal Bakire Meryem Ana’nın, Kilise’nin eski ve yeni, bilinen ve bilinmeyen tüm azizlerinin şefaatiyle yalvarışlarımızın sesini duysun. Büyük yıkımlara yol açan savaşlar ve insan haklarını tehdit eden kavgalar son bulsun. Hiçbir ırk, millet ve din farkı gözetmeden, tüm insanlığın gelişmesi ve bereketi için Tanrı’nın sevgisi, merhameti ve inayeti sonsuza dek hüküm sürsün.

Kadasetli Patrik Sahak II

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Ermenileri Patriği Sayın Sahak Maşalyan’a Açık Bir Mektup Yayınladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a bir mektup göndererek, Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini anarak, torunlarına taziyelerine iletti.

Erdoğan mektubunda, ‘‘Tüm dünya ile birlikte içinden geçtiğimiz bu zor günlerde, vatandaşlarımız arasındaki dayanışma güçlenerek sürüyor. Dünya halklarına büyük acılar yaşatmış Birinci Dünya Savaşı’nın ağır şartlarında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyor, torunlarına içten taziyelerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu acı dönemde yaşamını yitiren tüm Osmanlı vatandaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum’’ dedi. Açıklamanın tamamı şu şekilde;

Türkiye Ermenileri Patriği Sayın Sahak Maşalyan,

Ermeni Toplumunun Çok Değerli Üyeleri,

Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Tüm dünya ile birlikte içinden geçtiğimiz bu zor günlerde, vatandaşlarımız arasındaki dayanışma güçlenerek sürüyor. Daha yakınlaşmış, birlik, beraberlik duyguları daha da güçlenmiş olarak yarınlara ulaşmayı Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Dünya halklarına büyük acılar yaşatmış Birinci Dünya Savaşı’nın ağır şartlarında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini saygıyla anıyor, torunlarına içten taziyelerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu acı dönemde yaşamını yitiren tüm Osmanlı vatandaşlarına Allah’tan rahmet diliyorum.

Ne surette olursa olsun tek bir vatandaşımızın dahi ötekileştirilmesine, inancından ve kimliğinden dolayı farklı muamele görmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz.

Geçmişten yalnızca dostluk ve aynı yüksek insanlık ideali için güç alarak geleceği birlikte inşa etmek hepimizin ortak amacıdır.

Anadolu’nun bağrından doğmuş birlikteliğimizi görmezden gelerek tarihten husumet çıkarmaya çalışan çevreler hepimizin malumudur. Biz birlik, refah ve huzur dolu bir gelecek isterken ve bunun için çalışırken, niyeti başka olan çevrelere fırsat verilmemesi en önemli dileğimizdir.

Bu düşüncelerle Birinci Dünya Savaşı’nda yitirdiğimiz Osmanlı Ermenilerini bir kez daha saygı ve rahmetle anıyor, hepinize esenlikler diliyorum.

Recep Tayyip ERDOĞAN

Türkiye Cumhurbaşkanı

24 Nisan Anma Töreni, Kutsal Sunu Ayini ile Gerçekleştirildi

24 Nisan anma Surp Badarak'ı (Kutsal Sunu Ayini) Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nde sunuldu. Türkiye Ermenileri Patriği...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Nisan Vesilesiyle Yayınladığı Mesaj

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Ermenileri Patrikliği ve Ermeni toplumuna gönderdiği 24 Nisan taziye mesajı, bugün İstanbul Kuzguncuk Surp...

Türkiye Ermenileri Patrik Sahak II’nin 24 Nisan Anması Mesajı

Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak II, 24 Nisan anması için bir mesaj yayınladı. Bugün 24 Nisan. Bu...

Hindistan’da Şifa için Dua Edilmesi Yasaklandı

Hindistan'ın Assam eyaletinde hastaların şifa bulması için dua edilmesi yasaklandı. Karar, Hristiyanlar tarafından endişeyle karşılandı. 2024 tarihli yasa...

Bu haberleri okudunuz mu?Benzer İçerikler
Sizin için önerildi